GÜNÜMÜZ DÜNYASI
Bilindiği gibi dünya planeti, “Yaşlanmış bir dünya”dır. Yeryüzüne nice kavimler ve milletler gelmiş geçmiştir. Siyaset bilimciler derler ki “Dünya yaşlanmıştır ama henüz ihtiyarlamış değildir.”
*
Güncel bir soru: Dünya ülkeleri; barışçıl, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yaşama nasıl kavuşur?
Tabii ki bilimsel ve küresel eğitimle…
Dünya coğrafyasında 208 ülke bulunmaktadır. Bilimsel platformlarda, bütün ülkelerdeki insanların, bir ideal olarak, demokratik ortamlarda, genellikle matematik, hukuk ve entelektüel kültüre sahip olmaları ve en az iki lisan bilmeleri önerilir.
Bilindiği gibi bu bir bilimsel ve etkin eğitim konusudur.
Eğitim olgusu, sadece bilgi vermekle gerçekleşmez; eğitim olgusu, insanlara; dünya yaşamının bütün yön ve boyutları içinde “Sorumluluk, saygı, hoşgörü, sevgi, alçak gönüllülük, vicdan, etik, mutluluk, dürüstlük, barış, sadelik, özgürlük, birlik ve beraberlik” gibi insani ve evrensel değerlerin temel taşları, kavramları ve sosyal bağlantıları ile ilgili matematiksel ve felsefi düşünme yeteneği kazandırmakla ve uygulamaya geçirmekle gerçekleşir.
Ayrıca; eğitim olgusu, sanat ve edebiyata da (Müzik, şiir, tiyatro, opera vd.) önem verilmekle güçlenir.
Ne var ki insani ve evrensel değerler genellkle kitaplarda soyut kelimeler olarak kalmaktadır.
Bu değerler; siyaset sistemlerindeki soyut kavramlarla değil, milli kültür odaklı eğitimde somut yaklaşımlarla bilim, teknoloji, sektörel mikro ve makro ekonomi, endüstriyel ve tarımsal üretim planlaması yapmakla hayata geçer.
*
Dünyanın 208 ülkesinden 193’ünün temsil edildiği; dünya barışını, güvenliğini, sosyal ilerlemeyi, yaşam standartlarını yükseltmeyi, insan haklarını desteklemeyi ve ülkeler arası dostane ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) tarafından dönemsel olarak “Dünya İnsanlığının Ortalama İnsani Gelişmişlik Endeksi” raporları yayımlanmaktadır. Söz konusu endeks, dünya insanlığının genel olarak yeterli eğitim olanaklarından yoksun olması nedeniyle düşük seviyelerdedir.
Dünya yaşamı ile söz konusu endeks arasında doğrusal bir korelasyon vardır.
Sanat ve edebiyat olmadan insani gelişmişlik de olmaz.
*
Toplumbilimcilerce, dünyada en büyük sorunun kitlesel eğitim noksanlığı olduğu altı çizilerek vurgulanır.
Nitekim bu gerçeklik, günümüzde dünya kamuoyunun sıcak gündemine konu başlıklarıyla yerleşen aşağıdaki olumsuz olaylarda açıkca görülmektedir: Kutuplarda buzulların erimesi, küresel iklim değişikliği ve ısınma, deniz seviyelerinin yükselmesi, doğa tahribatı, orman yangınları, depremler, sel baskınları, toprak kaymaları, korkunç fırtınalar, çarpık kentleşmeler, bazı göl ve ırmakların kuruması, su ve gıda sıkıntısı, salgın hastalıklar, aşırı silahlanma, bölgesel savaşlar, ekili arazilerin azalması, ekonomik kriz, sosyolojik ve politik karmaşa, üretim maliyetlerinde artış, yoksulluk, suç oranlarında yükseliş, gazete ve kitap okuyucu sayısının azalması, genel ve entelektüel kültürde düşüş, kontrol altına alınamayan yüksek teknoloji, yoğunlaşan ülkeler ve kıtalar arası göçmen, mülteci ve sığınmacı hareketleri, ülkelerde başgösteren nüfus krizi vb.
*
Öte yandan; dünya toplumlarında, yaşanmakta olan olumsuz olayların yanı sıra yüksek teknoloji ürünlerine (internet, akıllı cep telefonu, robotik nesneler vd.) olan bağımlılığın giderek büyük ölçüde artış göstermesinin, ülkelerin ana dillerini, dil bilgisi kurallarını, konuşma ve yazma sanatını olumsuz yönde etkilediği; bazı yönetim birimlerinin de yapay zekalı makinalara devredilmesinin öngörüldüğü; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Bilgi Çağı’nın, insanlığı “Küresel Yalnızlık Sendromu” na soktuğu, ülkelerdeki insanlarda genel kültürü azalttığı ve birçok hastalığa yol açtığı ifade edilmektedir.
*
Dikkati çeken çok önemli bir konu da şudur: ABD, Çin, Rusya, Hindistan, İran ve Kuzey Kore gibi küresel aktörler arasındaki ilişkilerdeki belirsizlik…
Bu bağlamda dünya insanlığını ikiye bölen Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin arasında devam eden dramatik ve trajik savaşların Ortadoğu’dan diğer ülkelere yayılma endişesi; bu gelişmenin yol açtığı sosyoekonomik şartlar ve göç dalgaları; Akdeniz, Karadeniz ve Kızıldeniz’de Batı ve Doğu askeri güç dengelerindeki gerginlik; 3.Dünya Savaşı riski konuları ile ilgili dünya basınında her gün çeşitli haberler ve yorumlar yayımlanmaktadır.
*
Günümüz dünyasının hali pür melali, bir bakıma Thomas More’un “Utopia” kitabı ile John Steinbeck’ın “Gazap Üzümleri” ve Ernest Hemingway’ın “Silahlara Veda” romanlarını düşündürmektedir.
*
Dünya insanlığının günlük yaşamına yansıyan küresel sorunların (Kara deliklerin) bütün yön ve boyutları içinde ele alınması, doğru yollarla çözümlenmesi ve böylece insanlığın barış ve refaha kavuşması nasıl sağlanacaktır?
Başka bir ifadeyle dünya ülkelerinin küresel yönetimi nasıl mekanize edilecektir?
Her şeyin bir yönetimi vardır. Yönetimsizlikler, kaoslara yol açar.
İşte, BM ’nin gündemindeki küresel bir “Algoritma” ihtiyacı…
Çözüm “Pandora’nın Kutusu”nda mı?
*
Dünya sorunları geçicidir ve sorunlar çözüm için vardır.
Sorunlar, ancak karşılıklı anlayış, iyi niyet, diplomasi ve diyalog yoluyla çözümlenir.
Çözüm; acı reçetesi olan bölgesel savaşların ve küresel karmaşanın bir an önce son bulması amacıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) ortak bakış açısıyla alınacak kararlarda NATO ve Şanghay İşbirliği Örgütü ile diğer uluslararası kuruluşların destek ve katkılarının sağlanmasındadır.
Çözüm; Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) ile küresel ve bölgesel aktörlerin gündeminde yüzyıllardır bekletilen insana yakışır küresel birlik ve beraberlik anlayışının hayata geçirilmesindedir.
*
Sonuç olarak barış ve refah dolu bir dünya yaşamının ön koşulu ve kutsal metaforu “Anlayış ve Sevgi”dir.
Şairler şöyle derler:
“Bu dünyayı bir gün sevgi ve anlayış kurtaracaktır,
Ama anlayış ve sevgi, emek ister.”
FACEBOOK YORUMLAR