Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

DAHA NE YAPABİLİRİZ?

02 Mayıs 2012 - 10:39

 

DAHA NE YAPABİLİRİZ?

Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanundaki önemli maddeleri hatırlayınca insan, yasaların tek başlarına yeterli olmadığını daha iyi anlıyor. Tütün mamullerinin her türlü reklam ve tanıtımının yapılmasının yasaklanması güzel. Toplu taşıma araçlarında sigara içiminin kısıtlanması daha da güzel. 18 yaşından küçüklere sigara satışının yasaklanması; sağlık, spor ve eğitim tesislerinde sigara içiminin kısıtlanması çok güzel. Sigara paketlerinin üzerine sağlığa zararlı olduğuna dair uyarı yazılması; bütün televizyon kanallarının tütün kullanımın zararları ve korunma yolları konusunda ayda en az 90 dakika süreli eğitici yayın yapma zorunluluğu getirilmesi çok çok güzel. Resmi ve özel kurumların ve işyerlerinin her türlü kapalı alanlarında her ne surette olursa olsun tütün ve tütün ürünleri içilmesinin yasaklanması, insanlığın hayrına tedbirler olarak göze batıyor, fakat biz daha ne yapabiliriz.

İbadethaneler,  Okul öncesi özel eğitim, ilköğretim ve orta öğretim kurumları, Sağlık kurum ve kuruluşları, Çocuklara yönelik sosyal hizmet kurumları ve eğlence yerlerinin kapalı ve açık tüm alanlarında tütün ve tütün ürünleri içilemez. Taksiler, toplu taşıma araçları ve bunların bekleme salonları, fuar, alışveriş merkezi, düğün salonu, kongre merkezi, konferans salonu, kafe, kahvehane, elektronik oyun merkezleri, bilardo-bowling-atari salonları gibi yerlerde tütün ve tütün ürünü içilemez.  Tütün ürünlerinin ve üretici firmalarının, reklam ve tanıtımının yapılması yasaktır. Tütün ürünleri üreten ve pazarlayan şirketler, hiçbir etkinliğe destek olamazlar. Tütün ürünleri, televizyonlarda, dizilerde, film, müzik kliplerinde, sahne gösterilerinde rol gereği bile olsa kullanılamazlar. Resmi üniforma ile çalışanlar bu üniforma ile kamuoyu önünde tütün ve tütün ürünleri içemezler. Tütün ve tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde yasal düzenleme ve uyarıların gösterilmesi. Sigara paketlerinin üzerine, %40’ından az olmayacak şekilde özel çerçeve içinde yazılı uyarılar, şekil, resim veya grafikler konulur. Tütün ürünlerinin paketleri üzerinde, bu ürünlerin sağlığa etkileri, tehlikeleri veya sürümleri ile ilgili hatalı izlenim oluşturacak yanlış, eksik, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz. İlaveten bu tedbirler demetinin destekleyici özelliğine rağmen yeterince mesafe alınamaması yalnız yasaların yetmediğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Günümüzde tütün kullanımı dünya genelinde en önemli sağlık sorunlarından birisi haline gelmiştir. 2005 yılında dünyada sigaraya bağlı hastalıklardan yaklaşık 5 milyon, ülkemizde ise 100.000 kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bunun yanında tütün kullanımı, önlenebilir önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu nedenle tütün kontrolüne yönelik çalışmalar giderek hız kazanmaktadır. Tütün karşıtı yayınlar daha tütünün Amerika’dan Avrupa’ya geldiği ilk yıllarda yayınlanmaya başlanmıştır. Bunlardan ilki 1604 yılında İngiltere Kralı 1. James tarafından yazılan “A Counterblaste to Tobacco / Tütüne Karşı  saldırı” dır. Bu metinde tütünün, akciğere zararı, çevresel dumanın kötü etkileri, gözleri ve solunum yollarını tahriş edici etkilerinden bahsedilmektedir. 1. James'in sözleriyle tütün "Gözleri tiksindirici, burnu nefret ettirici, beyine zararlı, akciğerlere tehlikeli ve kara yapışkan kokusuyla insanı damgalayıcıdır."   

Tütün kullanımının zararlı olduğu görüşü 1950'lerden itibaren kabul edilmeye ve insanlar arasında karşı tepki yaygınlaşmaya başladı. 1964 yılında sigaranın akciğer kanseri ile olan ilişkisine dikkat çekildikten sonra konuya ilgi hızla arttı. Sigaranın sağlığa etkilerini araştıran çok sayıda çalışma yapıldı. Tütün kullanımının zararları ve korunma yollarının tartışılması amacıyla konferanslar ve toplantılar düzenlenmeye başlandı. “Dünya Tütün ve Sağlık Konferansı” ilk kez 1967 yılında New York’ta yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 1970 yılındaki Genel Kurul toplantısı sırasında tütün kullanımının zararlarının önlenmesi gereğini işaret eden bir bildiri yayınladı. Bu çalışmalarında etkisinin beklenenden daha az olduğunu söylemek ve gözlemlemek mümkündür. Hala toplumsal bir tehlike olarak varlığını sürdürmesi, belirli bir rağbet görmesi kanaati desteklemektedir.

