Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

BAYRAMDA SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI

26 Mayıs 2020 - 17:00

BAYRAMDA SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI                                                                                                 

  Eski bayram sabahları çocukların sabırsız gecelerden yepyeni heyecanlara uyandıkları zamanlardı. Çocuklara kıyafet ayakkabı alınacaksa bu bayram öncesi olurdu. Yeni eşyaların prömiyeri bayram günleriydi. Genelde kısıtlı imkanlarla yaşam sürdürüldüğünden kıyafet ve ayakkabı yenilenmesi yılda 1-2 kez bayram öncelerinde yapılırdı.                                                                                                                         

 Bayram sabahlarında radyodan gelen Mustafa Kandıralı ve saz arkadaşlarının oyun havaları bizi uyandırırdı. O kıvrak nameler çalındığında hala bizi bayram sabahlarının heyecanlı tasasız çocukluk duygularına götürür. Kahvaltı edildikten sonra bayramlaşma faslı başlar. Büyüklerin ellerinden öpülür nineler, dedeler, anneler, babalar, teyzeler, dayılar, amcalar uygun buldukları bayram harçlığını çocuklara verirlerdi. Toplanan harçlıkları harcamak için çocuklar sokağa çıkarlardı. Normal günlerde alamadıkları ıvır-zıvır şeyler için artık paraları olurdu.                                                                                                                                             

Böyle bir bayram sabahında harçlıkları topladıktan sonra bende sokağa çıktım. Üzerime Ablamın Almanya’dan getirdiği açık mavi yakası fermuarlı tişörtü giydirmişlerdi. Eskiden Arife günü banyo yapılır buna “Arife suyuna girmek” denirdi. Arife suyuna girmişim üst baş düzgün saçlarım taralı doğruca bakkala gittim. Bir kutu tabanca mantarı aldım. Şimdi ki çocukların mantar deyince yemek malzemesi akıllarına gelir.  Mantar ya tabancaya takılır ya da kesik halka şeklinde tele takıldıktan sonra atılarak patlatılırdı. Mantarın göbeğindeki eczası hassas olduğundan tel takmak dikkat isteyen bir işti. Kutudan bir mantar çıkartıp diğer mantarları sol bileğimle göğsümde tutarken bir yandan tele mantarı takmaya uğraşıyordum ayağım tökezleyince elimdeki mantar ve ardı sıra bir kutu mantar ateş aldı. Gözümü evde göğsümde yanık acısıyla açtım etrafımda annem babam ve diğer tanıdıklar endişeli gözlerle bana bakıyorlardı. O çok sevdiğim mavi tişörtün önü yanmıştı. Çok üzülmüştüm epey yaramaz bir çocuk olduğum için beni pek teselli etmeye çalışmadılar. Bana ciddi bir şey olmadığını anlayınca uzun bir azar faslı geçtiler. Ve hayatımın ilk bayram sokağa çıkma kısıtlaması ile o çocuk yaşta tanıştım.                                                                                                                                                                                       

 Bugün sokağa çıkma kısıtlaması bana o afacan günlerimi anımsattı. Tabii şimdi ki durum farklı o günlerde bana sokağa çıkmayı men eden ne annem ne babam hayatta değiller. İnsan olarak yaş aldıkça eski günlerin naif güzelliğine imrenirken bir taraftan da bugün var olmamızı sağlayan insanları kaybetmiş olmanın burukluğunu yaşıyoruz.

İyi bayramlar. Evde kalın sağlıcakla kalın.                                                                                    

Mehmet Tayfun Moğol                                                                                                                                                                          

 26.05.2020