Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

ISLAK MENDİL

10 Nisan 2020 - 12:56 - Güncelleme: 10 Nisan 2020 - 14:24

ISLAK MENDİL            

Bugün Türkiye’nin en güzel yılları hangi dönemdi diye sorulsa gençlik dönemlerini 80’li yıllarda yaşamış olanlar bu dönemi söyleyeceklerdir. Tabii bu benim şahsi kanaatim herkes farklı düşünebilir. Başlardaki kavak yellerini o zamanlarda estirmiş olanlar yokluklara, yetersizliklere, eksikliklere, yoksulluklara bakmadan o yılları sevmeye ve anmaya devam edeceklerdir. O yıllarda öğrenci olmuş, o yıllarda sevdalanmış, o yıllarda kavga etmiş insanlar için mazinin bu unutulmaz parçası her zaman yüreklerinin bir köşesinde köz halinde yanacaktır.

Bu günlerde takıntımız olan temizlik akla yıllarca kullandığımız Islak mendili getiriyor. Şimdi gençlik çağında olanlara sorarsanız temizlik malzemesi diye tanımlayacaktır. Bizim akranlarımız için Islak mendil bambaşka bir şeydi. Bunu anlatabilmek için önce mendilin zaman içinde değişimine göz atmakta fayda var. Orta çağ Uygur resimlerinde, Dede Korkut Masallarında mendil kültürüne rastlanmaktadır. Rönesans döneminde İlahiyatçı yazar D. Erasmus’un bir yazısında “elbise yeni” yerine mendile burun silinmesinden bahsetmiştir. Mendil kurulanmak ter veya burun silmek için kullanılırdı, çalışırken boyna bağlanarak gömlek yakasının temiz kalması sağlanırdı. Köyde şapkanın kirlenmemesi için başa konulurdu. Anadolu’da eskiden düğün davetiyesi olarak gönderilir adına Okuntu denirdi. Küçük eşyalar, paralar veya yiyecekler mendile sarılarak çıkın yapılırdı. Daha sonra şık beylerin takım elbiselerinin göğüs cebinde aksesuar olarak taşınmaya başlandı. Hala düğünlerimizde halay başları elinde mendil sallar komutlar verir insanları coşturur. Hiç unutmam İlkokula başladığımızda her öğrenci iki mendil taşımak zorundaydı. Sağ cebimizde temiz mendil sol cebimizde kullanım mendili dururdu. Pazartesi günleri öğretmenimiz; iki mendili sıra üzerine çıkarttırır mendiller üzerinde tırnakları kesilmiş ellerimizi kontrol ederdi. Osmanlı zamanında ise mendil bir iletişim, tavır ve eda gösterme aracıydı. Mendil renklerinin ayrı ayrı mesajı vardı. Örnek beyaz mendil “Sana delicesine aşığım” anlamına gelirdi. Kadınların erkeğe işve ile bakarak oyalı mendili yapmacıktan düşürmesi bir sevdanın başlama vesilesi olabilirdi. Mendillere çeşitli kokular damlatırlardı. Erkek için yerden alınan mendil ümitti aşktı. Mendil; garlarda kara trenle gurbete sevgilerini taşıyanlar için sallanırdı. Ayrılıkların ve hüznün simgesiydi. Yüreği giden trende kalmış insanlar uzayan raylara bakarken akan gözyaşlarını mendille saklarlardı. Gönüllerinden yağmur olup sızan gözyaşı mendilleri ıslatırdı….                                              

1981 yılı Ocak ayında Ümit Besen adında bir Piyanist-Şantör (Piyano çalarak şarkı söyleyene o günlerde verilen isim buydu) “Islak mendil” adını verdiği bir kaset piyasaya çıkarttı. 14 parçadan oluşan kasetin A yüzünün 1. Parçası “Islak Mendil” şarkısıydı. O tarihten itibaren o dönemin gençleri için artık “Islak mendil” bir eşya yerine bir şarkı adı olarak değişti. Takip eden yaz boyunca tüm kaset satan dükkanların önündeki hoparlörlerden avaz avaz bu şarkıyı dinledik durduk. Piyanonun tuşlarından kopan duygusal melodi ile uyumlu ayrılık nameleri o günün gençlerini çok etkilemişti. Kaset kopyaları ile arabalarda, otobüslerde, pastanelerde, birahanelerde, düğünlerde, öğrenci evlerinde yolu sevdadan geçen herkesin yüreğini yıllarca sızlattı durdu.

Şimdi ise bizler o şarkı her kulağımıza çalındığında o günleri yad ederek asla geri gelmeyecek gençlik günlerimizin arkasından hüzünlenmek durumundayız.

Saygılarımla, sağlıcakla kalınız.                                                                                         

Mehmet Tayfun MOĞOL

                                                                                                                                   10.04.2020