Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

Servet Odasında Açlıktan ve Susuzluktan Ölen Lord

06 Ağustos 2020 - 14:09 - Güncelleme: 06 Ağustos 2020 - 14:13

Servet Odasında Açlıktan ve Susuzluktan Ölen Lord
 
Saçımızın, gözümüzün, tenimizin renginin ne olacağı, hangi anneden nerede doğacağımız, babamızın kim olacağı kaç yıl yaşayacağımız, nerede, hangi sebeple öleceğimiz  “kader”dir.

Beyrut’un değil, dünyanın sayılı zenginleri arasında yer alan zengin iş adamı Ortadoğu’nun Paris’i,  büyük patlama ile şimdi de harabeye dönüşen Beyrut’u, en iyi noktadan gören hâkim bir tepede kendisine görkemli bir mezar yaptırarak varislerine oraya gömülmeyi vasiyet etti.  Ama İlahi kader farklı tecelli etti, özel uçağı okyanusa düştü.  Büyük masraflara mal olan aramalar sonunda uçağı bulundu ama iş adamının cesedine ulaşılamadı, mezar boş kaldı.

Cimri adamın biri müsrif çocuklarından malını korumak için bütün servetini satıp, altına çevirip kendince belirlenen kimsenin göremeyeceği bir yere gömer. Ama gönlünü de altınlarla beraber gömdüğünden haftanın belirli günlerinde gelip toprağı kazarak altınlarla hasret giderirmiş.  Bu hareketi işçilerinden birinin dikkatini çeker ve bir gün gizlice giderek efendisinin altınlarını çalar.

Cimri adam ertesi gün altınlarının yerinde yeller estiğini görünce,  dizlerini döver,  saçını başını yolarak ağlamaya başlar. Onun cimriliğini bilen, bu perişan halini gören yakın bir dostu: “ Ne ağlıyorsun be adam? Çakıl taşlarını topla, bir torbaya koy. Çünkü paralarını harcayamadığına göre çakıl taşları da aynı işi görecektir.”   Bu anlatımıma masal deyip de burun kıvırmayın. Buyurun aynısı İngiltere’de de yaşanmıştır.

Lord Teshlid İngiltere'nin en zengin adamlarındandı, Zaman zaman devlete bile borç veriyordu.  Malikânesinde oldukça büyük ve korunaklı bir odayı servet kasası olarak kullanıyordu. Bir gün cimri adam gibi altın ve sterlinleriyle hasret gidermek için hazinesine girdi ve yanlışlıkla bastığı bir düğme sonucu içerden kapı üstüne kilitlendi. Oda çok özel inşa edildiği için, ne kadar bağırıp çağırdıysa, yardım istediyse de sesini kimseye duyuramadı. Seyahati çok seven Lord Teshlid zaman zaman  eve gelmediği için, evdekiler arama ihtiyacı hissetmedi. Günler sonra  servet odasında cesedi bulunan Lord, bir şekilde parmağını kesmiş ve kanıyla servet odasının duvarına şu cümleyi yazmış: "Dünyanın en zengin insanı, açlıktan ve susuzluktan ölüyor!"...  Oda içindeki altın ve sterlinler açlık ve susuzluğuna çare olmamıştır. “ Para var, çare var” anlayışı ve inancıyla yaşayanlara mal ve servetin her şeyi çözdüğünü sananlara duyurulur.

Midas efsanesini bilmeyenimiz yoktur.  Altını çok seven ve zenginliğin yalnızca kralların elinde olması gerektiğine inanan zengin bir kraldı. Altın ışığı saçan Apollo’yu çok kıskanıyordu. Midas da Apollo gibi dokunduğu her şeyin altın olmasını istiyordu. Bu nedenle o da altını çok sevmeye başladı.  Apolla da  ona  dokunduğu her şeyi altın haline getirme armağanı verdi.  Ancak yiyeceği ve içeceğinin altın haline geldiğini görünce pişmanlığı fayda vermedi.

Yazları Şakran’da kalıyorum.  Bulunduğum mahalde ünlü bir sitenin karşısında geniş bahçenin içinde adeta köşk diyebileceğimiz nitelikte eve sahip İstanbul’dan oldukça zengin, yaşlı bir iş adamı oturuyordu. Komşularının anlattıklarına göre bu köşkte yıllardan beri köpeği ile kendi dışında üçüncü bir canlı görülmemiş. Geçen sene vefat eden rahmetlinin evine şimdi kimin gelip, kimin gittiği belli değilmiş.

Çin'de zengin bir iş adamı öldüğünde bankadaki 1.9 milyar dolar karısına miras olarak kalır. Karısı da ölen kocasının şoförüyle evlenir.  Şoför şöyle söyler:"Ben bugüne kadar hep patronum için çalıştığımı sanırdım... Şimdi anlıyorum ki meğer o benim için çalışıyormuş!!! “İnsanoğlu hayatı boyunca evden çıkar, sonra tekrar döner, ama bir gün çıkar bir daha da dönemeyebilir... Sahip olunan akçalar sayesinde hiç kimse kendini kimseden üstün görmemeli. Büyük İskender, bir gün baba dostu ünlü filozof Diyojen’i mezarda birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri arasında bir şeyler ararken görür ve ne yaptığını sorar. Baba dostu Diyojen zafer sarhoşluğu içinde olduğunu gördüğü hükümdara, ölüm gerçeğini hatırlatmak amacıyla“ Biliyorsun rahmetli baban yakın dostum ve arkadaşımdı. Onu ziyarete geldim. Babanızın kemiklerini arıyorum. Ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum.” cevabını verir.

Her şeyi para, dolar ve altın olarak görenlerin kaçınılmaz sonu bu. Cimri adam gibi tipler yaşarken harcayacak yeterli paraları yoktur.  Ama öldüklerinde de harcanmamış paralarını harcayan çok olur.
 Sonuç: Para ilaç satın alabilir ama sağlık satın alamaz.
Sağlık getirse bile ömür satın alamaz!
Para dünyayı, dünyaları alabilir ama ahreti satın alamaz.
O yüzden; ne için neye yatırım yaptığımızı, ne için, neleri sattığımızı iyi düşünmek gerek…

 
 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum