Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

ENGELLİLERİN GÖZYAŞI GRİDİR!

02 Ekim 2016 - 11:16

ENGELLİLERİN GÖZYAŞI GRİDİR!

 

Bir çocuğun gözyaşlarının bedelinin karşılığı yoktur!

Engelli bir çocuğu okullarını kapatan milli eğitim sistemi ne yapmaya çalışıyor?

Akşamın karanlık bir anında öğretmenini sayıklayan engelli bir çocuğun hıçkırıklarla ağlayıp gözyaşı döktüğünü düşünün!

Öyle bir gözyaşı ki karşısında hiçbir kurumun ve hiçbir yetkilinin duramayacağı kadar ağır... Kurşun gibi!  İnsanının yüreğine oturacak türden gri demir yumruğunu kalplerin tam ortasına vuruyor da vuruyor!

Öyle bir gözyaşı ki  “Ben her şeyden önce bir insanım ve benim de okuma, okula gitme, öğretmenimi görme hakkım var, olmalı” diye haykıran “engelli” diyerek sistemin göz ardı ettiği, hatta fırlattığı bütün yürekler adına çığlık atan; çığlığıyla dünyaları eriten bir gözyaşı.

...

Okula alınmayan, herhangi bir kurs programına dâhil edilmeyen engelli bir çocuğun öğretmenini özlediği için ağlamasının hesabını kim verecek?

2016-2017 eğitim öğretim yılı birçok sürpriz, birçok sorun yumağı ile başladı! Devlet ve millet olarak her alanda birçok sorunun üstesinden gelme gücüne sahip olsak ta mesele engelliler olunca durum ciddileşiyor!

Engelliler milletin en mutena, en hassas insanları. El üstünde tutmamız gereken, pozitif ayrımcılık yapma yükümlülüğünde olduğumuz vicdanlarımız!

15 gündür evlerinde adeta hapis hayatı yaşayan, okuluna, kursuna gidemeyen engellilerimiz…

Defalarca kapısını çalmadıkları idareci, politikacı, işadamı, bürokrat bırakmayan engelliler bir türlü dertlerini anlatamamış! Dinlemişler, “Hallederiz, merak etmeyin, emir telakki ederiz, mesele bizde, siz rahat olun” demişler. Ancak bir türlü çözülmemiş, halledilememiş, kurslara gidemez, okulun kapısından gidemez olmuşlar!

Onlarca genç engelli, onlarca aile, onlarca ocağın aşı tatsız tuzsuz, iş yarım yamalak, gönülleri kırık halde bekler olmuşlar.

Derken bir çığlık duyulmuş. “Okuluma niye gidemiyorum!” , “Öğretmenimi, arkadaşlarımı, okulumu özledim” diyerek! Sabahın ilk ışıklarına kadar süren çığlık sabah ezanlarının çağrısına dek sürmüş! Çığlık öyle güçlüymüş ki dağlar taşlar inlemiş, tabiat, börtü böcek işitmiş ancak duyması gereken ilgililer ve yetkililer bir türlü duymamış!

Engelliler ağlıyor, yetkililer mazeret uydurmaya devam ediyor!

Engelli çocukların gözyaşları okul ve kurs yolu gözleyerek milletin yufka yürekli insanlarının kalplerini burkmaya ve vicdan tellerini titretmeye devam ediyor!

Ülkenin ağlaması, milletin gamlanması bazı durumlara bağlıdır. Vatan için şehitlerin arkasından yakılan ağıt gözyaşları,  gazilerin bağrı yanık, yüreği burkulmuş bir şekilde evlerine dönmesi ancak her daim gidenlerin arkasından gözyaşı dökmesi… bir de engelli bireylerin basit istek ve beklentilerinin bürokrasiye takılan gözyaşları arasında bir fark varsa bilen söylesin?

Masum, mağdur ve safiyane dökülen gözyaşları kurumadan dindirilmezse, ahlar ağıta dönüşmeden dertlere çare bulunmazsa millet ağlar, ülkem gözyaşı gölüne dönüşür Huzur-u mahşerde diye korkarım!

 

Naci YENGİN

www.tarihistan.org