Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Türk dünyasının ortak sesi: Türküler!

13 Mayıs 2017 - 12:23

Türk dünyasının ortak sesi: Türküler!

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

Türküler kadar yaşar, türküler kadar çağlarız.

Türk dünyasının ortak dili, ortak sesi olan türküler sayesinde kimliğimiz, benliğimiz oluşur.

Türküler kulağımıza okunan ezan, anamızın ninnisi ve ses bayrağımızın gönül sesidir.

Türküleri yaşatanlara ne mutlu...

Türkülerimizin yolunu takip ederseniz sizi kültür ve dil coğrafyamıza götürecektir.

Türküleri dinlemeye başlarsanız uçsuz bucaksız Türkistan bozkırlarından Viyana, Estergon kalesine, Musul’a Kerkük’e, Kafkaslara götürecektir.

Türkülere verdiğiniz gönlün aslında kültürümüzün sesi, kalp atışı olduğunu anlarsınız.

Türkülerin yüreğimizin çarpan sesi, ağzımızın nağmesi, Türkçemizin kutsi musikisi olduğunu anladığımda ilk gençlik yıllarımı çoktan geçmiştim!

Tütün tarlasında, harman yerlerinde, bağ budama, üzüm kesme ve harman kaldırma zamanlarında radyodan yükselen türküler eşliğinde dedemin ve babamın can kulağı ile dinleyip sıcağın altında bir yandan terlerini silip bir yandan da efkârlı cümlelerle testiden su içtiği zamanlarda türkülerin nağmeleriyle büyüdüm.

Türkülerle tanışmam kulağımıza okunan ezanla yeşermeye başlayan, milletimin genlerinden gelen milli duruş, milli his ve milli yaşayış tarzını bile isteye tercih etmeye başlamamız sayesindedir diye düşünürüm. Ancak küçüklüğümde dinlediğim türkülerin gönlümde ve zihnimde oluşturduğu çağlayanların peşinden koşmaya devam ettiğimi de itiraf etmeliyim.

Hangi türküye kulak kesilsem farklı kültür coğrafyalarımıza, milli hasletlerimizin harman olduğu iklimlere yelken açtım hayatım boyunca.

Türküler olmasaydı Türk milleti millet olmazdı diyesim gelir çoğu zaman!

Ezanla başlayan nağme, besmeleye devam eden dua ve milyonlarca kilometre kare coğrafyayı bir anda bir ruh ve bir kimlik etrafında birleştiren türkülerimiz de olmasaydı neyimiz kalırdı!

“Türk’üz türkü çağırırız” diyen Âşık Veysel ne güzel söyler:

 

“Dünya dolsa şarkıyılan
Türküz türkü çagırırız
Yola gitmek korkuyulan
Türküz türkü çagırırız

*

Su başında sulaklarda
Türkün sesi kulaklarda
Beşiklerde beleklerde
Türküz türkü çagırırız

*

Türklerdir bizim atamız
Halis Türküz kanı temiz
Şarkı gazeldir hatâmız
Türküz türkü çagırırız.”

 

İslam’ın İlahi mesajını hikmetli sözlerle söyleme geleneğini başlatan Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi ile anynı yolun yolcusu olan türkülerimizle ilahi musikimizin birlikteliği Yunus Emre, Mevlana,  Hacı Bektaş-ı Veli, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Erzurumlu Emrah ve daha nice söz ve saz üstadıyla milletin öz benliğinin oluşmasında Türk- İslam medeniyetine nice büyük hizmetlerde bulunanların dil, ses ve musiki adına ilk örneklerinden sayılırlar.

Destan, sagu, ağıtlarımız, kahramanlıklarımız, hasretimiz türkü olup asırlara, kıtalara meydan okuyarak bizlere ulaştıysa bunda Doğu ve Batı Türkistan, Saha, Yakut, Sibirya Türklerinden Macaristan ovalarına, Kafkaslar, Mısır ve Yemen’e kadar uzanan nağmelerin, ses ve müziğin tınısının büyük etkisi vardır. Aynı hüzün, aynı sevinç ve aynı coşkuyla çarpan kalplerin önünde durabilecek sınır, coğrafya ve mesafelerin hiçbir hükmü yoktur!

Türkülerimize sahip çıkmak milletin diline, özüne sahip çıkmakla eşdeğerdir. Başta eğitim kurumlarımız olmak üzere yazılı ve görsel basın yayın ve yayım organlarında Türk’e ait her ne varsa Türkü coğrafyamızın ortak kader, ortak ses, ortak neş’e ve ortak hüznü olduğunu akıldan çıkarmadan çalışmalar yapmak milli bir görev olarak düşünülmelidir. Milli kültür seferberliğinde türkülerin yeri Türk’ün atisinde nasıl bir dünya ve devlet, vatan istediği ile yakından alakalıdır. www.tarihistan.org