Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

471 YAŞINDAYIM

14 Nisan 2011 - 23:53

471. YAŞIMDAYIM

Ben doğduğumda siz daha doğmamıştınız. Benimle karşılaşınca a ne kadar da yaşlıymış dememiştiniz. Aksine benimle mutlu, kazançlı, neşeli, sevinçli, gezen, eğlenen, paylaşan, katılan, bütünleşen, birleşen, tavır ve davranışlar sergilediniz. Böyle olunca ben gençleşiyorum, geleceğe daha bir umutla bakıyorum. Yediden yetmişe değil, eşiktekinden beşiktekine, yatanından kalkanına, iyisinden sayrısına, gencinden yaşlısına, kadınından kızına, adamından delikanlısına kadar herkesin benimle olması, bende kendisine ait bir şeyler bulması beni yerlerden göklere çıkarıyor.

Temiz düşüncelerle söylenilen beş bin yıllık olduğum fikirlerine mütebessim nazarlarla bakıyorum. Evet, benden önce bana benzeyenlerin olmasını, hatta aynı hamurdan karıldığımızın iddia edilmesi beni de zaman zaman kendi hakkımda derin derin düşündürtüyor. Acaba Anadolu coğrafyasının benim doğuşumda ne kadar etkisi var diye. Belki de ben bambaşka bir âlemin ilhamı olarak geldim, ya da eski geleneğin yeni yüzü olarak bir değişim rüzgârının etkisiyle doğdum. Adımla müsemma olan gezginliğimin eseri olarak bir uğrayayım, gezilecek görülecek yerlere demişte olabilirim, net olarak hatırlamıyorum.Kendimi bildim bileli bana öğretilmiş olan bilgi kırıntıları benim Türk tarihinin enginliklerinden gelen bir tıp geleneğinin eseri olduğum gerçeğidir.

Hakkımdaki en kuvvetli söylence yedi düvele hükmetmiş olan Kanuni nam yiğit hükümdarın muhterem validesi Hafsa   Sultan’ın elden ayaktan düşmesi üzerine, tekrar eski sağlıklı günlerine döndürecek, gezinti eyleyecek, seyr ü sefer yapmasını sağlayacak ilaç arama gayretlerinin neticesi olarak, Merkez Efendi’nin olağanüstü çalışma ve çabalarının sonunda Manisa Sancağında arz ı endam eylemişim dünyaya. İşte geliş o geliş olmuş ben o gün bu gündür aranızda yaşıyorum.

Kendime has karakteristik özelliklerim sebebiyle hakkımda birçok rivayet dolaşmaktadır. Bunların bir kısmının aslı astarı olmamasına rağmen büyük bir taraftar kitlesinin varlığı da inkâr edilmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor maalesef. Kırk bir kere maşallah dedirtecek bir çeşnim var. Her birisi özüme tabiatın bağrından kopup gelmiş, ayrı renk, ayrı koku, ayrı güzelliği bünyeme katmış, tabiatıyla dışarıya yansımaları da kendi hallerinin gereği olarak tezahür ediyor.  Kuvvet verici, sindirimi kolaylaştırıcı, iştah açıcı, hormonları harekete geçirici, yorgunluğu giderici ve zehirli hayvanların sokmalarına karşı bağışıklık kazandırıcı özelliğe sâhibim. Bu özelliklerim test edildikten sonra aranızda dolaşmamın bir sakıncası yoktur kavlinden icazetimi alıp hali hazırda da gezintimi sürdürmekteyim.

Benden özenip benim gibi mesire yerlerini dolaşmak arzusuna kapılanlar martın yirmi birini, yirmi ikisini ip ile çekiyor. Her ne kadar bazı yıllar yönetimsel anlamda izin tarihlerim değişse de genel itibariyle hürriyet rüzgârı martın üçüncü haftasından itibaren bizim diyarlarda esmeye başlıyor. Ben de elimi kolumu sallaya sallaya, etrafı seyrede seyrede  - ya da birileri ellerini kollarını sallayarak beni sağa sola fırlatarak mı desem- sizin özentiniz olan mesire yerlerini dolaşıyorum. Hatta içinizden bazı heveskârlar o kadar ileri gidiyorlar ki zannedersiniz beni yakalamak düşman elinden vatan toprağını kurtarmak kadar önemli. Oysa varlığım ile sizin gücünüze güç katmak isteyen ben, istemeyerek sizin birbirinizi kırmanızın sebebi oluyorum buna da çok içerliyorum doğrusu. Daha sakin daha saygılı olmalısınız birbirinize.

Doğanın uyanışının, baharın gelişinin, bereket ve bolluğun başlangıcının habercisi olan,  anlamlı bir yardımlaşma ve bayram havasının hâkim olduğu bir saçım töreni beni hem candan hem de boğazdan size hissettirir, fark ettirir.  Önceleri tedavi amaçlı kullanıldım, daha sonra ise gelenek haline geldim. Benim dünya mirası olmam için cibiliyetimi mi yoksa milliyetimi mi değiştirmeliyim hala anlamadım. Ama olsun milletimin evlatları, bana sahiplendikleri sürece, bağırlarına bastıkları müddetçe, dert etmem. Benim dağıldığım, dağıtıldığım, saçıldığım gün, onların toplanma, cem olma, esenlik bulma, şenlik yapma, alkış tutma, barışık olma, sarmaşma, kırgınlıkları bırakma günleri olsun sonsuza kadar.

Ellerimiz havaya, gönüllerimiz duaya. Mesiriniz mesire yerine dönsün, bedbahtlarınız hoş baht olsun, dilekleriniz kutlu, gönülleriniz umutlu, istekleriniz vakitli olsun.