TÜRKLÜK MESELESİ HAKKINDA
NACİ YENGİN
www.tarihistan.org
Gündeme takılıp kalmadan yaşamak zor. Gündemi sarsan görüntüler, sözler ve fiiller her an yüreğinizin ortasına bomba gibi düşüveriyor.
Bu günlerde İsmail Hami Danişmend'in "Türklük Meseleler" kitabıyla Nihat Sami Banarlı'nın "Türkçenin Sırları" kitabını yeniden okuyorum. Çoğu zaman ilk okunduğunda eserin önemi anlaşılamıyor. Tekrar tekrar okumak gerekiyor önemli serleri.
Malum "Türk Irkı Yoktur" diye önü ve sonu belli olmayan cümleler serdedildi Prof. Dr. Yasin Aktay tarafından.
Bu yüzyılda insan ve toplumların yok oluşu ve birbirine düşürülmesinde en etkili yol medyadır! Medyada yanlış anlamlara gelebilecek bir cümle kurmaya görün! Size ait olmayan şeyler size ait oluverir. Söylemeyi, kastetmeyi dahi düşünmediğiniz cümleler akla hayale gelmeyecek kadar değişir, dönüşür ve size karşı silah olarak kullanılabilir! Prof. Dr.Yasin Aktay'ın yaşadıkları buna benziyor. Bu tür bir konuşma yapmayı, medyaya aksettiği şekilde anlamlara gelecek türden "Türk ırkı yoktur" demeyi aklından dahi geçirmemiş te olabilir. Ya da kastettiği tam da budur. Bilemiyoruz. Aklından geçirmiş olsa dahi basının önünde serdetmeyi amaçlamamış olabileceğini sanmıyoruz!. Ancak olan oldu. Ok yaydan çıktı. Geri getirmek, cümleler başa sarmak mümkün değil! Son günlerde birçok kesimin tüm dikkatleri Yasin Aktay’a ve serdetiği cümlelere çevrildi.
Doğruları ortaya koymanın en güvenli yolu kaynaklara yeniden bakmak ve yüksek medeniyetimiz içerisinde Türklerin kimler olduğunu aramak olmalıdır. Göktürk Yazıtlarına, Divan-ı Lugatit'türk'e, Hoca Ahmet Yesevi'ye, Yunus', Karamanoğlu Mehmet Bey'e, Ali Şir Nevaiye; Osmanlı Devletinin Türkçeye olan imanına, inancına bakmak gerekir.
Türkler ve Türkçe Allahın buyruğu Gök-Tengrinin yasasıdır. İslamileşmeden etkilenmiştir belki ama Türk olagelmiş bir milletten bahsediyoruz.Ki ırkları yok sayma İslamın ruhuna da terstir . İmparatorluk dili Türkçedir. Türk ve İslamı ayıramayan yalnız bu ülke insanı değildir. Ülke insanının kaynak kabul ettiği, baş tacı yaptığı batılı referansları da Türkler ve İslamiyeti birbirinden ayıramazlar. Bu nedenle Müslüman olmayı “Türk olmak” şeklinde algılamış ve bu durum zihinlere, bilinçaltına yerleşmiştir.
Türkler aleyhinde daha çok İsrailiyattan gelen birçok görüş ortaya konmuştur. Ancak hiçbir zaman Türk diye bir ırk yoktur denilmemiştir. İlkçağdan itibaren Türkler hakkında ortaya çıkan bilgilerin bakış açısı Türklerle bir şekilde diyalogta bulunan devletlerin siyasi, kültürel, askeri ve ekonomik durumlarına göre değişimler göstermiştir.
Tür-İslam tarihinde en azından Kanuni Sultan Süleyman devrine kadar devam eden Maturidi anlayışı yerini Eş’ariliğe bırakmasıyla Türklere karşı bakışaçısında da değişikliklerin görülmesi tesadüf sayılmamalıdır.Zira Eş’ariliğin eğitimde Arap-İslam eğitim anlayışı Yeniçerilerin devlet yönetimine hakim olmasıyla medrelerde daha bir güç kazanmış ve bile isteye Türklere karşı olumlu düşünceler değiştirilmek istenmiştir. Vani Mehmet Efendinin 1685’li yıllardaTürkler aleyhinde geliştirilmek istenen ve daha çok İslam Arap, İslam Acem bakış açısı olarak nitelendirilebilecek anlayışa karşı çıkması İsmamın ana felsefesini koruma düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Osmanlı’da “Etrak-ı bi idrak” şeklinde özetlenebilecek Türklere karşı kaba-küçültücü tabirler İstanbul merkezli olmak üzere Balkanlar ve daha çok şehir merkezlerinde Arap-İslam anlayışını benimseyen bazı medreseler taraından devam ettirilmştir. Ancak bu ifadenin tüm Osmanlı tarihi için geçerli olmadığını bazı bölge ve bazı devirler dışında kullanılmadığını vurgulalamız gerekiyor. Bu ifadelerin ortaya çıkarılmasında Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlı aleyhinde geliştirilen tarih algısının büyük etkisi vardır.
Devam edecek...