Tütün talebini azaltmayı amaçlayan önlemler içerisinde yer alan, fiyat ve vergi önlemleri, Çevresel sigara dumanı etkilenişinden korunma, Tütün ürünlerinin içeriklerinin düzenlenmesi ve açıklanması, Paketleme ve etiketleme, Eğitim, iletişim ve toplumsal duyarlılık oluşturma, Tütün reklamları, promosyonları ve sponsorlukları ile ilgili kapsamlı yasaklar ve kısıtlamalar, Tütün bağımlığının önlenmesine yönelik adımlar, Tütün arzını azaltmayı amaçlayan önlemler, Kaçakçılığın kontrolü ve benzerleri devam edilen yolculukta küçümsenmeyen adımlar olarak zihinlerde hak ettiği yeri almıştır.

Tütün kontrolüne yönelik önlemler, mevcut ulusal sağlık yapılarının içerisine dâhil edildiklerinde daha kalıcı olmaktadır. Toplum içindeki saygın konumları ve sağlık hizmetleri içindeki vaz geçilmez rolleri nedeniyle tüm sağlık çalışanları hem bireysel olarak hem de meslek kuruluşları aracılığıyla tütün kullanımının azaltılması çabalarına önemli katkıda bulunabilirler. Bu noktada gönüllü kuruluşları, kişileri, vakıfları, özelliklede gençleri problemin çözümünün bir parçası yapabilecek veya buna katkı sağlayacak başarımlar, tasarımlar, yarışmalar, etkinlikler içerisine çekebilmek göz ardı edilmeyecek büyüklükte fayda sağlayacaktır.

Herkes,  bu alanda birbirine rol modeli olabilmeli. Tedavi uygulamalarında sigara içiciliğini sorgulayıp, bırakmayı destekleyebilmeli. Eğitimci olarak, tütün kontrolü ve sigara bırakma tedavilerinin tıp eğitimi içine yerleştirilmesinde görev alabilmeli.  Bilim insanı rolleri ile araştırmalarda ve tütün salgınının boyutlarının belirlenmesinde yer alabilmeli. Liderlik yaparak yönetici oldukları kurumlarda tütün kontrolüne katkıda bulunabilmeli, sızmalara kesinlikle göz yummamalı. Fikir oluşturucu rolleri ile toplumda ve meslektaşları arasında tütün kontrolünün önemine ve tütün endüstrisinin etkinliklerine dikkat çekebilmeli. Katılımcısı olmadığı zararlı alışkanlıkların özü itibariyle her bireye küçük-büyük demeden zarar verdiğini görmeli-göstermeli.

Tütün kontrolü uygulamaları sonucu sigara içenlerin %11’i sigarayı bırakmış ve toplumun %46’sı çevresel tütün dumanına ve zararlarına daha az maruz kaldıklarını söylemişler. Bu rakamların Ülkemizin verilerine uygulanması ve sigara içenlerin sayısında %10 azalma sağlanması dahi, 1 milyon 700 bin kişinin sigara bağımlılığından kurtulması ve 850 bin erken ölümün önüne geçilmesi anlamına gelmektedir. Bu rakamsal değerler gösteriyor ki yapılacak çok iş var.

Dünya Sağlık Örgütü 1980 yılındaki Dünya Sağlık Günü’nde “Sigara ya da sağlık” sloganını kullandı. 1988 yılından başlayarak da 31 Mayıs “Dünya Sigara İçmeme” günü olarak belirlendi. Her yıl 31 Mayıs günü için bir slogan belirlenmekte ve yıl boyunca bu slogan çerçevesinde etkinlikler düzenlenmektedir. Örgüt, Dünya Sağlık Gününde “Sigara ya da Sağlık” sloganını kullanarak dikkatleri yeniden sigara üzerinde odaklamayı başarmış ve üye ülkelerle birlikte 1988 yılında 31 Mayıs’ı “Dünya Sigara İçmeme Günü” olarak ilan ederek her yıl bu alanda çeşitli etkinliklerin yapılmasına öncü olmuştur.

Artarak devam eden duyarlılıkların suda oluşan halkalar misali bütün dünyayı sarması dileğimizdir. Bireysel olarak yaptığımız çalışmalar ise sinsi düşmana yenildiğimiz yılların bedelini ödemektir. Oksijenli gök kubbe altında yaşamak her insanın hakkıdır, kavuşmak duamızdır. 27/04/2012 Muammer AZMAK