Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

"TARİHİ ESERLER PARKI" GERÇEKLEŞMEYEN BİR PROJE VE MANİSA'DA RESTORASYON ÜZERİNE

13 Ekim 2022 - 12:50 - Güncelleme: 13 Ekim 2022 - 22:05

“TARİHİ ESERLER PARKI” GERÇEKLEŞMEYEN BİR PROJE VE MANİSA’DA RESTORASYON ÜZERİNE

Manisa, Anadolu topraklarını yurt edinmiş nice medeniyetlere binlerce senedir kucak açmış kadim bir şehirdir. 700 Yılı aşkın süredir de Türk yurdudur. Gerek şehrimiz gerekse vatanımızdaki birçok şehrin mazisinden bahsederken yüzler ve binlerce yılı aşan süreleri çok kolay söyleyebilmekteyiz. Oysaki Manisa’nın her yıl gerçekleştirdiği Mesir faaliyetleri bile Dünya üzerindeki bazı büyük devletlerin kuruluş tarihini neredeyse ikiye katlar.  Durum bu olunca şehrimizde, bizlere atalarımızdan intikal etmiş eserler ile de iç içe yaşamak gibi bir lükse sahibiz.
            Üzülerek ifade edelim ki günümüze ulaşabilen eserlerin sayısı ulaşamayanlardan çok çok azdır. Koruyamadılar, koruyamadık, koruyamıyoruz. Sanırım kötü mirasyedileriz desek çok da yanlış söylememiş oluruz. Manisa tarihi ile ilgili yaptığımız çalışmalarda maalesef kaybolan eserleri gördükçe hüzünleniyoruz. Hatta bir düşüncemizi birkaç yerde de paylaşmıştık. Şöyle ki: Spil Dağından ovaya kadar büyükçe üç boyutlu bir Manisa şehri yerleşim alanı maketi yapılsa. Bu alanın üzerinde mahalle ve sokakları değil de sadece elimizde kayıtları olan ve varlığından haberdar olduğumuz, günümüze ulaşan ve ulaşamayan camileri, mescitleri, kiliseleri, havraları, medreseleri, okulları, hanları, hamamları, çeşmeleri, kütüphaneleri, hastaneleri vb. eserleri göstersek ne kadar harika olurdu. O zaman Manisa’nın nelere sahip olduğunu ve neleri kaybettiğini çok daha iyi anlayabilirdik.

(Günümüze ulaşamayan eserlere bir örnek GÖNE Camii)

            Kaybettiklerimizi geri getiremeyiz fakat elimizdekileri koruyabiliriz. Restorasyon süreci hiç de kolay bir süreç değil. Uzun işlemler ve çok ciddi kaynak gerektiriyor. Fakat bu aşamaya henüz gelememiş eserlerin de yok olmasına engel olmalıyız. Bunların çevresine fiziki koruma önlemi almanın çok da işlem gerektirmediği kanaatindeyim.
            Konu restorasyona gelince Manisa’da son zamanlarda yapılan çalışmaları takdirle izliyoruz. Kaybolmak üzere olan Hacet Mescidini[1] tekrar hayata döndürecek olan restorasyon çalışmaları hızla devam etmektedir.  Yapılmasını müteakip bugün kötü görüntüye sahip çevresinin de değişeceğine eminiz. Neticede bulunduğu yer Manisa’nın fethine sahne olmuş Manisa Kalesi.
Restoranı tamamlanan diğer bir eser Manisa’nın göz bebeklerinden Ulucami. Bütün restorasyon safhasını yakinen takip edebildiğim bu eserin özellikle ömrünü uzatabilecek çalışmalara önem verildiğine şahit oldum. Ayrıca yapılan yeni düzenleme ile bugüne kadar caminin görmediğimiz özellikleri de ziyaretçileri tarafından görülebilecektir. Detaylara çok yer vermek istemiyorum, ziyaretçilerin bizzat gezip görmeleri daha iyi olacaktır.  

 

 

 

 

 


Manisa, Şehzadeler Şehri olması ile bilinir. Şehzadeler Manisa’da Saray-ı Amire’de kalırlardı. Maalesef günümüze bu saraydan geriye pek bir şey kalmadı. Sadece Fatih Kulesi olarak adlandırılan yapı var ki o da Kızılay tarafından kullanılıyordu. 1990 Yılında Zafer Ünal Bey’in Belediye Başkanlığı döneminde Fatih Kulesi’nin restorasyon ile aslına döndürülmesi çalışması çok ciddi olarak yapılır. Çalışma Hakkı Avan ve sanat tarihçisi İlhami Bilgin beyler tarafından yürütülür. Çalışma, maalesef adı geçenlerin dışındaki sebeplerden dolayı nihayete erdirilemez. Günümüzde, özellikle İl Kültür Müdürlüğünce yapılan yoğun ve ısrarlı çalışmalar ile bu yapı da aslına uygun olarak restorasyona alındı. Yakın zamanda bitirileceğine inanıyoruz.
Maalesef büyük kaynaklar harcanarak restore edilen ve henüz kullanılmayan eserlere kötü amaçlı kişiler zarar vermektedirler. Eserleri korumanın en güzel yolu onları hayatın içine dahil ederek kullanmaktır. Bunların canlı örneklerini görebiliyoruz. Kurşunlu Han, Yeni Han, Gülgün Hatun Hamamı vb.
Bazılarından yukarıda bahsettiğim bazıları daha eski tarihlerde restorasyona tabi tutulmuş eserlerin günümüze ulaşmasına vesile olan kurum ve kişilere ayrı ayrı teşekkür ederiz. Restorasyonların teknik olarak eleştirenler tabii ki var ve haklı da olabilirler ben teknik konuda eleştiri yapabilecek bilgiye sahip değilim ve konuyu da ilgililerinin değerlendirmesi kanaatindeyim. Benim önceliğim eserlerin kaybolmaması hayatta ve ayakta kalmasıdır. 
Konu Manisa’nın tarihi eserleri, onların korunması ve yaşatılması olunca karşımıza çok ilginç çalışmalar çıkıyor.
1970’li Yıllarda Belediye Başkanı olan Rahmetli Ertuğrul Dayıoğlu Manisa’nın tarihi zenginliğinin farkındadır, zamanında verdiği seçim vaatlerine yönelik, yaptıkları ve yapamadıklarını anlatırken şu ifadeleri kullanır:
“Tarihi eserler ve camilerin etrafı açılıp düzeltilmesi ve bu şehrin en temiz, en iç açıcı mahalleri haline getirilmelidir.
Tarihi çeşmelerden umumi çeşme olarak istifade yoluna gidilip yok olmaları önlenmelidir.  Bu vaadimiz gereğince Darphane, Ulucami ve Külliyesi, Çukurhamam, Göktaşlı Camii, Alacahamam, Kurşunlu Mektep; Çeşnigir Camii ve Kütüphanesi, Muradiye Camii - Medrese - İmarethane ve kütüphanesi, Sultan Camii Medrese - Sîbyan Mektebi - Hamam - Bimarhanesi, Saruhanbey Türbesi, Alibey Camii ve Yiğitbaş Türbesi’ni içine alan alanın tarihi eserler parkı olarak tanzimi için büyük bir plân hazırlanmış; buradaki eserlerin tarihçeleri, vakıfnameleri, fotoğrafları, istimlâk edilecek yerlerin krokileri, takdir kıymet mazbataları, alanın genel plânını kapsayan ve toplam 7,5 milyon lira mali portresi bulunan çalışmamız 1974 yılında İmar ve İskân ve turizm bakanlıklarına sunulmuştur. Bu iş ciddiyet ve önemle takip edildiği takdirde her biri 400 ile 600 yıllık tarih ve sanat hazinesi olan 20’den fazla eserin bulunduğu alan Dünya çapında ilgi çekici bir yer olacaktır.”[2]
Rahmetli Dayıoğlu’nun bu projesi maalesef bakanlıkça onaylanmaz. Onay beklenmeden projeye başlangıç olacak şekilde Saruhan Bey türbesi ve Sultan Meydanı çevresinde düzenlemeler yapılır. Onay gelmeyince proje de öylece kalır. Eğer proje kabul edilmiş olsaydı sanırım ülkemizde bir ilk gerçekleşecek  ve geniş bir “Tarihi Eserler Parkımız olacaktı. Yapılmak istenen bazı diğer restorasyonlarda maalesef Vakıflar ile anlaşılamadığı için hayata geçirilememiştir.
Bilinen birkaç örnek eser üzerinden, Manisa’daki tarihi mirasın korunması ve yaşatılması için yapılan çalışmalara örnekler vermeye çalıştık. Günümüze kadar şehri yöneten gerek belediye başkanlarının gerekse ilimizde görev yapmış olan Mülki Amirlerin, şehrin tarihi ve kültürüne yaptıkları çalışmaları takdirle karşılıyoruz.  
Bir gerçeği de buraya not etmek gerekiyor. Geçmişte yapılmış kasıtlı/kasıtsız hatalar olmasaydı şu an Manisa daha fazla esere sahip ve daha yaşanabilir bir şehir olacaktı. Hatalar sadece tarihi eserlerin korunamaması değildir. Şehrin imarı üzerinde de geçmişte kritik hatalar yapılmıştır. Bu hataların yanlış iliklenen gömlek düğmesi gibi devam ettirilmesi ile bugün nefes almakta zorluk çeken, elde kalan tarihi eserlerini dağdan bile göremeyen bir Manisa’ya dönüştüğümüz de gerçektir. El birliği ile bundan sonra en azından hatalarımızdan ders alarak tarihi tekerrür ettirmesek temennisi ile…

Erkan AKBALIK


[1] https://www.tarihistan.org/yazarlar/erkan-akbalik/saruhan-bey-ve-hacet-mescidi/6256/

[2] Manisa Belediyesi, Tarihçe, Belediye Başkanları-Çalışmalar, 1977, s.133-134

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar