Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

[email protected]

İngiliz Misyonunun Raporuna göre 1873'te Kaşgar

02 Mayıs 2024 - 09:31 - Güncelleme: 02 Mayıs 2024 - 09:41

İngiliz Misyonunun Raporuna göre 1873’te Kaşgar

    İngiliz Sir T.D. Forsyth komutası altında bir İngiliz heyeti, Kaşgarya hakkında bir rapor hazırladı. Bu rapor daha sonra kitap olarak yayınladı. Report a mission to Yarkand in 1873 ismini taşıyan bu rapor, Kaşgarya ve çevresinin tarihi ile Kaşgar emiri Yakup Bey hakkında ilgi çekici bilgiler içerir. İngilizler, Kaşgarya kalelerini ve Yakup Beyin sarayını, askeri açıdan dikkatli bir şekilde incelemişler ve hükümetlerine rapor etmişlerdir. Kaşgar’daki Türkçe yer isimlerinin Çinliler tarafından değiştirildiği, eski İslam binalarının çoğunun yıkıldığı dikkate alınırsa, bu raporda geçen Türkçe isimler, Uygur tarihi açısından değerlidir.
  ‘Bu Devlet (Kaşgarya), Aladağ ve Bolortağ'ın büyük dağ sıraları arasındaki kavşakta yer alır ve yönetim amaçları açısından Pamir bozkırlarını ve Sarı Göl vadilerini kapsar. Bu sınırlar içinde nüfusun 16.000 hane olduğu, yani hane başına yedi kişi olursa, nüfusun 112.000 kişi olduğu tahmin ediliyor. Bu 5.000 hanenin tamamı şehre ve yakın banliyölerine tahsis edilmiş, geri kalanı ise bir dizi önemli pazar kasabası ve tarımsal yerleşim arasında dağıtılmıştır. Opal 800 hane, Taşmalık 700, Muşi 400, Mingyol 200, Sarman 300, Artuş 2.000, Argu 400, Beşkirim 800, Devlet Bağ 600, Yengabad 600, Feyzabad 600, Kızıl 800, Han-arık 800, Tazgun 500, diğer küçük yerlerle toplam 16.000 hanedir. Kaşgar, ülkenin bugünkü başkenti, hükümetinin merkezi ve Almatı'ya giden kervan yolu üzerinden yalnızca Rusya ile ticaretinin en aktif merkezidir. Kaşgar, Tuman Nehri'nin sağ kıyısındaki Köhne Şehr ile onun beş mil güneyindeki düzlükteki Yengişehr oluşur. İki nehrin arasında, üzerinde birçok müstahkem kışla ile küçük çiftlikler, Seyyid Cemaleddin Buğdat, Hazret Padşah ve Eski Şehr’in harabeleri bulunan Kızıl nehri vardır. İletişim nehrin karşısındaki ahşap bir köprüyle sağlanıyor. Köhne Şehr, nehre bakan yüksek bir arazide yer alan küçük, müstahkem bir şehirdir. Kale duvarları yüksektir ve aralıklarla mazgallı taretleri olan payanda burçlarıyla desteklenir. Kale kapısı, taş kaplı bir yolla korunmaktadır ve kalenin tamamı derin bir hendekle çevrelenmiştir. Kum Dervaze ve Su Dervaze denilen iki kale kapısına, tahta köprülerle ulaşılmaktadır. Tahkimatların tamamı, kerpiçten yapılmış ve çoğu yer onarılamaz haldedir. Şehrin doğu mahallesinde valinin (dihkan) sarayı bulunur ve onun yakınında yeni inşa edilmiş sağlam bir saray vardır. Çarşı, bu iki yer arasında uzanır. Şehrin yaklaşık iki mil kuzeyinde, üzerinde köprüyle geçilen Tuman Nehri'nin ötesinde,1698'de ölen ve buraya defnedilen ülkenin velisi Hazreti Afak'ın türbesi bulunmaktadır. Bunların hepsi Emir (Yakup) tarafından yakın zamanda inşa edilmiş olup ülkenin en sağlam ve üstün yapılarıdır. Buranın etrafı, zengin meyve bahçeleri, meyve bahçeleri ve üzüm bağları ile çevrilidir. Bunların ilerisinde, şehre doğru nehre doğru, özenle muhafaza edilmiş mezarlardan oluşan geniş bir mezarlık vardır. Emir'in lütfuyla bu kutsal türbeyi ziyaret etmemize izin verildi ve