Mustafa ORAL

Mustafa ORAL

Yazı İşleri Müdürü
[email protected]

II. Abdülhamid Dönemi İlköğretimde Ahlak Eğitimi

23 Temmuz 2019 - 17:59

II. Abdülhamid Dönemi İlköğretimde Ahlak Eğitimi (*)

 

Türk Eğitim Tarihi, Tarih Eğitimi ve Yerel Tarih alanlarında çalışmalar yapan Araş. Gör. Dr. Ahmet Vurgun’un ilk baskısı 2017 yılında yapılan “II. Abdülhamid Dönemi İlköğretimde Ahlak Eğitimi” adlı kitabı Yeditepe yayınlarından çıkmıştır. Kitap; Önsöz, Giriş, Birinci Bölüm (I. Ahlak ve Eğitim, II. Türkiye’de Modern Eğitimin Gelişimi ve Tanzimat Döneminde Ahlak Eğitimi) İkinci Bölüm (I. II. Abdülhamid Döneminde Eğitim ve Ahlak Eğitimi a. Maarifperver Sultan, b. Eğitimle Tahkim, II. Abdülhamid, Ahlak ve Eğitim II. Din ve Ahlak Eğitimi, III. Ahlak Anlayışına Dair Bazı Örnekler, IV. İlköğretim Müfredatı ve Ahlak Dersleri) Üçüncü Bölüm I. Rehnümâ-yı Ahlâk, Sonuç, Kaynaklar, Rehnümâ-yı Ahlâk’ın Orijinal Metni bölümleri olmak üzere toplam 108 sayfadan oluşmaktadır.

Bizde tarih çalışmaları genellikle siyasi tarih okumaları üzerinden gitmiştir ve bu okumalar tarihi oluşturan diğer etmenlerin ikinci, üçüncü planda kalmasına neden olmuştur. Yazar, bu kitabıyla maarif meseleleri üzerinden yakın dönemimizi anlamada bize bir kılavuzluk yapmaktadır. Şöyle ki; tarihi oluşturan unsurlar olarak; insan, toplum, devlet kurumları içinde devlet her zaman insanın sorumluluğunu, gelişimini, istidadını sağlamada tarih boyunca kurduğu eğitim kurumlarıyla ve bu eğitim kurumları içinde geliştirdiği anlayış, bakış, metot olarak günümüz tabiriyle pedagojik açıdan çıkarımlarda bulunmuş, zamanın ruhuna göre reçeteler sunmuş, anlayışlar geliştirmiştir.   

Bu çerçeveden baktığımızda Osmanlı Devleti duraklama, gerileme, dağılma dönemlerinin ilk evrelerinde maarif davasının ve toplumdaki ahlaki bozulmanın üzerine ciddiyetle eğilmese de sonraki dönemlerde meselenin önemini kavrayıp gerek eğitim, gerekse ahlaki çöküntünün sebepleri üzerinde durulmuş, çalışmalar yapılmıştır.

Dünden bugüne Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne gelen süreçte kurumlarımızın değişim ve dönüşümünde III. Selim, II. Mahmut ve II. Abdülhamid dönemlerinin büyük rolü vardır. III. Selim döneminde başlayan askeri eğitim çalışmaları II. Mahmut döneminde yerini yavaş yavaş sivil eğitime vermiş ve bu süreç II. Abdülhamid dönemine doğru daha da kökleşmiştir.

II. Abdülhamid döneminde maarif konusunda hazırlanan çalışmaların, müfredatların en önemlisini de kitabın içeriğine konu olan ahlak meselesi oluşturur. Ahlak nedir diye sorduğumuzda Türk Dil Kurumu Sözlüğünde; “isim Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre:”, Kubbealtı Lügatinde (ﺍﺧﻼﻕ) i. (Ar. ḫulḳ “yaratılış, tabiat, huy”un çoğul şekli aḫlāḳ) 1. İnsandaki iyi veya kötü huylar, tabiat: Zaman geçtikçe birbirinin ahlâkını o kadar öğrendiler, yekdiğerinin o mertebe mîzacgîri oldular ki… 2. İyi huylar, insanı mânen yükselten iyi tabiatler, fazîletler: Allah insana kendi ahlâkını vermek istemişti” gibi tanımlarla karşılaşmaktayız. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere zıtlıkta kötünün yanında iyiye doğru, çirkinin yanında güzele doğru evrilmeyi gerektiren ahlakın, her dönemin kendi içindeki düşünce iklimi çerçevesinde dinin içinde bir şube mi yoksa dinden bağımsız ayrı bir kavram mı olduğu tartışılmıştır.

