Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

TRAFİK KARIŞIK

01 Ocak 2013 - 21:12

 

TRAFİK KARIŞIK

Manisa merkez trafikte herkes sloganı kulağımıza hoş geliyor. Lakin karşılaştığımız olumsuzluklar bizleri o kadar mutlu etmiyor. Araç sayısı her geçen gün daha da artıyor. Buna karşın yollarda yeterli genişletme çalışması yapılamaması ve alternatif yolların açılamaması yüzünden özellikle akşam saatlerinde trafik keşmekeşliğine diyecek söz bulamıyoruz. Sabah ve akşam saatlerinde ev ve iş yerlerine araçlarıyla gidip-gelen sürücüler uzun süre trafik çilesi çekiyor.

Açık ya da kapalı otoparkın yetersizliği nedeniyle şehir merkezinde yoğunlaşan araçların oluşturduğu görüntü adeta bir açık oto parkı andırıyor. Bazı günler şehir içinde, yaya kaldırımlarında park eden araçlar yüzünden, insanlar yaya yolunda yürüyemez hale geliyor, birçok yerde yaya ve karayolunun bazı bölümleri işgal edilmiş ve ya kapatılmış durumda oluyor. Her isteyen her istediği yere park etme hakkını kendinde görüyor, buna dur diyende ortalıkta pek görünmüyor.

Bazı yerlerde trafik işaretleri bulunmuyor. Şehrin en yoğun ve en hareketli caddelerinde yolcu indirip bindiren minibüsler, caddeleri park yeri olarak (özel mülkiyeti) kullanan sürücüler, trafiği çekilmez hale getiriyor. Çarşıya yakın yerlerde ikamet eden sürücülerin araçlarını, şehir merkezindeki caddelere park etmek zorunda olmaları, durumu daha da vahim bir hale getiriyor. Ana caddelerde park yasağının kısmen uygulanması, kısmen park ücreti tahsil edilmesi ve diğer sebepler yüzünden, araç sahipleri çareyi arka sokaklara araçlarını park etmekte bulurken; dar ve atıl durumdaki arka sokaklarda otomobillerin görüntüsü tam bir içler acısı manzaraya dönüşüyor...

Park yeri bulamadığı için aracını kaldırıma, işyerinin önüne, bahçeye, yaya geçidine, engelliler geçidine çekmek zorunda kalan vatandaşlara diyecek çok sözümüz kalmıyor. Bazı işyerlerinin önüne araç park edilmesin diye dubalar ya da levhalar koyulması, sanki şehir Muz Cumhuriyetiymiş gibi ' PARK YASAK ' deyip levha asılması, buralara araçlarını park eden sürücülerin otomobillerine zarar vermek istenmesi, hatta zarar verilmesi de ayrı bir olumsuz gelişme...

Otomobil ya da herhangi bir motorlu taşıt kullanıcısı olan bizler kurallara uymuyor, uyanlarımız ise uymayanları uyarma zahmetine “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığıyla” girmiyoruz. Buna bir de “Aman boş ver, belalısı var, silahlısı var, çirkefi var, kindarı var” gibi ek cümleler ekliyoruz.  Kendi kendimizi korkutuyoruz. Saygısız sürücülerin, kurallara uymayanların yarattığı keşmekeşin içinde kaybolup gidiyoruz. Bu trafik sorununa bir çözüm bulamayız mı? Trafikte daha az zaman harcayamayız mı? Neden trafikte her gün saatlerce vakit harcıyoruz? Sadece zaman mı gidiyor. Ya yaktığımız o kadar fazla benzine, otomobilimizin yıpranmasına, vaktin uçup gitmesine ne demeli? İşimize, sevdiklerimize, kendimize ayıramadığımız anlara ne buyurmalı? Yaşadığımız sinir harbini hesaba bile katmıyoruz? Aslında kaybımız o kadar ile kalsa yine de şükredeceğiz…  

Her işin başında olduğu gibi bu sorunun çözümü de eğitimli, kültürlü ve birbirine saygılı, sorumluklarının bilincinde olan insanların artmasında yatıyor. İlk olarak trafik eğitiminin önce aileler tarafından, daha sonra okul yıllarında çocuklara verilmesi ve kuralların uygulanması için çocukların teşvik edilerek geleceğin bilinçli, kuralara saygılı sürücü ve yayalarının yetişmesi sağlanmalı. Bu uzun vadede ama kalıcı bir çözüm getirecek bir uygulama. Lakin büyüklerin kötü örnek teşkil etmeye devam etmeleri halinde boşa kürek çekme olduğunu da hatırdan çıkarmamak gerekiyor.

Park alanlarının yeterli hale getirilmesi hatta çok katlı sistemin merkezi yerlere yakın alanlarda bir an önce faaliyete geçirilmesi, Toplu taşıma araçlarının yetersizliklerinin tespit edilmesi ve çözümler üretilmesi, mecbur kalmadıkça ferdi araç kullanmamak bilincinin oluşturulması için çaba ve gayret sarf edilmesi daha bir aciliyet arz ediyor.

Çeşitli kamu ve özel kuruluşların bünyesinde mevcut bulunan ulaşım ve trafikle ilgili bilgiler elde edilmeli. Bu mevcut bilgiler arasında bulunmayan tasarım çalışmaları için gerekli olan yeni bilgiler üretilmeli. Mevcut yapıdaki sorunlar yetersizlikler ve aksaklıklar belirlenmeli. Trafik iyileştirme (dolaşım) planları hazırlanmalı. Şehir Merkezi için hazırlanan Planlarla, ortaya konan önerilere yönelik trafik mühendisliği tasarımları yapılmalı ve hayata geçirilmeli.

Bütün bunları sebep ve sonuç ilişkisi içinde değerlendirdiğimizde, içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak adına, belki farkında olmadan, belki de diğer sürücülere kızarak, yaptığımız davranışların bir zincir oluşturduğunda, aslında bizi daha da zor bir duruma soktuğunu anlamalıyız. Eğer trafik sorununa bir çözüm gelmesini istiyorsak öncelikle şunu asla ve kata unutmamalıyız. “Çözüm biziz”.

Belediye yetkililerinin biran önce görev anlamında üzerlerine düşen kısmının işaretini değil eylemini yapmaları dileğimiz, uygulamada görülen aksaklıkların giderilmesi muradımız, sıkışmayan trafikte keyifli sürüşler de hayalimiz olsun… 28/12/2012 Muammer AZMAK