Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

PETROL İLE SAADET OLMAZ

21 Ekim 2019 - 22:24

PETROL İLE SAADET OLMAZ                                                                                           16.10.2019                                                                                                                                                         

Son günlerin en önemli gündem maddesi Ortadoğuda ve Suriyede krizin silahlı çözüm aşamasına gelmiş olmasıdır.Ortadoğu’nun kaderi;petrol yataklarının verimli olmasının anlaşılması ile değişmeye başlamıştır. Müslümanlığın en önemli mabetleri,Hristiyanlığın ve Museviliğin kutsal saydığı yerler bu bölgededir Üç din de bu topraklarda doğmuştur.1859 da açılan Süveyş kanalı da ticari ve lojistik bakımdan en stratejik yerdir.Kızıldeniz’i Akdenize bağlayarak deniz ticaretini kolaylaştırmıştır.Kanal yapılmadan önce Kızıldenizden Akdenize geçmek için Güney Afrikanın Ümit burnundan dolaşıp Cebelitarık boğazı geçilerek Akdeniz’e ulaşılırdı.29 Nisan 1916 da Kut’ül Amare kuşatması sonucunda Osmanlı 6.ordusunun karşısında hezimete uğrayan İngilizler 16 Mayıs1916 de Fransa ile birlikte Bölgedeki Osmanlı topraklarının bölüşümü için Sykes-Picot gizli anlaşmasını imzalamışlardır.Rusya Çarlığı da onaylamıştır. Sömürgeci emperyal güçler bu bölgedeki çıkarlarını korumak için siyası haritayı ve sınırları istedikleri gibi çizmişlerdir.Arab kabile reislerinden,devlet geleneği ve devlet anlayışı zayıf krallar üretmişlerdir(Hicaz-Mekke Şerifi Hüseyin. Mısır- 1.fuad. Suriye- Şerifin oğlu Faysal;Daha sonra Fransızlara direnince kaçmak zorunda kaldı.İngiliz himayesinde Irak kralı oldu.Şerif Hüseyin’in diğer oğlu Abdullah Ürdün kralı oldu.)Ve krallıkla payelendirilen kabile reisleri yönettikleri manda devletlerle hiçbir zaman bağımsız olamamışlardır. Dış siyaset bürokrasisi ve arkasındaki kançılaryası*güçlü olan İngilizler Lawrence ve hocası Gertruth Bell gibi casusları ile Ortadoğuyu şekillendirmeye çalışmışlardır. Osmanlının bu bölgede etkinliğini yitirmesi ve denklem dışı kalması ile birlikte bu bölgede hiç bir zaman sukünet ve istikrar sağlanamamıştır.

Orta doğu ülkelerini sayarsak;Afganistan, B.A.E ,Bahreyn,Irak,İran,İsrail, Katar,küveyt,Lübnan,Mısır S.Arabistan,Suriye,Türkiye,Umman,Ürdün,Yemen’den oluşan 16 ülkenin Iran ve Afganistan hariç Osmanlı İmp.parçalanmasından oluşmuş devletlerdir.Bu bakımdan istikrar ve barış sağlanması için geçmişe dönüp nedenleri Osmanlı tarihinde aramak gereklidir.

2.Dünya savaşı sonrasında emperyal güçler çıkarlarına göre darbelerle ayaklanmalarla entrikalarla istediklerini iktidar sahibi yapmışlardır.Tabii bu operasyonlarda binlerce masum insan yaşamını yitirmiştir.1980 li yıllarda Abd.’nin Asya’nın güneyinde oluşturmaya çalıştığı “Yeşil bant”projesi ,Abd’nin ve Rusyanın Afganistan’a girmeleri,1967 Arap İsrail arasında geçen 6 gün savaşı,1980-88 İran Irak savaşı,1975 yılında  başlayan Beyruttaki iç savaş,daha sonra İsrailin lübnanı işgali,1967 yılında İsrailin Golan tepelerini işgali ve daha sonra ilhakı,2003 Irak’a Koalisyon gücü denen emperyal güçlerin özgürleşme harekatı.El Fetih, Filistin kurtuluş örgütü gibi sol anlayıştaki örgütlerin muhalifi Hamas ve diğer örgütlerlerin oluşturulması gibi Emperyalist anlayışın Ortadoğuda çıkardığı karışıklıklar saymakla bitmez. (Olaylar kronolojik olarak verilmemiştir.) Dini ve etnisiteyi kullanarak Yüzlerce terörist grup parasal ve silah olarak techiz edilmekte, profesyonel askeri uzmanlar tarafından eğitilmektedirler.Körü körüne inanmış cahil ve eli silahlı vahşi Yüzbinlerce kukla Ortadoğuda himaye edildikleri için serbestçe dolaşmaktadır.Bölge ülkelerinin herbirinin bu coğrafyada emelleri olan bir hamisi vardır ve dominant devletin prensipleri dışına çıkamazlar.Bölgenin doğal zenginliği petrol gelirleri optimal olarak değerlendirilmemekte Krallar,Şeyhler, Emirler ve hanedanlıkları tarafından kullanılmaktadır.Ülke ekonomisine yatırım olarak dönmesi gereken para bağımlı oldukları ülkelerin finans kurumlarında yatmaktadır.Ortadoğu’nun en temel sorunu farklılıklardır.Irk din ve mezhepsel çeşitliliğin fazla olması bölünmüşlük hissi yaratmaktadır.Kırılgan yapıya sahip olmaları kolay çıkabilen savaşların nedenidir.Arap toplulukları bu açmazdan kurtulabilmek için Halkın eğitim seviyesini yükseltmeli,Demokrasi ve hukuka sarılmalı ,Devlet yöneticilerinin emperyalist kuklası olmamasına dikkat edilmeli,Sağlam bir mali denetimle gelirler kontrol altına alınmalı,Ümmet yerine ulusal devlet anlayışına geçilmeli,(Suriye’ye yapılan askeri harekatta ümmetciliğin emperyallerin direktifleri karşısında realitesinin olmadığını görmüş olduk.)Terör gruplarının mutlaka güç birliği ile etkisiz hale getirilmeli,Lüks ve ihtişama yönelik harcamalar kesilmeli ve üretim ve istihdam için yatırım yapılmalı.Etnik ve dini ayrımlar ortadan kaldırılmalı.Reçete standart demokratik gelişmiş ülke yönetimlerinin metodlarıdır. Uygulamaya nereden başlanacağı ne kadar başarılı olacağı kestirilemez.Petrol kokan makus talihi değiştirmenin ana şartları bunlardır.Her türlü askeri harekatların ve siyasi girişimlerin sonucunda Ortadoğuda özlem duyulan barışın kısa vadede gelemeyecek olması ortadadır. Bunun ana sebebi olaya bölge dışından bir çok unsurun müdahil olmasıdır.

 

Kançılarya: Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin bütünü. demektir