eğitimini İstanbul’da almış sessiz ve saygılı bir din adamı olan Baş mütevelli İşân Mahmud Han tarafından büyük bir ilgi ve konukseverlikle karşılandık. Mezarlıktan ayrılırken o bize, kutsal bölgelere (Müslüman mezarlığına) ayak basan ilk Avrupalılar, hatta ilk Hıristiyanlar olduğumuzu söyledi. Köhne Şehr'ın birkaç yüz metre batısında Gülbağ adlı Çin kalesinin kalıntıları vardır. Bu kale, 1825'te Cihangir Hoca tarafından yıkıldı ve ülkenin Çinliler tarafından kurtarılması üzerine Yarkend, Yengi Hisar ve bu yerde şimdi Yengi-şehr olarak adlandırılan birkaç kale (mangşin) inşa ettiler. Kaşgar'ın Yengi-şehr'i 1838'de Zuhuriddin’in baş vali olduğu dönemde inşa edildi. Bu kale, taş kaplı bir yolla korunmakta olup, tamamı nehirden su doldurulabilecek derin ve geniş bir hendekle çevrelenmiştir; Ancak tüm yapının yıkılması riski var çünkü duvarlar kerpiçten yapılmış ve gözenekli kumlu bir toprağın üzerinde durmaktadır. Burası, Çinliler zamanında altı bin kişilik bir garnizonu barındırıyordu ve Ambin ve diğer Hitay memurlarının, çok sayıda ailenin ve yandaşlarının ikametgâhıydı. Bu bölgede, Ambin’in memurlarının da ikametgâhları vardı. Diğer başlıca yapılar, Çin tapınağının kalıntıları üzerine inşa edilen Cuma Mescidi'dir. Etrafı uzun yüksek duvarlarla çevrilidir. Bu duvarlar, etraftaki sessizlikle birleşince, içerdeki yaşam hakkında çeşitli varsayımlarım söylenmesine enden olur. Alanın orta hattında askeri çarşı, her iki yanında ise sıra sıra asker kulübeleri yer alıyor. Ancak askeri birliklerin büyük bir kısmı, kalenin dışındaki ayrı kışlalarda kendi komutanlarının emrinde konuşlandırılmış durumdadır. Kışlaların her biri, müstahkem bir geçitten girilen, mazgallı ve mazgallı duvarlarla çevrelenmiştir. Kışlalar, kuzeyde kale ile nehir arasında, doğuda Yengi Hisar yolu üzerinde birbirlerinin silah atış mesafesine yerleştirilmişler. Önceki yöndekilerin arasında başka bir harem, "Emir’in onurlandırmaktan mutluluk duyduğu" iki yüz hanımı barındırabileceği söylenen geniş bir alan vardır. Saray, Emir'in özel dairelerinin bulunduğu dördüncü mahkemeye kadar birbiri ardına gelen bir dizi mahkemeden oluşur. Fındık kahvesi tenli, yakışıklı yüzlü ve parlak siyah sakallı devasa bir Afgan, burada görevlidir.
Kaşgar Türkleri
  Kaşgar'ın nüfusunun neredeyse tamamı Türk olup, bunlar sadece tarımda istihdam edilmektedir. Bunların kontrol altında oldukları için huzursuz oldukları ve kargaşaya eğilimli oldukları söyleniyor. Bunlar, komşularının gözlemlediği kadarıyla, toplumun nezaket kurallarını ve geleneklerini ihmal eden bir karaktere sahipler. Dahası, bunlar, konukseverlikte eksik olmakla suçlanıyorlar. Bunlar, kutsal türbeleri olan ve çoğu din adamı olan fakir Müslümanlardır. Bunlar Aktuğluk fırkasına mensuptur. Bunları eleştirenler rakip Karatuğluk olduğundan, belki de denildiği kadar kötü değillerdir. Bununla birlikte, bunlar, Çinlilerin gevşek yönetimi altında, her türlü yasak zevke, ete ve içkiye düşkünlükleriyle ünlüydüler ve bunların arasında neşeli ve uzlaşmacı Çavcan kolonileri gelişmiştir. Bunların hepsi (eğlenceler-içki) artık sıkı bir şekilde bastırılıyor. Şimdi de kendir ve afyon içme alışkanlığı yayılıyor’.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum