Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

SUSMANIN İHANETİ!

07 Ekim 2014 - 23:14 - Güncelleme: 08 Ekim 2014 - 10:03

SUSMANIN İHANETİ

 

“Susmak ihanettir” diyor Aliya İzzetbegoviç.

Neyin ihaneti?

Kime ihanet?

Elbette bilipte susanlara, imkanı olupta yapmayanlara, haksızlık karşısında susanlara söylenmiş bir söz diye düşünebiliriz bu cümleyi. Hayır! Dine karşı bir ihanettir susmak! Allah’a, Peygamber’e karşı ihanettir diye düşünmek gerekir.

Susmak ihanettir!

Dine, tarihe, millete ve insanlığa karşı yapılmış en büyük ihanetin öteki adı susmak. Bilip de bildiğini söylememek, yapmamak, konuşup yazmamak...

İhanet, insanlığı tarihten silecek denli yıpratıcı bir hainlik alametidir.

Bu yüzden “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” ilahi düsturu böylelerine gerçeği hatırlatmak için söylenmiş olmalıdır. Susanlar dilsiz şeytanlardır!

Aşık Paşa boşuna  söylememiş yüzyıllar öncesinden "Sözünde dosta benzeyen, işinde düşman gibi eyleyen kişiden uzak dur."(1272-1333) diye.

Aliya İzzetbegoviç “İslam Deklarasyonu” kitabında 1967 Eylül’ünde yazmış olduğu “Müslümanlar Neden Geri Kaldı” yazısının  en çarpıcı cümlesi buydu bana göre: “ Susmak İhanettir!”

                  

Tarih, susan ancak haklı olan sessiz çoğunluğun hikayesini yazmaz!

Tarih haksız da olsa konuşan ve zorbalığı yönetim anlayışı olarak, devlet olarak dikte ettirenler tarafından yönetildi çoğunlukla. Sadece  tarihimiz açısından bakmayalım meseleye. Dünyanın kuruluş ve yönetim anlayışı bu anlayışa dayanıyor maalesef!

Dünya tarihi, haklıların güçlüler tarafından yönetildiği zalimler tarihidir bize göre. Haklılar, suskunlar ne yönetebildi ne de yönlendirebildi tarihi! Ancak işin ilginç tarafı yine de  haklıların omuzlarında şekillendi insanlık tarihi. Medeniyet, kültür, sanat, ekonomi, yönetim ve siyaset... Susanlar her zaman susmaya ve belki de sessiz çığlıklarını bugünlere, geleceğe göndermeye devam etti! Onlar sustukça konuşanlar, siyaseti, yönetimi elinde bulunduran; daha çok konuşan, yazan medyayı elinde bulunduranların sözlerine itibar edildi.

Konuşan ve yönetimi hak etmeyenlerin anlayışı doğru kabul edildi çoğunluk yığınlar tarafından. Ve yığınlar sustu! Hakikat sustu. Gerçekler sustu.

Susmak, razı olmak ve zalime onay vermektir. Susmak bilgilerini saklamak, caheletin karanlığında yol almak için hayatı zindan olarak görenlerin çaresizliğidir.

Susmanın erdem mi yoksa ihanet mi olduğunu olayların içinde olanlar anlayamaz. Zaman göstermiştir ki susmak çoğu zaman ihanettir!

Susmanın kime yarar sağlayıp kimlerin hanesine kar yazılacağı bugünden kolay kolay kestirilemez. Ancak susmak bazen körleşmenin emaresidir de!

Her ne kadar “ Söz gümüşse sükut altındır” dense de haksızlık karşısında bildiğini saklayan, gerçekleri örten ve gelişmeyi engelleyen her kim olursa olsun ihanetin içindedir!