Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

MANİSA’NIN SON EFESİ

03 Temmuz 2012 - 10:47

 

MANİSA’NIN SON EFESİ: KÖRÜKLÜ ÇİZME USTASI HASAN ÇAKMAK

            Osmanlının en uzun yüzyılında geldiler Manisa’ya.

            Öyle bir yüzyıldı ki bu yüzyıl, bir yandan dış devletler bir yandan da içimizdeki unsurlar Devleti yıkmaya, isyanlarla çökertmeye, hilafet merkezini ele geçirmeye çalışıyorlardı.

            Osmanlının Rusya ile girdiği savaşların en çetiniydi 93 Harbi denilen 1877-78 Osmanlı Rus Savası.

            Osmanlı yalnız Rusya ile değil Balkanlarda Sırp, Bulgar ve Yunanlılarla a uğraşmak zorunda kalıyordu. Yalnız Balkanlar değil Adalarda yaşayan Müslümanlar da baskı ve zulümlerle yurtlarından, vatanlarından kovuluyordu.

            Boşnak, Arnavut, Kosova, Bulgaristan, Yunanistan… Müslüman Türkleri ayrım yapılmadan Anadolu’ya Hilafet Merkezine geldiler. Barış, huzur ve insanlığın yaşandığı mekân: OSMANLI.

            Girit’ten Anadolu’ya gelenler pek çoktur. Foçalıların çoğu, Manisa’da yaşayanların bir kısmı Girit’ten koparılıp gelmişler vatan edinmişlerdir Şehzade Şehrine.

            Manisa’nın sosyolojik haritası çıkarılmamıştır henüz. İnsanların hangi bölgeden, hangi ülkeden geldikleri ortaya konabilmiş değildir. Manisa nüfusunun en az üçte biri bazılarının “Göçmen”, “Muhacir” dediği insanlardan oluşur. Kısaca Manisa hala Osmanlı kokar biraz.

            Bu ailelerden birisi de Girit’ten 1877-78 Osmanlı Rus savaşı sonrası gelmek zorunda kalan Çakmak ailesidir.

            Keçeciler veya Çakmaklar olarak bilinen Sıhhiyeci Mustafa Çavuş’un oğlu ve torunları.

            Aynı-Ali Mahallesine gelen Giritli Çakmak ailesinin 1907 doğumlu oğlu Yusuf Çakmak sekiz yaşında İzcilerin Molla Hafız Emin Ustanın yanına (İzci Petrolün Amcaları) Rum Mehmet Paşa Bedesteninde 7. Dükkânında Karapapuç Ustası Çırağı olarak çalışmaya başlar. Yıl 1915.

            O yıllarda Hatuniye Külliyesi ile Çarşı Mahallesi kapalı çarşı görünümündedir. Ancak 25 Mayıs 1919-8 Eylül 1922 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalan Saruhan İlinde çalışma imkânı yoktur. Yunan Manisa’yı boşaltırken şehri yakıp yıkar. 13 bin bina ve işyerinden 11 bini yanar. Dükkânlar, çarşılar, evler, hanlar, hamamlar… Yanar. İnsanlar katledilir, ırzına geçilir…

            Yangın sonrası ustasıyla birlikte hala hizmet vermeye devam eden Çarşı Mahallesindeki dükkânda çalışmaya başlar Yusuf Usta.

            Yusuf Çakmak’ın 17-18 yaşlarında girdiği dükkânda 2011 yılında ölümüne kadar Körüklü Çizme ustası olarak çalışır. Manisa’da Çarşı Mahallesindeki dükkânında Körüklü Çizme Ustası odur. Şu anda oğlu Hasan Çakmak gibi! Hatta Ege’de!

            Yusuf Çakmak, hakkında tez hazırlanacak simalardan birisidir.

            1907 doğumlu olan Yusuf Çakmak 1946’da Manisa Demokrat Parti Kurucuları arasındadır. Tek Parti döneminde böyle bir işe girişmek cesaret ister. Heybetli 190 boylarında endamlı ve güreşçi efe görünümlü yapısıyla Manisa’da DP’ye katılır. Bununla da kalmayan Yusuf Çakmak 1950 seçimlerinden sonra iktidarı ele geçiren DP Manisa Belediyesi İl Meclis Üyeliği de yapar.

            DP’nin kurmuş olduğu Vatan Cephesi Manisa İl Başkanlığını sürdüren Yusuf Çakmak 1957-1984 yılları arasında Manisa Peker Mahallesi Muhtarlığını da sürdürür.

