Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

TURGUTLU, MANİSA VE KENT MÜZESİ

02 Kasım 2017 - 23:13

 

TURGUTLU, MANİSA VE KENT MÜZESİ

            Girmek için eğilmek zorunda olduğunuz bodrumun kapısı açıldığında gizemli bir dünyaya adım atıyormuş hissine kapılıyorsunuz.  İlk anda itibaren duyduğunuz sesler, ışık ortamı, gerçeğinden ayırt etmekte zorlandığınız mankenler ile bir anda kendinizi anlatılmaya çalışılan zaman diliminin ortasında buluyorsunuz.

            Turgutlu Kent Müzesinden ve ziyaretimizin ilk başlangıç noktası olan bodrum katından bahsediyorum. Bodrum katının ana teması, işgalci Yunan ordusunun kaçarken yaktığı Turgutlu’nun canlandırılmasıdır. Bu konuda, aynı müzenin diğer bölümlerinde olduğu gibi, hazırlayanlar çok başarılı iş sergilemişler. Yunan askerini ve yöre halkını temsilen yapılan mankenlerde her türlü ayrıntı düşünülmüş. Yine bu alanda görsel, ses ve ışık efektlerinin yanı sıra alanında bir ilk olan ve benzeri şu ana kadar başka yerde kullanılmayan koku efekti de kullanılmış. Yangını is kokusu dâhil olmak üzere, her yönüyle hissedebiliyorsunuz.

            Bodrum katına girdiğimde birden karşılaştığım bu ortam ben de nedense bir anda, Manisalı yazarımız Nihal Yeğinobalı hanımefendinin “Cumhuriyet Çocuğu” adlı kitabını hatırlattı. Bu kitapta Yeğinobalı,  annesinin yaşadıkları üzerinden Manisa Yangını’nı ve o günleri oldukça detaylı anlatıyor. Kitabın bir bölümünde annelerinin sığındıkları Fransız Manastırının bodrumunda yaşananlar tasvir ediliyor. Turgutlu Kent Müzesi bodrumunu gezerken bu tasviri hatırladım. Çekilen zorluklar, yaşanan zulüm bizim yakın tarihimizin bir gerçeği ve bunun müzede yapıldığı şekli ile izahı, insanımıza okumaktan daha fazla tesir ediyor.    

            Bodrumda hazırlanan ortam sadece yangını ve zulmü anlatmıyor. Ortam dikkatli incelendiğinde, dönemin gelenek, görenek, kılık-kıyafet, eşya, dekor, ev-oda yapıları ve diğer materyallerini yakında görüyor ve bir bakıma zamanda yolculuk yapıyorsunuz.

            Kullanılan malzemelerin nerede ise tamamı o günlere ait. Bunları yine büyük özveriler ile müzeye emeği geçenler, gerek halktan bağış yolu ile gerekse buldukları bir eşyanın peşine düşerek türlü gayretler ile temin etmişler. O yüzden sergilenen eşyalar sadece göstermelik, taklit ya da sıradan eski eşyalar değil. Bizzat bölgeye ait ve dönemin eşyalarını görüyorsunuz.

            Üst katlar, en az bodrum kat kadar itinalı, kent müzesi tabirinin içini dolduracak şekilde hazırlanmış. Turgutlu’da yakın zamana kadar yaşamış ve kentin bir parçası olan gayrimüslimler dahi unutulmamış. Özellikle son katta sergilenen bir piyano var, bu piyanoyu gördüğünüzde, üzerinde sizi bekleyen bir sürpriz bulacaksınız. Lütfen bu sürprizi kaçırmayın. Ben bu sürprizden daha çok bu kadar teferruatı nasıl düşünebildiklerine hayran oldum.

            Müzenin her noktasını teferruatlı anlatmayıp, geri kalanı sizlerin ziyaretine bırakıyorum.

            Öğrenebildiğim kadarı ile Turgutlu Kent Müzesinin ana mimarı Turgutlu Belediyesidir. Bu çalışmayı Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz ve Turgutlu Kaymakamlığı ortaklığı ile hazırlamışlar. Tatlı mavi rengi, buram buram tarih kokan yapısı ile kendisine bakanı cezbeden bina, tam da amacına uygun bir seçim olmuş.  Müzenin hayata geçirildiği bina olan “Üzümcü Konağı”  Turgutlu Belediyesi tarafından satın alınmış. Resmi işlemlerin tamamlanmasından sonra binada tadilatlar yapılarak müze oluşturma çalışmalarına başlanmış. Bu süreç bizim bir solukta anlattığımız gibi kolay geçmese de, samimi, azimli, istekli ve çalışkan bir ekip ile bugünlere gelinmiş. Aynı ekip şahit olduğumuz kadarı ile aynı hızla çalışmalarına devam ediyor. Zaten yapılanları gördükten sonra bu işlerin standart bir ekip ile yapılamayacağını, yapılması için yukarıda saydığım özelliklerde bir ekibin olmasının şart olduğunu anlıyorsunuz. Kendilerine bundan sonraki çalışmalarında da başarılar diliyoruz.

            “Kent Müzesi” diyoruz da nedir bu kent müzesi?

            Kent müzeleri, kentin geçmişini, bugünü anlatıp, yarınına projektör tutan, kentteki farklılıkları görmezden gelip “kentli” olma duygusunu aşılayarak aidiyet duygusunu arttıran bir bakıma zamk görevi gören müzelerdir. Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği Kurucu Başkanı ve Uluslar arası Müzeler Konseyi (ICOM) Danışma Kurulu Başkanı Suay Aksoy’unda dediği gibi “Kent müzesinin en önemli koleksiyon malzemesi kentin kendisidir ve içindeki insanlardır. Dolayısıyla, bir kent müzesi oluşturulacaksa, o kentin içinde yaşayan insanların ne düşündüğü, beklentileri ve görüşleri dikkate alınmak durumundadır.

            Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Başkanı Metin Sözen ise kent müzesini şu şekilde tarif ediyor; “Kent müzeleri temelde bir kentin yaşam serüvenini, tarihsel ve kültürel birikimini her yaş diliminden insanla paylaşan, baktığını gören kuşaklar yetiştirmek için oluşturulan bir eğitim ortamıdır. İnsanları müzeyle tanıştıran, müze okumayı, müze gezme alışkanlığı edinmeyi sağlayan bir alıştırma… Tarihin her dönemini ve her kesitini canlandıran, güncel yaşamla buluşturan bir mekân… Genç kuşakların kentin kokusunu içine çektiği, hemşerilik havasını kokladığı bir deneyim... Kültür mirası bir kimlik mirasıdır; kent müzeleri ise bu mirasın en güçlü anlatıcıları…”

            Özellikle kent müzeleri bulundukları yerler için adeta birer hafıza görevini görmektedirler. Toplumun her kesiminden bireylerin, ziyaret ettiklerinde, sergilenen objelerde kendilerinden ve geçmişlerinden bir şeyler bulabildikleri, hatırlayıp hafızalarını tazeleyebildikleri yerlerdir. Çocuklarımız kent müzelerinde ebeveynlerinin anlattıklarını bizzat görerek ve yaşayarak pekiştireceklerdir. Teorik eğitimin hiçbir zaman pratik kadar etkili olmadığı malumdur. Teoriyi pratik ile desteklemek ise kalıcı öğrenme sonucunu doğurur. Bu şekilde eğittiğimiz çocuklarımız yaşadıkları şehri daha farklı sahipleneceklerdir.

            Türkiye’de açılan kent müzelerine gösterilen ilgi ile birlikte kent müzelerine olan ihtiyacın farkına varıldı ve hızlı bir şekilde kent müzeleri oluşturulmaya başlandı. Şirin ilçemiz Turgutlu Manisa’ya bağlıdır. Hafiften kıskanmadım dersem yalan olur. Buna gıpta ettim demek daha doğru olacak. Çünkü kıskanmakta menfi bir yön var bizim ki olsa olsa gıpta olur. Güzel şehrimizin bu eksikliğini tamamlamak üzere çalışmalar yapıldığına dair duyumlar geliyor. Sevindirici haberler bunlar. İlimizin değerli yöneticilerinden Turgutlu örneğindeki gibi çalışma yapılacağına olacağına inancım tamdır.

03.11.2017

Erkan AKBALIK

Son Yazılar