Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

SEVGİ ÇİÇEKLERİ

14 Ocak 2014 - 08:52

SEVGİ ÇİÇEKLERİ

Gönülden edilen dua ve sevgiyle geldi, sevgi bağlarına bağlandı ve sevgi tohumlarını çoğalttı, etrafına saçtı. Bir yer değildi muradı bütün yeryüzüne dağıldı. Âlem onun yayılmasını imrenerek bazen de kıskanarak izledi.

Sevginin gücüyle sulanan bütün tohumlar kendilerini yeniledi. Zamanlardan zamanlara tembih edilmiş bir öğreti ile akıp geldi. Her baharda yeniden yenilenerek başak verdi, göyerdi. Her bahar yeniden dirilişinin muştusu oldu gönüllerde.

Bir emel miydi hayır. Emeli gönüllerde sevgi çemberiyle çevrilmekti. Ekilen sevgi zerreleriydi. Vakit saat geldiğinde öğrendiği görevinin gereği çıkıp geldi her şeyi üzerinde veya içinde taşıyan toprağın bağrından.

Hoşgörü iklimlerinde daha fazla hayat buldu. Topraktan geliyordu aslı lakin o gönüllerde taht kurdu. Sevi çiçeği idi O. Sevginin bağı olan bağırlarımızı onun adını anarak şenlendirdik. Gelecek hayallerimizin en özel köşelerinde onun adını sayıkladık.

Bakışmalarımız bilinmeyen zamanlarda kaldı fakat kavuşmalarımız lafızlarda hayatının baharını yaşamaya devam etti. Küçük-büyük, körpe-kart, hemen her gönülde yer etti. Yer etmesi bir şey değil, gönülleri tamamen fethetti.

Kazanılmış diyarları terk etmeyenler onunla hak iddiasında bulundu. Âlemlere adını yaymak bir aşk olmaktan daha da ötelere gitti. İnsanlığın geleceğinin belirleyicisi, yaşanılan hayatın ölçümlendiricisi oldu.

Meclislerinde hep aşk konuşuldu. Bütünden kopmuş parçaların sevki tabileri nasıl aslına dönmeye gayret gösteriyorsa onun yanındakiler de rızaya ulaşabilmek adına aziz bildikleri candan vaz geçmeyi daha aziz kılmanın gayretkeşliğini sergilediler birbirleriyle kıyasıya.

Kalemleri yoktu ellerinde ama silinmez yazılar kazıdılar yere, göğe, her nesneye. Buket buket çiçekleri yolladılar ezelden ebede. Halde dahi en çok onun mektupları okunmakta, en iyi hediye diye takdim edilmekte.

Amaç insanlığın kaybettiği değerlerine kavuşmasıydı. Çabalarının atıl kalabileceğini hiç aklına getirmemişti. İlim ve irfan ve inanma temel dayanağı olmuştu. Hudutlar bu cefakârların geliş-gidişlerini gıptayla seyretti.

Ne güzel rayihalar, ne hoş kokular bıraktı gitmeden evvel. Gittikten sonra anılmaktan usanılmayan hatıraları terkin eyledi, doğduğu, doyduğu diyarların hasreti hala yürekleri dağlamakta. Açık bıraktığı kucağında hala milyonlar gönül eğlemekte, ümitler umutların halkasını oluşturmakta.

Yüce çınarın dallarının gölgesinde serinleyenler, serinlemek sevdasını yüreğinde taşıyanlar, sevgi çiçeklerinin demetinin sahibi olmak telaşına kapılanlar, elde ettiğini kaybetmekten korkanlar, hepsi arttırmanın, çoğaltmanın peşinden gam ile kedere aldırmadan durmaksızın çabalamakta.

Hamlelerin semeresini görenlerin şevki mi daha yüksek, yola yeni girenlerin mi pek bilinmez ama ufukların genişlediği, hamlelerin daha da sıklaştığı kesin. Bazen dengeleri bozan dış unsurlar olsa da sevdalık çekenlerin onlara çok önemli bir olgu nazarıyla baktıkları söylenemez. Hele çıkarlar uğruna ekilen sevgi çiçeklerini yolan görünmemekte.

Sevgi çiçeklerinin meydana getirdiği deryanın yakamozları yalnız yakından değil uzaktan, çok uzaktan gözleri büyülü dünyasına almakta, iyilik ve doğruluk meleklerinin yoldaşı kılmakta.

Nerede bir garip görse ekilmiş sevda çiçekleri, yuvalarından çıkıp gidecekmişçesine ellerini uzatıyor. İlahi emirleri bir bir öğretmek derdine düşmüş erenler, ermeyenlere yetiştirmek çabasını yeniledikçe yeniliyor.

Koparmak için nafile çabalar da yok değil mahallerde. Hayat denilen bu yolda boşa çıksın gayretleri diyenlerde var elbette. Her ne olursa olsun koparmayalım gönüllerdeki sevgi çiçeklerini. Hoşgörü toprağında hayat bulsunlar, versin her biri muazzam ürünlerini bitmeyesiye. Çark ederken durumdan, vaz geçerken emellerden, sakın ha koparmayalım kalsın dallarında sevgi çiçekleri.

11.01.2014 Muammer AZMAK