            Peker Mahallesi Muhtarlığı adeta babadan oğula geçmiş gibidir. Hizmetlerinden memnun olan mahalle sakinleri 1957’den 2012’ye görüşme yaptığımız 25 Haziran 2012 tarihine kadar oylarını Çakmak ailesine vermiştir. 1984’e kadar Yusuf Çakmak 1984’den günümüze kadar da oğlu Hasan Çakmak muhtarlık yapar.

            Manisa aşığı bir dostum anlatmasaydı hakkında çok fazla bir bilgiye sahip değildim Hasan Çakmak ve ailesinin.

            Manisa’da gençliğimin en güzel yıllarının geçtiği ve her uğradığımda farklı bir müziğin sesleri eşliğinde dolaştığım Çarşı Mahallesinin o bozulmamış sokaklarında, kirletilmemiş kaldırımlarında, sözün gümüş sükûtun altın olduğu kıraathanelerinde yeniden dolaşabilmek adına küçücük dükkânında körüklü bir çizmeyle dans ederken bulduğum Hasan Çakmakla görüşüyorum.

            Babadan oğula geçen meslekle uğraşıyor. Hem de ne meslek!

            Mestçi, bazılarına göre ise Körüklü Çizme ustası Hasan Çakmak.

            1959’dan bu güne tamı tamamına 53 yıldır bu işi yapıyor babadan kalan dükkânda. Tarihin, medeniyetin, sohbetin;  insanlığın koynundaki dükkânında. Rızık hanesinde kendisi, çalışır durumdaki 1960 model daktilosu ve dükkânın kapısındaki Peker Mahallesi Muhtarlığı tabelası altında çalışmaya devam ediyor.

            Dükkânı ile muhtarı olduğu mahalle farklı. Ancak mahalleli öyle benimsemiş ki bu durumu hiç önemsemeden işleri olduğunda biliyorlar ki Muhtar Hasan Çakmak iş yerindedir. Selam sabah eksik olmaz, ışığı her daim yanar Körüklü Çizme Ustası Hasan Çakmak’ın.

            Selam verip giriyorum. Güler yüzle karşılıyor. Manisa’da körüklü çize ustasının kalmadığını düşündüğümü söylediğime hafif tebessüm ederek karşılık veriyor.

            Raflar ayakkabı, mest ve körüklü çizme malzemeleriyle dolu. Bir iki sandalye ve birkaç resim süslüyor dükkânı. Bir de güzel bir şiir var tablo olarak karşımda duran. Rahmetli Muammer Yıldız’a ait 1979 yılına ait şiir Manisa’yı anlatıyor.

            “Bir başka eda ille efsaneleşir, mimari is şu Muradiye’nin

            Sanki çok hazin bir öyküsü var bu tarihi şehrin.

            Bu yatırlar dergâhı, o yıllanmış servilerin,

            Altında düşündüm altı boş kubbelerin…”

            Günümüzde yalnızca meraklıları körüklü çizme yaptırıyor. Onlar da halk oyunları ekipleri ve deveciler. Körüklü çizmelerden, ayda ancak 1-2 çift efe çizmesi, 2-3 çift de deveci çizmesi siparişi geliyor. Keçi derisinden yapılan körüklü çizmelere kesinlikle demir çivi kullanılmıyor. Tahta çivilerle tamamen sağlıklı olarak yapılıyor.

            Anadolu'da sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen körüklü çizme ustalarının Manisa'daki son temsilcisi Ahmet Çakmak.

            Çizmeyi dikmek ve körüklerinin kırılması ayrı bir hüner istiyor. Özellikle körüklerinin kırılması ve ütülenmesi çok zor. Dikilen çizmelerin kalıplandıktan sonra ütülenerek körükleri kırılıyor. İşin püf noktası da burada. Bütün ustalık bu körüğü kırmakta...

            Körüklü çizme giymek Cumhuriyet Dönemi’nde özellikle Efe Kültürü ile özdeşleşmiş bir olgu.

            Ege’de birkaç körüklü çizme ustasından birisi olan Hasan Çakmak babasından devraldığı bu mesleği icra edecek yeni ustaların olmamasından şikâyetçi.

            Hâlbuki belediye ve özel idare açmış olduğu kurslarda Hasan Çakmak gibi onlarca el işçisi ustanın bilgi birikimi ve deneyiminden faydalanıp unutulmaya yüz tutmuş meslekleri geleceğe taşıyabilir diye düşünmeden edemiyor insan!