Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

TÜRKÜLERLE YAŞAMAK

24 Nisan 2018 - 19:43

TÜRKÜLERİMİZ

 

Küçüklüğümde konu komşu toplanır alüminyum bir tepsiyi def yaparak türküler söylenirdi toprak örtü, kerpiçten ya da tuğladan yapılmış kırmızı kiremitli evlerde..

Kızlarımızın sesi de yanıktı hani!

Anamın ninnilerinin yakarış dili ve sesi hala kulaklarımdadır!

İlk hatırladığım türkü “Harmandalı, Efem Geliyor…” cümlesiyle başlayan Ege türküsüdür. Daha sonra düğünlerde Seymen öncülüğünde davul zurna eşliğinde oynadığımız ve gelin alayına karışan yanık türkülerimizi hatırlarım.

Davul zurna eşliğinde köy düğünlerinde gelin alma zamanının yaklaştığı bir anda döne döne oynarken yağmur ve çamurun azizliğine uğrayıp yere düştüğümü hiçbir zaman unutmadım. Ancak bu durum türkülerden uzaklaştırmadı beni. Aksine ilk gençlik yıllarımı saymazsak ikinci gençlik yıllarımda yeniden alevlendi türkü sevdası içimde. Ve her duyduğum Harmandalı Türküsünde kalkıp oynamak geldi içimden. Hala daha öyledir. Şimdilerde oğlumla beraber oynarız Harmandalı havasını duyduğumuzda.

Bazen bir ümitsizlik peyda olur ve Ege’den gerçek bir türkücü neden çıkmaz diye düşünürdüm. Ege Türkülerinin neden öksüz olduğunu sorardım. Ancak artık bu tür sorular sormamaya yemin ettim. Üstelik biraz da utandım düşündüğüm ve haksızlık ettiğim Egemden ve türkülerimden!

Manisa’nın türkü ve oyun havalarının derlendiği bir kitap çıkarıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Halk Müziği Korosu Sanatçısı Salih Turhan’ın hazırladığı Manisa’ya özgü 130 türkü ve 17 oyun havasının sözlerinin yer aldığı kitapta daha öce duymadığım ya da unuttuğum birçok türküyü okuma imkânı buldum.[1]

Manisa türkülerini okuduğumda umudum yeniden yeşermeye ve Manisa adına ümidim artmaya başladı. Emeği geçenleri kutluyor ve şehir adına yapılacak çalışmaların böyle güzelliklerle gün yüzüne çıkarılmasının ne derece önemli olduğunu bir daha yaşayarak anlıyoruz.

"Söğüdün Yaprağı Narindir Narin" derken,

"Kapının Önünde Taş Ben Olaydım" türküsü yankılanıyor öte yandan.

Beri yandan “Oduncular dağdan odun indirir” türküsünün nameleri dökülür yavaş ılık ılık içimize.

Haydi, Efem diyerek Egenin er duruşuna bürünür ve düşmana karşı göğsümüzü gere gere gideriz hep birlikte.

Türküler eşliğinde cenk havalarıyla… Türkistan’dan Viyana önlerine kadar gideriz.

Haydar Bayçın’ın derlediği türkülerimiz arasında “Kırmızı Buğday Ayrılmıyor Sezinden” türküsü hala hafızalardadır:

“Kırmızı buğday ayrılmıyor sezinden
Mevlam Mevlam versin güzelleri gencinden
Kim ayrılmış ben ayrılam eşimden.”

Ya da “Söğüdün Yaprağı Narindir Narin” türküsü:

Söğüdün yaprağı aman aman aman narindir narin
İçerim yanıyor hadülen dışarım serin
Sana yar bulunur aman aman aman ben Allah kerim

Kınalı topuklar yavrum suya mı değdi
Çeşmenin başında hadülen aklımı çeldi.”

Türküler, milletimin ortak dili ve Türkçe’nin sarsılmaz kaleleridir. Türküler milletin benliğini, kader ve kederlerini canlı tutan coğrafya ve asırlara meydan okunarak bugünlere gelen en kutsal temel değerlerimiz arasındadır.

Türküler kadar yaşayanlara ne mutlu.

 

[1] Manisa Türküleri ve Oyun Havaları, Haz: Salih Turhan, Manisa Valiliği İl Özel İdaresi Kültür Sanat Yay. Ank: 2010