Dün sana Tophaneden baktım.
Kalmamıştı ne top ne de hane,
Her yer olmuş, çayhane, fakirhane,
Gönül yıkıldı, halimiz de virane.
Dün sana Uncu Boz köyden baktım.
Kalmamış ballı bağların, yağlı dalların.
Dikilenlerin, ekilenlerin, terkinlerin,
Ataların, cetlerin mührü olan izlerin,
Dün sana mahzun camilerinden baktım.
Cemaatlerinin azlığından, yaşlılarının çokluğundan,
Kıymetlerinin birer birer heder edilişinden,
Şifa dağıtan âlimlerinin, ocaklarının yokluğundan,
Dün sana Tabakhaneden baktım.
Dikeldi karşıma sevimsiz beton yığınları,
Abandılar üzerime, tonlarca ağırlığı,
Kalmadı dermanım, direncimin tutamağı.
Dün sana caddelerinden baktım.
Tüketmek için yarış yapanların arasından.
Takmışlar, takıştırmışlar, geçilmiyor heveslerinden,
Biraz dikkat kesilince,
Kötü kokular geliyor fikirleşmelerinden.
Dün sana Kırtık mezarlığından baktım.
Sıra sıra Selviler ve gölgelerinde dinlenenler,
Dediler bizden evvelkiler, yaptık hatalar.
Açın gözünüzü, dinleyin sözümüzü,
Ne olursa olsun, koruyun özümüzü. 05 / 08 /2011