Kitabın birinci bölümünde yazar ahlakı tanımlar ve ahlakın eğitimle olan meselesini anlatarak konuya başlar. Tabii ki buradaki ahlak meselesi, ahlakın bir eğitim meselesi olarak ele alınıp hangi kademeye göre nasıl aktarılacağıdır. Eğitimin en önemli öznesi olan hoca - talebe eksenindeki aktarımı hususunda kafa yorulur ve bu meseleyle ilgili Ahlâk Risaleleri yazılmıştır.

II. Abdülhamid dönemine kadar baktığımızda modern eğitimin III. Selim’le başladığını görürüz ki okulun en temel yapı taşı olan sınıf sistemi bu dönemde kurulur. II. Mahmut döneminde eğitimde sivilleşme, yeni eğitim kurumlarıyla daha da olgunlaşmış, eğitimde reform çalışmaları yapılmış ve Tanzimat dönemine doğru eğitimin daha da sistemleştiği görülmüştür.

Osmanlı Devletinde ilköğretimin temelini Osmanlı eğitiminin anaokulu diyebileceğimiz Sıbyan Mektepleri oluşturmaktaydı. Yazarın deyimiyle: “ Osmanlıda maarifin ıslahı politikalarında sivil eğitim, bir gelenek halinde sosyal disiplin aracı olarak varlığını sürdürmüştür. Dini ve ahlaki değerler, modern eğitim çalışmaları içerisinde tamamlayıcı bir unsur olarak devam etmektedir. Bu durum, mahalle mekteplerinden başlayarak 1860’lara kadar rüşdiyelerde etkili olmuş ve II. Abdülhamid döneminde tekrar canlanmaya başlamıştır.” (s. 21) Bu dönemlerde Sadık Rıfat Paşa’nın yazdığı Ahlâk Risalesi adlı eserin Sıbyan Mekteplerinde belli bir dönem okutulduğunu görmekteyiz ve ilginç olan kendi döneminde önemli bir yenilik olarak modern eğitimin gereği olarak akla vurgu yapılmıştır. “din ve akılca uygundur” (s. 22) gibi ifadeler kayda düşülmüştür. Tanzimat döneminde eğitim, günümüz eğitiminin temeli olarak ilk, orta ve yükseköğretim kademelerinde oluşmaya başladığını belirten yazar bu dönemde yaşanan en önemli gelişme olarak Türkiye’nin ilk çağdaş pedagogu olan Selim Sabit Efendinin yazdığı Rehnümâ-yı Muallimin adlı eseri görmektedir.

Yazar, kitabın ikinci bölümünde II. Abdülhamid döneminde “Din, Ahlak ve Eğitim” konusuna değinir. II. Abdülhamid Osmanlı Padişahları içinde Kanuni’den sonra en uzun süre padişahlık yapmış biridir ve bu zaman dilimi Osmanlının en sıkıntılı olduğu, artık kaçınılmaz sona doğru gidilen dönemdir. Dile kolay 33 yıllık saltanat süreci yaşamıştır. Bir Cihan devletinin ellerinden kayıp gittiğini görmektedir. II. Abdülhamid, Osmanlı modernleşmesinin de zirvesidir bir nevi bugünkü Türkiye Cumhuriyetine gelen süreçte O’nun açtığı okullardan yetişen askeri – sivil erkân yeni devletimizi kurmuştur. Bu dönemde eğitim en önemli gündem maddesidir. Hatta II. Abdülhamid 1879 eğitim reformunda “mevcut eğitim örgütünde bozukluk ve eksikliler varsa bunlar düzeltilecektir.” (s. 27) şeklinde görüşünü ifade etmiştir ve eğitime verdiği önemi bildirmiştir. II. Abdülhamid döneminde çocukların eğitimine ayrı bir ehemmiyet verilip, kızların eğitimi dile getirilmiştir. Bunlar tabiiki kendi dönemi içinde çok kıymetli işlerdir. Bir çocuk davan yoksa geleceği inşa edemezsin, toplumun bir kesimini görmüyorsan toplumu kanadı kırık kuşa çevirirsin ki hala bu konular bugüne gelindiğinde toplumun bütün kesimleri itibariyle çözüme kavuşturulmuş değildir.

II. Abdülhamid dönemi eğitimi Osmanlıda geleneksel eğitimle modern eğitimin adeta içi içe olduğunu belirten yazar bu durumla ilgili şöyle der: “Keza geleneksel değerler ki özellikle dini hassasiyet ve bilimsel çalışmalar bir arada ele alınmaya çalışılmıştır. Çünkü modern eğitimin ve okulun sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda Osmanlı toplum kimliğini yeniden kurmak ve biçimlendirmek gibi bir görevi vardır.” (s. 36) bu bakışla ahlak eğitimi ve kitaplarının maarifin en önemli meselesi olduğu görülmektedir. Yine ahlakın yerine dönemin içinden baktığımızda şunu görmekteyiz ki “ Ahlak, din eğitiminin bir nevi alt kategorisinde ama onu tamamlayıcı bir değer olarak yer almıştır.” (s. 41 ) bu anlayış ilgili dönemin içinde gayet makul bir bakıştır ama tabii ki sekülerleşme, dünyevileşmeyle bu bakışın günümüzde karşılığı yok diyemesek de tartışılmaktadır.

Kitabın son bölümü olan üçüncü bölümde yazar Rehnüma-yı Ahlâk adlı eseri incelemiştir. Ders kitaplarının dönemin eğitim ideolojisini yansıttığını belirtir ve ilgili ders kitaplarının II. Abdülhamid dönemi eğitim ideolojisini yansıttığını söyler. Şekil ve içerik açısından Rehnüma-yı Ahlâk adlı kitaptan bahseden yazar kitapta akıl ve bilginin öneminin vurgulandığını ifade eder. Kitabın bölümlerinden ve bölümlerin adlandırılmasına değinip gelenek ile modernitenin kitaptaki yansımasına değinir.

Kitabın sonunda ayrıca Rehnüma-yı Ahlâk’ın hem günümüz Türkçesi hem de Osmanlı Türkçesi hali bulunmaktadır. Ayrıca kaynakça bölümüne baktığımızda yazarın zengin bir tarama yaptığını görmekteyiz.

Eğitim ve ahlâk meselesi dünden bugüne bizi ilgilendiren meselelerin en mühimidir. Bugün baktığımızda hem eğitim hem de ahlâki sorunlarımız olarak büyük açmazlarımız, handikaplarımız var. Sürekli değişen ve bir türlü rayına girmeyen bir maarifimiz var mesela ve ayrı bir yazı konusu olacak kadar toplumsal çözülme, ahlaki kokuşmuşlukla karşı karşıyayız. Tabii ki bu sorunlar her dönem olmuş ve her dönem kendi içinde çareler aramıştır. Yazarın kitabına konu olan devir ve bu devirde sunulan reçetelere, reformlara yazar değinerek eğitim tarihi yönünden bize yakın dönemimizin bir panoramasını çizmiştir. Bugün sorunlarımızın kaynağını anlayıp çözüm yolları bulabilmek için başta bu kitaba konu olan 19. yüzyıl olmak üzere son 300 yılımızı iyi irdelemeyiz. Bugünkü meselelerimize çare olarak o dönemin maarif anlayışı tabii ki bir şey ifade etmez ama toplumdaki sosyolojik dönüşümleri anlayabilmek ve geleceğe bir perspektif tutabilmek adına maarif hayatımızdaki değişim ve dönüşümleri iyi tahlil etmek elzemdir.

Kitap bize sadece ilgili dönemde yazılan bir kitabı anlatmanın ötesinde dünden bugüne maarif hayatımızı anlamada bir ayna görevi görmektedir. Çünkü bugünkü Türkiye’nin temelleri o dönemlerde atılmıştır, o okullardan mezun olanlar bugünkü zihin dünyamızı oluşurmuştur. İnsanoğlu hafızasıyla yaşar, yarına uyanmak için bugünü yaşamak ve dünden gelmek gerekir. Devletler de insanoğlu misali tarihi devamlılık içinde isimlerini, rejimlerini değiştirerek yaşamaya devam etmektedir.

Kitap; günümüz eğitim tarihi araştırmacıları, günümüz pedagogları ile mesuliyetinin idrakinde, şuurunda olan bütün maarif davacıları için bir başucu eseri olmaya adaydır.

(*) VURGUN Ahmet, II. Abdülhamid Dönemi İlköğretimde Ahlak Eğitimi, Yeditepe Yayınevi, 1. Baskı Ankara 2017, ISBN: 978-605-2070-14-7