Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

YUNUS EMRE’NİN MESAJI

25 Aralık 2018 - 20:05

 YUNUS EMRE’NİN MESAJI

XIII. yüzyılın son çeyreği ile XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşayan Yunus Emre’nin Türkçenin ilahi bir dil oluşunda büyük katkısı vardır.

Yunus Emre’nin kendi sözleriyle hayatını özetleyen mısralarına bakmak yeterlidir.

“Arar idim Allah'ı, buldum ise ne oldu
Ağlar idim dün-ü gün güldüm ise ne oldu

Erenler meydanında yuvarlanır top idim
Padişah çevganında kaldım ise ne oldu

Erenler sohbetinde deste kızıl gül idim
Açıldım ele geldim soldum ise ne oldu

Âlimler ulemalar medresede buldusa
Ben harabat içinde buldum ise ne oldu

İşit Yunus'u işit yine deli oldu hoş
Erenler manisine daldım ise ne oldu”

Yunus Emre’nin vahdet-i vücut anlayışıyla değerlendirilebilecek düşünce dünyası ve İlahi sevgi sözleri bir milletin dünyaya ve yaratıcıya olan bakışına yön vermesi bakımından da önemli bir milat olarak değerlendirilmelidir.

Bizce Yunus Emre ve ortaya koyduğu milli ve ilahi mesaj uluslararası bir mesaj olarak da değerlendirilmelidir ki bunun farkına varan Birleşmiş Milletler ’in kültür kuruluşu UNESCO 1991 yılını “Yunus Emre Sevgi Yılı” olarak kabul etmiştir.

Milletlerin hayatlarına dokunan kahramanlar sadece kurucu irade ve yöneticiler değildir. Milletlerin kaderini belirleyen milletin mayası ile mayalanmış, aynı hamurun içinden çıkmış nice halk ve hak dostları vardır. Yunus Emre’yi değerlendirirken XIII. Yüzyılın Anadolu, Kafkaslar, Ortadoğu ve Türkistan coğrafyalarının içinde bulunduğu siyasi, dini, ekonomik ve sosyo-kültürel şartları bilmek gerekir. Yunus Emre’nin XIII. ve XIV. yüzyılda ortaya koyduğu mücadele ve yaptığı çağrı yaşadığı dönemi her yönüyle iyi anladığını göstermektedir.

“Yunus Emre, Türk kimliğini ve dolayısıyla varlığını ontolojik bağlamda net biçimde tanımlamış bir ulu zattır. Onun şiirleri Türk karakterinde dualara, türkülere, hikâyelere dönüşmüştür.(…)Bu toprakların hamurunu mayalayan erlerden, erenlerden kimisi sözü, kimisi de özü söylemiştir.”

“Yunus da Türk varlığını, Türkçenin tüm olanaklarını tasavvufun hikmet deryasıyla bezemiş ve ateşi harlamıştır.” (Gönüller,Y. Şubat 2018:19)

Yunus’ta kendini arayan insan yaradılış özüne ulaşacaktır.

Yunus’ta Allah’ı arayan insan başka arayışlarına son verecektir.

Yunus’ta milletini arayan insan özünü bulacaktır.

Yunus’un düşünce dünyasında evrensel insanlık mesajını arayanlar hümanizmin insanı köleleştiren girdabından kurtulacaktır. “Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan, halka müderris olsa hakikatte asidir.” Diyen Yunus Emre evrensel insanlık değerlerinin merkezinde duran düşünceyi bulacaklardır.

Yunus’ta benliğini arayan insan yanmaya hazır olacaktır.

Yunus’ta insan olduğunu anlayan insan hiçbir boyunduruğu kabul etmeyecek ve insan olmanın erdemiyle yaşamayı seçecektir. Yunus’ta devrimci düşüncenin temellerini bulacaklardır.

Türkistan’dan Anadolu’ya uzanan süreçte Hoca Ahmet Yesevi’nin kazanında eriyen Türkün-İslam’ın insanlığı kurtaracak düşüncesi Horasan Erenleriyle Anadolu’da harlanmış Barak Baba, Sarı Saltuk, Tapduk Emre eliyle Yunus Emre’ye ulaşmış ve Anadolu, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu’ya kadar ulaşmıştır.

Yunus’un ifadesiyle söylemek gerekirse:

Gezdim Urum ile Şam’ı
Yukarı İlleri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyin”
ifadeleriyle insanlığı kurutacak meşaleyi taşıyan erenlerden olduğunu göstermiştir.

Yunus Emre’nin dili Anadolu’nun konuştuğu dildir.  Bu yüzden şair Cemal Süreyya’nın ifadesiyle:

“Yunus ki süt dişleriyle Türkçenin

 Ne güzel biçmişti gök ekinini

 Düşman müşman girmeden araya

 Dolanıp bütün yukarı illeri

Toz duman içinde yollar boyunca

 Canından sızdırmıştı şiiri”

Türkçe ’de duamız, Türkçe ’de imanımız, Türkçe’ de hayalimiz, hafızamız, havsalamız olmuştur Yunus’un dizeleri.

Yunus, Türkistan’da Hoca Ahmet Pir’in yaptığı etkiyi Anadolu, Azerbaycan, Kafkaslar ve Şam’a doğru görev aşkıyla yaptığı gezilerde yapmış ve şifahi edebiyatın doruklarında ümmi olan ancak Maturidiliğe iman eden Türkler üzerinde aynı etkiyi yapmıştı.

Yunus Türkçe olmuş söylemiş, Yunus iman eri olmuş gönüllere girmiş, türkü olmuş çağlamıştır Anadolu insanının kalbinde…

Hala daha çağlamaya devam etmektedir.

-GÖNÜLLER, Yağız, “Türk Topraklarının Ateşini Harlayan Nefes: Yunus Emre”, Arka Kapak Kitap ve Kültür Dergisi, Yıl:3, Sayı: 29/ Şubat 2018