Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

POSTMODERN DÜNYA SENDROMU

03 Ağustos 2022 - 09:11

POSTMODERN DÜNYA SENDROMU

 

Bilge insanların bir tavsiyesi vardır : “Dünya insanları, fırsat buldukça, genel dünya tarihini incelemeli, değerlendirmeli, sonuçlar ve dersler çıkarmalıdır. İnsanlık gemisi, evrenin gizemli okyanuslarında hangi limanlardan kalkmış, hangi limanlara demir atmaktadır?”

Geçmiş yüzyıllara inmeyelim: Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra  Soğuk Savaş dönemi geride bırakılmıştır. Ancak, Soğuk Savaş dönemi kapanmış gibi bir görünüm vermemektedir.

*

Dünya kültür platformlarında tartışılmaktadır: Günümüzdeki sorunlarının başlıca  kaynakları ve bu sorunlara karşı uluslararası kamuoyunun insani ve vicdani talepleri doğrultusunda alınması gereken tedbirler ile uygulamaya konulması gereken çözüm yolları nelerdir?

Dünya, çeşitlenmiş sorunlar yumağının etkisi altından bir türlü çıkamamakta; mevcut sorunlara bağlı diğer sorunlar da bir yolunu bulup dünya gündemindeki sorunlara eklenmektedir.

Sorunlar, çözüm için vardır. Sorunlar, neden-sonuç ilişkileri içinde değerlendirilir ve akıl ile çözümlenir.

Ancak, sorunlara doğru çözümler aranıp bulunmazsa o zaman nedenler ve sorunlar geometrik bir şekilde katlanarak ve  çoğalarak büyürler ve içinden çıkılmaz kronik boyutlara ulaşırlar.

*

Dünya basınının gündeme aldığı sıcak sorunlara ilişkin çok sayıda haberler ve makaleler yayımlanmaktadır.

Bu haberler ve makalelerde :

Küresel ısınma - iklim değişikliği - kaynakların tükenmesi - orman yangınları -  kaynaklarının dağılımı ve paylaşımı -  gıda krizi - aşırı silahlanma yarışı – küresel güvenlik – insanlık suçları – ülkeler arası göç hareketleri - aşırı hırs - eğitim noksanlığı- çarpık kentleşmeler -  yoksulluk- evsiz insanlar – bencillik - anlayış kıtlığı - koronavirüs salgını- Batı ve Doğu Bloku arasındaki kopukluk ve kutuplaşma - - Ukrayna ve Rusya Savaşı – küresel ekonomik kriz - Orta Doğu’daki gerilim,  karmaşa ve terör - maymun çiçeği salgını - uzay yarışı projeleri – gerçeklere aykırı ön yargılı politik söylem ve yapılaşmalar - küresel aktörlerin dar koridorlarda  kalmış diplomatik aksiyon ve diyalogları  ve diğer sorunlar;

dikkati çeken başlıca gündem konularıdır.

*

Yüksek teknoloji ürünlerinin sarıp sarmaladığı insanlar, bir zamanların sanat, edebiyat, müzik, tiyatro, opera, sinema ve spor ve romantizm dolu dönemlerinden uzaklaşmaktadır sanki.

İnsanlık, “5G” denilen beşinci nesil kablosuz internet teknolojileriyle  yeniden yapılanma sürecine  girmektedir.

Mental ve duygusal değişimler  meydana gelmektedir.

Günlük konuşmalarda: “belki”, “keşke”, “neyse” ve “iyi ki” ler artmaktadır.

Dünyada stratejik planlamalara yönelik bir “Uzay Çağı”  başlamaktadır.

Geçmişte bahçeli mustakil evlerde toplu olarak yaşamlarını sürdüren aileler, bu defa zorunlu sosyo-ekonomik koşullara bağlı olarak başka mahalle ve şehirlerle  yabancı ülkelerdeki uzak hayatlara bölünmekte; aile bireyleri de genellkle birtakım  tükenmeyen özlemlerin rüzgarlarına kapılmaktadır.

Bu postmodern gelişmelere uyum sağlayamayarak derin duygu ve düşünceler labirentlerine giren orta ve ileri yaştaki insanlar için  psikolojik destek alma yolları açılmaktadır.

*

Tarih boyunca dünya toplumlarına, Thomas Hobbes’in tanımladığı  Latince, bir kısır döngü olan “homo homuni lupis” saplantısı  egemen olmuştur.

Söz konusu saplantı, küresel aktörlerin  “hükümranlık güdülerinin gücünü”  zaman zaman dramatik ve trajik yansımalarıyla yükseltmiş; bu olgu insanlığa genellikle acı ve hüzünlü yalnızlık ile mutsuzluk  ve umutsuzluk getirmiştir.

*

Gelecek dönemdeki uluslararası ilişkilerde, tarihsel süreçlerden kalıcı insanlık siciline geçen olumsuzluklardan bir çıkış yolu olarak kurtulup, yeni bir   paradigma oluşturmak büyük önem taşımaktadır.

Örneğin, böyle bir kıtasal paradigma, Avrupa Birliği (AB) Anayasası’nı temelde koruyan ve 2009’da yürürlüğe giren Lizbon Anlaşması bağlamındaki AB mevzuatında  “Temel değerler” ve “Hukukun Üstünlüğü İlkesi” gibi başlıklar altında düzenlenmiştir.

*

Bilge insanların öngörüsü olarak, “Dünya insanlığına öncelikle insanları, doğayı ve hayvanları sevmeyi öğretmek”  gerekmektedir.

Bu amaçla küresel aktörlerin:

-Uluslararası hukuk içinde, ortak payda olarak kabul edilen evrensel değerlerde  buluşmalarının; 

-“Güzel şeyler düşünme, güzel şeyler konuşma ve güzel şeyler sergileme” ile “sevgi ve saygı” öğretilerini günlük hayata geçirmelerinin;

uygun bir yol olacağı anlaşılmaktadır.

Böyle bir evrensel paradigmanın  gerçekleştirilmesi için:

Dünya basınının, bilim insanlarının, öğretmenlerin, yazarların,  kanaat önderlerinin, düşünürlerin, sivil toplum örgütlerinin, sanatçıların, edebiyatçıların,  sporcuların ve bilge insanların güçlü desteklerine ihtiyaç duyulmaktadır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum