Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEŞKİLATI, DÜNYA TOPLUMLARI VE ÖTESİ

10 Mayıs 2024 - 09:25

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEŞKİLATI, DÜNYA TOPLUMLARI VE ÖTESİ

Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler Teşkilatı, kısaltılmış adıyla  Birleşmiş Milletler (BM), dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak amacıyla 24 Ekim 1945'te kurularak faaliyete geçmiş olan  bir  uluslararası  örgüttür.

BM'nin ana organları: Genel Kurul,  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Ekonomik ve Sosyal Konsey (EKOSOK), Vesayet Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve BM Sekretaryası'dır.

Günümüz dünyasında mevcut olan  208 devletten   193’ü  BM Genel Kurulu üyesidir.

Bu üyelerden beşi (ABD, Çin, Rusya, Fransa ve Birleşik Krallık)  BMGK Daimi Üyesidirler.

Söz konusu beş üye, aynı zamanda dünyanın en çok silah üreten ve pazarlayan ülkeleri arasındadır.

BMGK’da ayrıca, iki yıllık sürelerle  seçilen 10 geçici üye devlet görev üstenmektedir.

BM kararlarını veto etme hakkı sadece beş daimi üyeye tanınmıştır.

Buna göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının kabul edilerek yürürlüğe girmesi; üye ülkeler tarafından verilen bir önergenin 15 üye ülkeden dokuzu tarafından onaylanmasının yanı sıra BMGK  Daimi Üyesi ülkelerden birinden ret oyu almamış olması şartına bağlı bulunmaktadır.

*

BMGK kararlarının dünya barışına kalıcı katkıları ve karşıt görüşler ile ilgili diplomasi ve yumuşama politikaları, dünya basını/kamuoyunun sürekli olarak  gündemindedir.

Siyaset biliminde “Yumuşama Politikası” (Detant Policy) kavramı, ilk olarak, 1969’da  “Soğuk Savaş Dönemi’nde;  Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki jeopolitik gerilimlerin, Batı ve Doğu Blokları arasındaki olumlu ve başarılı gorüşmelerle çözünlemesinin bir sonucu olarak doğmuştur.

“Uluslararası Yumuşama Politikası”, başka bir deyişle “Kırmızı Halı Diplomasisi”  dünya insanlığının günlük yaşamına nasıl yansıyacaktır?

Dünya barışını ve güvenliğini korunması, uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel iş birliğinin sağlanması nasıl gerçekleştirilecektir?

*

Bu kritik ve stratejik soruları yanıtlayıp değerlendirmek için, öncelikle küresel aktörlerin  politik davranışları dikkate alınarak dünya toplumlarının “Büyük Fotoğrafı“na bakmak gerekmektedir.

Bu büyük fotoğrafta öne çıkan, günlük yazılı, sözel ve görsel dünya basınının (The Washington Post, Daily Express, Le Figaro, Welt, The Guardian, Le Monde, Die Zeit, Time,  Newsweek, The Economist, Associated Press, CNN, BBC, France 24, Reuters vd.), sosyal medyanın ve bilimsel platformların sıcak haber ve konu başlıklarına yerleşen ve acil çözüm bekleyen kronikleşmiş küresel sorunlar aşağıda  sıralanmıştır:

-Dünya ülkelerinde yaşam zorlukları ve maliyetlerinin giderek yükselmesi nedeniyle kitap, dergi ve gazete okur sayıları giderek  azalmaktadır.

-Çoğu ülkede yaşayan insanlar temel eğitim imkanlarından uzak kalmaktadır.

-Dünya ülkelerinin kadim  kültürleri, dilleri ve görgü kuralları, yüksek teknolojiye geçiş ile birlikte   aşınmaktadır.

-Rusya-Ukrayna ve İsrail- Hamas savaşları ile Orta Doğu, Doğu Akdeniz, Kızıl Deniz, karadeniz,  diğer bölge ve ülkelerde  yaygınlaşan  askeri karmaşa ve terör olayları, Birinci ve İkinci dünya savaşından beri en büyük insanlık yıkımı olarak tanımlanmaktadır.

-Çok sayıda ülkede entelektüel kültürde düşüş; şiddet ve Suç işleme oranlarında artış gözlenmektedir.

-Toplumlarda, hiçbir şeyle ilgilenmeyen, çevresine katkı sağlamayan ve kendi kabuğuna çekilip yalnızlaşan insan sayısı çoğalmaktadır.

-Güzel sanatlar, edebiyat, tiyatro, opera, diğer sanat türleri ve spor ruhundan  uzaklaşılmaktadır.

-Küresel iklim değişikliği ve ısınma ile kontrol altına alınamayan yüksek teknoloji; deniz seviyelerinin yükselmesine, bazı kara parçacıklarının deniz altında kalmasına, toprak kaymalarına, sel baskınlarına, bazı göl ve ırmakların kurumasına, depremlere,  ekili arazilerin olumsuz etkilenmesine, doğa tahribatına, çevre kirlenmesine, orman yangınlarına, mal ve hizmet üretimi maliyetlerinin artmasına, ekonomik krize, jeolojik ve jeofiziksel zemin etüdüne dayanmayan dikey ve çarpık kenteşmelere, kazalara, hastalık ve salgınların çeşitlenmesine, yerleşim alanlarında dengesiz nüfus hareketlerine ve ülkeler arası trajik göçmen, mülteci ve sığınmacı sayılarının yoğun, sürekli ve tehlikeli bir şekilde artış göstermesine yol açmaktadır.

--Bazı ülkelerde ekonomik, sosyal ve siyasal karmaşa, kaos ve hukuk ihlalleri başgöstermektedir.

*

Esas konumuza dönelim:

Dünya ükelerinde kültürler  çeşitlidir. Ama insana yakışan “Güzel Ahlak” kavramı tektir.

Son yıllarda dünyanın hedefinde ekonomik ve politik değil, sosyolojik kapsamda sanki bir “Değişim”, bir “Rünesans” var gibi. İnsanlığın henüz tam olarak kuramadığı insanlığa yaraşır bir yaşam sisteminin yapay zekalı makinalar tarafından yapılandırılması ile ilgili söylentiler dikkati çekmektedir. Ancak yapay zekalı makinalar insanlık üretimidir. Oysa insanlığın temel eğitimi, öğretimi ve sağlıklı yaşamına en somut ve önemli katkı yapılmasını sağlayacak olan    öğretmenler, doktorlar, diğer eğitici ve sağlıkçı kişilerdir.

Bu nedenle bütün ülkelerde öğretmenlere, doktorlara, diğer eğitici ve sağlıkçı meslek gruplarına gerekli saygının duyulması ve gösterilmesi büyük önem taşımaktadır.

*

Sonuç olarak, mevcut küresel sorunlar nasıl uygun çözümlere kavuşacaktır?

İnsanlığın mektebi yoktur. Ancak dünya insanlığının kutsal terazisinde, kırmızı çizgi gibi duran, ekonomik ve politik amaçlar mı? yoksa insani, manevi, etik, kültürel, sosyal, hukuksal  ve evrensel değerler mi ön planda tutulmalıdır? Bu bağlamdaki   muhasebe işlemleri nasıl tutulacak ve konsolide bilanço nasıl çıkarılacaktır? Bu konuların, ortaya çıkacak yeni gelişmelerin ışığı altında analizini ve matematiksel değerlendirilmesini küresel kamuoyuna,  politika üreten  odaklara, bilim insanlarına, bilge kişilere, entelektüel kültür  platformlarına, BM  ve BMGKya bırakalım.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum