Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

YAZMA

24 Şubat 2020 - 23:17 - Güncelleme: 25 Şubat 2020 - 13:43

YAZMA

Okumak kadar hatta daha fazlası yazmanın faydasına inan biriyim. Bir nevi doldur boşalt oyununa katılmış gibi hissediyorum. Okurken kendimi dolduruyorum, yazarken boşaltıyorum tıpkı nefes alma esnasında hava ile doldururken ciğerlerimizi, nefesimizi verirken de havayı boşaltmak gibi.

Benzeri kaplarla mukayese etmek mümkün değildir beden muhafazasını amma benzerlikten hareketle kabın boşalmadan dolmasını da mümkün kılmak kabil değildir. Hacim problemleriyle izah etmekten ziyade tefekkür ipliğiyle dokumak yazmanın temellendirmesine uygun düşeceği kanaatindeyim.

Nasıl ki doldurulan nesneler fazlalıkları kabul etmiyor, dışarıda bırakıyor ise insan bünyesi de devamlı doldurulmaktan bizar olur. Ve mutlaka yükünü hafifletmek için yükte hafif pahada ağır olan bilgi birikimini, çeşitli usuller kullanarak; satar, bağışlar, verir, kısacası yeni geleceklere yer açar, böylece boşalmış olur.

Lafzi anlamda konuşma ile ifade etme becerisini geliştirmemiş olanlar için en temel müracaat kaynağı bu durumda yazmak olmalıdır. Söz söyleyerek anlatamadıklarını satırlara dökmek ya da yüzüne karşı ifade edemediklerini satırlara dökmektir, yazmak. Kalıpları değiştirmek, alışılmış veya alışılmamış bağdaştırmalar yapmak, yeni bağlaşıklıklar oluşturmak suretiyle zihni paslanmanın, durağanlaşmanın önüne geçildiği gibi aynı zamanda söylemek istediklerini yazılı anlatma bahtiyarlığına kavuşmanın bir diğer yoludur, yazmak.

Biyolojik- fizyolojik veya başka saikler sebebiyle de olsa yapımızın asli tezahürlerinden birisi olan marifet- iltifat unsurlarını birlik haline dönüştürme eylemi olarak da görülebilir. Siz yazılarınızı, sırf kendiniz için yazıyor olsanız dahi, birileri gördüğü andan itibaren marifetiniz iltifatları avlamaya başlamaktadır.

Yazmak tarihe not düşmektir, bir başka deyişle karda yürürken iz bırakmak gibidir. Her zaman ve zeminde birilerinin fark edeceği ya da ilgi göstereceği işaret taşları döşemektir. Meşakkatli olduğu kadar bir o kadar da keyif verici hatta bazılarını özelde mutlu edici bir eylemdir.

Anlaşılmak ve anlamlandırılmak ise size dönenlerden hareketle bahtiyarlık ve huzur arttırıcı olurken; yanlış anlaşılmak, alakasız anlamlandırma ise asap bozucu, huzur kaçırıcı olarak karşımıza dikelir ve ardından doğan iş ve işlemler her şeyi sil baştan yapmanıza zemin oluşturarak yeni gayretleri ortaya çıkarırken de sizi taze yazmaların kapısına bırakıverir.

Açık, anlaşılır nev’inden kalem faaliyetleri tercih edilenler arasında öncelik belgesini kazansa da kapalılığı tercih edenlerin, sembolleri kullananların da diğerinden daha az tiryakisi olduğu zannına kapılmamak gerekir ki bu anlamda şiir severlerin çokluğu delillendirmede sığınılacak bir liman olarak karşımızda bütün haşmetiyle duruyor.

Her ne surette olursa olsun ister açık ister kapalı, ister süslü ister sade, ister anlaşılır ister anlaşılmaz olsun yazmak düşünce iklimlerinde, beyin hummasına tutulmuşların rahatlama evresidir. Meyve verme vaktidir. Etrafa paylaşmanın bereketini takdim etme zamanıdır. Yazmak, alenileşmek, aşikâr olmak, açığa çıkmaktır. Saklı- gizli olanların apaçık doğurganlığıdır.

O halde yazılanlardan ürkmemek gerekir, tabi ki tedbirsiz olmamak icap eder. Hürriyetin sınırları içinde, bilginin paylaşıldıkça çoğaldığı düsturu peşinde meydana getirilen yazı kaleme almak faaliyetleri, söylemek isteyip de söyleyemeyenlere olduğu kadar söylemeyi becerenlere de rahatlama fırsatı vererek sıkışmış gazın kontrollü salınımının aracıdır.

Düşünce dünyasındaki fırtınaları dalgakıran edasıyla sakinleştirip bizlere takdim eden kalem sahiplerine müteşekkir olmak gerekir. Aynı zamanda böyle eylemleri ile tefekkür sahiplerine ufuk açanlara da çokça teşekkür etmeli ve yokluğunu görmemek içinde bu iş ve işlemleri destekleyenlere, yazma çalışmalarına karınca kararınca el verenlerden olmak icap eder vesselam…

10/02/2020

Muammer AZMAK