Ergül ALTAŞ

Ergül ALTAŞ

[email protected]

MANİSA’DA BİR VEFA ANITI

28 Şubat 2019 - 20:33 - Güncelleme: 28 Şubat 2019 - 20:53

MANİSA’DA BİR VEFA ANITI

            Vefanın anlamı “sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat etmek, sözünde durmak, iyiliğe iyilikle karşılık vermek” olarak veriliyor sözlükte. Vefa, bizi biz yapan sevgi, dostluk, iyilik, merhamet, samimiyet gibi değerlerin başındaki taçtır. Bu tacın baştan düşmesi toplumların sendelemesine, dengesini yitirmesini sebep olur.

            Vefa insanoğlunun ziynetidir. İmandan gelir. Kalu belada verilen söze sadık kalmak Hakk’a vefadır. İçilen suya, yenen taama, verilen nimete hamdetmektir vefa.

            Uzatılan eli, verilen selamı unutmamaktır. Dönüp arkana bakmaktır. Bugün bana yarın sana. Düşmez kalkmaz bir Allah. Hatırlamaktır zor gününde seni hatırlayanı.

            Vefa dünden bugüne anaya, babaya, ecdada borcunu ödemektir. Şehitlere Fatiha vefadandır. Vefa, baban göçtükten sonra onun dostlarına dostluk göstermektir.

            Yapılan iyiliği unutan vefasıza nankör denir. Nankör ne hatır tanır, ne kadir kıymet bilir. Yapmakla işi olmaz ama yıkmakta mahirdir. İyilerin, iyiliklerin aramızdan el ayak çekmesine sebep olur. Kendi nasipsizliğini içinde yaşadığı toplumu ortak eder.  Vefasızların gölgesi olmaz.

            Şehrin insanlarını, değerlerini, eserlerini sahip çıkıp yaşatmak vefadandır. Mesire, Ayşe Hafsa Sultan’a, Ulu Camii’ye, Ahmet Bedevi’ye, Müftü Âlim Efendi’ye sahip çıkmak, hayırla yadetmek Manisa’ya vefadır. Vefa göstermek asil ruhların, geniş gönüllerin, imanlı kalplerin işidir. Bir şehri insanı, kurdu-kuşu, taşı-toprağıyla sever, bağrına basar vefalı evlatları.

            İnsanların, toplumların ihtiyaçları ve öncelikleri değişebilir. Eskiyen tamir edilir, ihtiyacı karşılayamayan yenisi ile değiştirilir. Yenisi ile değiştirmek kolay değildir. Hatırası olan eşyayı kâğıt mendil gibi buruşturup atamazsın. Kıymet bilmeyenin kıymeti bilinmez. Değişen ve artan ihtiyacı karşılamayan kurumu, binayı yeniden düzenlemek, inşa etmek anlaşılabilir. Her şey insan için! Güzel slogan. Peki, daha modernini yapmak için yıktığımız, devre dışı bıraktığımız müessesenin hatırası ne olacak?

            Yoksulun yükü ağırdır. Bu ağır yük altında örselenen beden sık sık hastalanır. Hastalık yoksulun yakasından düşmez. Yedi sekiz yaşlarında yoksul bir çocuk olan Moris hastalanır. Tedavisi için Sultan Camii Darüşşifası’na götürülür. Burada ücretsiz tedavi edilir. Bu olay küçük Moris’in yüreğinde yer eder.

            Moris, ekmeğin aslanın ağzında olduğunu genç yaşında anlar. Aslanın ağzındaki lokmadan payını almak için önce Mısır’a, sonra ABD’ye gider. Tütün işiyle uğraşarak iş hayatına atılır. Hatırı sayılır bir servete sahip olur. Ama doğduğu, çocuk kalbiyle sevdiği Manisa’yı, hastalandığında para pul sorulmadan tedavi edildiği Şifahaneyi, tedavi eden doktoru Şinasi’yi unutmaz. İşte Moris’i Şinasi yapan içindeki bu vefa duygusudur.

            Bu vefa borcunu ödemek için Manisa’ya yoksulların parasız tedavi olabileceği bir hastane yaptırma hayali sağlığında gerçekleşmez. Vasiyetini ailesi yerine getirir. O günün şartlarında mamur bir hastane yükselir Manisa’da. Vefanın göz yaşartan anıtıdır bu.

            Bu vefa anıtının 1933’ten beri şifaya açılan kapısı artık kapalı. Boynu bükük ve mahzun, kaderini bekliyor.

            Çocuk yaşta ayrıldığı Manisa’yı unutmayan, dünyanın öbür ucunda Manisa’ya bir hastane yapma düşü kuran, çok istediği bu düşü gerçekleştirmeye ömrü yetmeyince vasiyet ederek bunu başaran Moris’e bizlerin de bir vefa borcu yok mu? Bir buçuk milyon Manisalı bunu gerçekleştirme azmine, gücüne ve vefasına sahip değil mi?

            Vefanın dilde değil, özde yaşamaya devam etmesi için bu vefa anıtının dimdik ayakta durmaya, işlevini yerine getirmeye devam etmesi gerekir. Bize yakışan budur.

            Vefa yokuşunu çıkmak gayret ister. Gayret bizden tefvik Allah’tan. Yokuşun sonunda vefa anıtı yükselmezse ne gam! Hac yolundaki karınca misali gönül rahatlığıyla ‘hiç olmazsa denedik’ deriz. Ameller niyetlere göredir. Niyet hayır, akibet hayrolsun.  

            Moris Şinasi Milletler Arası Çocuk Hastanesi vefanın anıtıdır. Manisalıya ve vefalı Türk’e yakışan bu anıta veda etmek değil, vefa göstermektir.

            İnsan istedikten sonra vefanın resmi de yapılır, anıtı da dikilir.