Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Bu Çağın Sessiz Tanıkları

08 Nisan 2024 - 11:31 - Güncelleme: 08 Nisan 2024 - 11:36

Bu Çağın Sessiz Tanıkları

Bu çağ diyorum, hayallerimizi bile bizden alalı epey oldu!

Çiçekler, ağaçlar, yapraklar, kırlar, bayırlar, börtü böcek... bir anlam ifade etmiyor insanlara!

Günümüz insanı için bir şeyin anlamlı olabilmesi için öncelikle fotoğraf karesine girmesi, sosyal medyada çok beğeni alması gerekiyor. Aksi halde hiçbir şeyin anlamı, kıymeti harbiyesi olduğunu düşünmüyor!

Çok mu yaşlandım, yaşadığım çağa şaşı mı bakıyorum, yoksa insana dair, ruha dair bazı emareleri taşımaya ve özlem duymaya devam mı ediyorum tam olarak kestiremesem de bizim gibi düşünen, hisseden, endişelenen milyonların olduğunu da biliyorum.

Gidişata odun taşımak yerine bundan endişelenen, bir şeyler yapmak gerektiğine inanıp elinden bir şey gelmediğini, gelmeyeceğini düşünen yalnız ve insanlığını muhafaza etmeye çalışan milyonlardan bahsediyorum.

Sessiz çığlığın sahipleri.

Yeşilin, sessizliğin dingin melodisine sığınan, ortalarda çok da görülmek istemeyen çoğunluklar...

/Bu yüzden aceleciyiz. Hatta biraz da geç kalmışlığın panik halinden olsa gerek Yunus’tan, Karacaoğlan’a, Hatayi’den Tanpınar’a, Oğuz Atay’a, İdris Küçükemer'e, Peyami Safa’ya, Refik Halid’den Kemal Tahir’e, Hilmi Yavuz’a, Bahaeddin Özkişi’ye... koşup dururuz. Çoğu zaman susar, konuşmak istediklerimizi kendimizle paylaşırız./

Kalkıp balkona çıkıyorum.

Kurumuş birkaç güz çiçeği, nar, buruşmuş birkaç ayvayı seviyorum.

Park henüz yalnız. Birkaç köpek gece yağan yağmurun ıslattığı toprağın üzerinde boylu boyunca uzanmış keyif çatıyor. Bense yağmur sonrası o çok sevdiğim toprak kokusunu alamadan köpeklerin bu halini kıskanarak bakıyorum.

Bu çağda geçmişi kucaklayan, insanı beden ve ruhuyla barışık bir iklimden bahsetmek mümkün mü?

Hiç kimsenin kimseden çekinmeyeceği, endişelenmeden iki laf edebilecek insanların yaşadığı bir çağ mümkün mü?

Çiçeklerin kokusunu, kırların güzelliğini, ağaçların altında uyumanın derin hazzını alabileceği bir çağ hayal etmek mümkün mü?

Refik Halid’in ifadesiyle "Ruh baharına hiç kavuşmadan ne kadar dünya baharı seyretmiş adamlar vardır. Bunların gördükleri baharlar sadece ışık ve boyadan ibarettir; bu baharda nur ve renk eksiktir. Zira hakiki renk ve nur, gönülden gelir."

Lale zamanlarında yaşlanmış düşler, zeytin tarlalarını talan eden beton yapılar arasında yeni yetme gülüşler ... baharı bekleyen börtü böcek ve tabiat canlanmışsa bir de gökyüzü berraksa ruhum boylu boyunca uzanmak ister yeşilliğin engin denizine.

Bu çağı sorgulamadan geçen hiçbir günüm olmadı.

Sessiz çoğunluğun tek yapabileceği çağı sorgulamak olmamalı.

Çağa yeni bir ses, soluk getirecek; yaşanası bir dünya için yitik hazineyi tekrar hayata geçirecek olanlar sessizce yürüyenler, fotoğraf karelerine girmeyen, koltuk kapma yarışından uzak, geceleri cılız sarı ışıkların altında sabahlayanlar olsa gerekir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum