Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

MANİSA

29 Haziran 2022 - 15:14 - Güncelleme: 01 Temmuz 2022 - 21:21

MANİSA

Geçmiş günlerdeki gibi…

Manisa’nın cadde ve sokaklarından şahrin ilk kurulduğu yer olan Ulucami Bölgesi’ne, oradan da asırlık çınar, akasya ve dut ağaçlarının arasından Spil Dağı ( (Sipylus-Spilos) yamacındaki Mevlana Yolu’na çıkmak; burada antik kent “Magnesia”nın yıkılmış öylece duran kale ve yapılarının önünden şehri  ve Gediz Ovası’nı seyretmek, insana tarifsiz duygular kazandırıyor.
Ne var ki farklı medeniyetleri ve kültürleri barındırmış; efsanevi gizeme sahip Magnesia gibi antik bir kente ev sahipliği yapmış olan Spil Dağı’nın gizemli arkeolojik geçmişi hakkında bugüne kadar yapılmış bilimsel bir araştırma bulunmamaktadır.
*

Manisa Gediz Ovası’nın, tarih öncesinde bir deniz kenti olduğu tarih bilimciler tarafındsn tespit edilmiştir. Bazı araştırmacılarda, Magnesia (Manisa)’nın, kayıp kıta Atlantis’in başkenti olduğu ileri sürülüyor.
Batılı Antik Çağ terminolojisinde, Manisa’ya “Magnesia”, Manisalılara da “Magnesian” deniliyor.
*
Antik kent “Magnesia”nın kalıntıları arasında bir dinlenme çayı içerken; bir zamanlar burayı yurt edinen meçhul Ege kavimleri,  Troyalılar, Magnetliler, Etiler, İyonyalılar, Hititler, Assuvalılar, Akalar, frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar,  Romalılar, Bizanslılar, Saruhanlılar, Selçuklular ve Osmanlıların günlük hayatlarının içinden birçok  kesiti, sanki bir film şeridinden sesleriyle duyar gibi olursunuz.
*

Bazı Avrupalılar Manisa’yı; “Küçük bir şehir ama büyük bir şehir; büyük bir şehir ama bir Avrupa şehri; bir Avrupa şehri ama bir dünya şehri” şeklinde tanımlıyor.
Bu nedenle Manisa, günümüz Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ilgi odağı… “Financial Times” gazetesi, Manisa bölgesi’ni yatırım yapılacak en uygun yerler arasında gösterdi. Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum)  bu Ege kentini,  dünyanın rekabetçi şehirleri listesine aldı. Manisa’nın uluslararası bu yeni konumu dikkati çekiyor.
*

Bilindiği gibi, dünyadaki bütün antik kentler ve yerleşim alanları,  tarıma elverişli yerlere değil, dağların yamaçlarına kurulmuştur.
Verimli ve ekili topraklar, tarım arazileri, ormanlar ve doğal alanlar çiftçilik ve hayvancılık yapan insanlara tahsis edilmiştir. Tarımsal faaliyette bulunan çiftçiler mali,  ekonomik, teknik ve ticari  yönlerden  desteklenirler.
Çünkü dünya, insanlar çevreyi ihmal ettiği ve doğa sevgisi azaldığı zaman bozulur. Çevre ve doğal yaşam, hayati yönlerden çok önemlidir.
Buna önem vermeyen ülkelerde, bilindiği üzere,  toplumsal yapılar olumsuz etkilenir, yatırım azalır, ekonomi daralır, cari açık artar, enflasyon oranı yükselir, büyüme hızı düşer, milli gelir geriler,  işsizlik kronikleşir ve nihayet  gıda sorunlarına yol açılır. Gelişmiş dünya ülkelerinde böyle  olumsuzluklara karşı alınması zorunlu tedbirler hayata geçirilir.
*

Modern dünya şehirlerinin stratejik imar ve  yerleşim plnlamaları; bilgi ve deneyim sahibi şehir sosyologları, şehir plancıları, jeologlar, tarihçiler, ziraat - esnaf birlikleri temsilcileri, çiftçiler, entelektüeller, yazarlar, psikologlar, çevre mühendisleri, hukukçular ve diğer uzmanlardan kurulu kent konseylerinde en az yüzyıllık projelere bağlanmakta  ve buna göre yapılan fizibilite etüdleri yatırıma geçirilip  bütçelendirilmektedir.
Bu stratejik şehir planları ihtiyaç duyulduğunda, yeni doğan koşullar çerçevesinde revize edilmektedir.

*

Kent estetiği yanı sıra; ovalar, ekili topraklar, tarım arazileri, dağlar, vadiler, ormanlar, ırmaklar, göller, doğal yaşam alanları, çeşitlendirilmiş bitki örtüsü, doğadaki hayvanlar için yapılmış olan botanik köprüler ile barınaklar ve patika yollar; bir ülkenin zenginliği, kültürel gelişmişliği, uygarlığı, hayat kaynağı ve yaşama sevincidir.
Uygarlık algısı, estetik kentleşme, sağlıklı şehir mimarisi, sosyal yaşam yerleri, yeni parklar, rekreasyon alanları, güzel doğal çevre yanında;  kitap tanıtım günleri, yerel kültür, sanat, edebiyat, müzik, tiyatro ve opera etkinlikleri insanlar üzerinde güzel ve mutlu duygu ve düşünceler uyandırır; kentlerin  yaşam damarlarına hayat verir.
*

Manisa Bölgesi yüzyıl sonra acaba nasıl şekillenmiş olacaktır? Bu konudaki çalışmalara şimdiden ivme kazandırıldığı görülmektedir.
Manisa Şehri, Spil Dağı, Gediz Ovası ve Gediz Nehri’nin; bilimsel araştırmaya, kent estetiğine ve jeolojik zemin etüdüne dayalı, çevreye uyumlu, entegre bir sistem içinde, kısa, orta ve uzun vadeli plan  dönemleri kapsamında, modern ölçütlerle projelendirilmesi; bu bağlamda bölgedeki tarım arazilerinin ve doğal yaşam alanlarının özenle korunması büyük önem taşımaktadır.
*

Sırası gelmişken bir de şunu vurgulayalım:

Uluslararası kamuoyunca yatırımcı bir dünya kenti olarak tescil edilmiş bulunan  Manisa’nın konumu,  belirli dünya kentleri arasında “kardeş şehir ve şehir eşleşme” programları ile güçlendirilmelidir.
Bunun yanı sıra Manisa şehri; tanınmış her  dünya kenti gibi, tarihsel ve bugünkü konumunu özel ve resmi olarak tanıtan, yansıtan ve sembolize eden bir “logo”ya kavuşturulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum