TEHCİR EDİLEN ERMENİLERİN GERİ DÖNÜŞLERİ-II
Sevgili okurlar, aynı başlıklı yazımızın birinci bölümünde, 1915 yılında tehcir edilen Ermenilerin memleketlerine geri dönüşleri ile ilgili olarak Birinci Dünya Savaşı sonlarında, dönemin Osmanlı Hükûmeti tarafından alınan karar ile bu girişime yönelik siyasal davranışları ve yapılan yasal düzenlemeleri anlatmıştım. Bugün ise geri dönüş yapan Ermeni ve Rum göçmenlerin sevk ve iskanlarının nasıl yapıldığını okuyacaksınız.
GERİ DÖNEN GÖÇMENLERİN SEVK VE İSKANLARI
Birinci Dünya Savaşı boyunca Osmanlı Devleti’nde yönetimin mutlak hâkimi olan İttihat ve Terakki Hükûmeti, İttifak Devletleri’nin savaşı kaybedeceğinin gün yüzüne çıkması ile iktidardan çekilmiştir. Talat Paşa Hükûmeti’nin ayrılmasından sonra 14 Ekim 1918 tarihinde iş başı yapan Ahmed İzzet Paşa Hükûmeti ile beraber, değişen gidişata göre önceki hükûmetten farklı bir siyaset izlenmeye başlanmıştır. Yeni politikalar neticesinde, 30 Ekim’de yapılacak olan ateşkes anlaşması imzalanmadan önce, Ermeni muhacirler aralıklarla geri dönüş yapmaya başlamışlardır. 24 Ekim 1918 tarihinde yayınlanan Yenigün gazetesinde, yerlerine dönüşlerine karar verilen Ermeni ve Rum göçmenlerin peyderpey sevklerinin gerçekleştirileceğine, Şile tarafındaki Rumların yerlerine iadesiyle kararın hayata geçirilmeye başlanacağına ve doğu vilayetlerinde yerlerine geri dönüş yapacak olan Ermenilerin iaşe ve iskân işlemleri ile ilgili yetkili mercilere gerekli tebligatların yapıldığına dair haberler yer almıştır[8].
Osmanlı Hükûmeti tarafından tehcir edilenlerin yerlerine İade edilmesine dair çıkartılan talimatnamede ilk hedeflenen husus; işgal güçlerinin tahliye ettiği yerlerde hükûmet otoritesinin yeniden oluşturulması ve asayişin sağlanması olmuştur. Hükûmetin otoritesini tesis etmek amacıyla, geri dönüşler için verilen talimatların ivedi ve öncelikli olarak yerine getirilmesinin bir zorunluluk olduğu mülki makamlara yapılan tebligat ile bildirilmiştir. Geri dönüşlerin intizamlı olması ve sağlıklı bir şekilde icra edilmesi amacıyla, muhacirlerin azar azar memleketlerine iadesi planlanmıştır. Geri dönüş ile ilgili uygulamanın tasarlandığı gibi yerine getirilmesi maksadıyla muhacirlerin yerleri üç bölgeye ayrılmıştır;
1.Canik, Sivas, Mamuretülaziz, Diyarbakır, Musul ve Trabzon havalisine denizden ulaşmaya elverişli sevkiyat merkezleri ve iskeleleri,
2. Kastamonu, Ankara, Halep, Adana vilayetleri; Niğde, Kayseri, Maraş ve Urfa sancakları,
3. Bolu, İzmit, Eskişehir, Kütahya, Karahisar-ı Sahib, Hüdavendigar, Karesi, Aydın, Konya, Teke, İçel vilayet ve livaları[9].
Doğu vilayetlerine dönecek olan Ermenilerin, lojistik ihtiyaçları sağlandıktan ve emniyet tedbirleri alındıktan sonra geri dönüşlerinin yapılması kararlaştırılmıştır. Erzurum, Diyarbakır, Mamuretülaziz, Van ve Diyarbakır vilayetlerindeki nakliye yetersizliği, iskân sıkıntısı ve iaşe darlığı gibi sorunlardan dolayı bu bölgelere geçici olarak dönüş yapılmaması istenmiştir. Bu bölgelerde sorunlar giderildikten sonra dönüşlere müsaade edilmiştir[10].
Geri dönüşleri sağlanan muhacirlerin memleketlerine gönderilmeleri için aktarım merkezi olarak belirlenen İstanbul’da, çok sayıda Ermeni ve Rum muhacir toplanmıştır. Nakil vasıtalarının eksikliğinden dolayı muhacirlerin gidecekleri yerlere gönderilmelerinde sıkıntılar yaşanmıştır. İstanbul’a gelen göçmenler, kiliselerde Ermeni mekteplerinde, kurulan çadırlar ile barakalarda iskân edilmişlerdir. Örneğin; Yalova’dan gelen kalabalık bir muhacir grubu ve 300’den fazla göçmen, Kumkapı Kilisesine yerleştirilmiştir[11]. Göçmenlerin geri dönüşleri ile ilgili yasal düzenlemeler yapılırken, Ermenilere konulan yurtdışı seyahat yasağının kaldırılması basında önemli bir gelişme olarak değerlendirilmiştir[12]. Yine Osmanlı Hükûmeti tarafından 24 Kasım 1918 tarihinde vilayetler ve mutasarrıflıklara gönderilen bir yazıyla, Hristiyanlardan göç sırasında din değiştirenlerden eski dinlerine dönmek isteyenler olduğu takdirde bunların tabii oldukları kiliselerden ilmühaber getirmeleri ve kayıtlarının buna göre düzenlenmesi talimatı verilmiştir[13].
Ermeni göçmenlerin her türlü ihtiyaçlarının ve yerleşimlerinin sağlanması için Muhacirin Müdüriyeti tarafından özverili çalışmalar yapılmıştır. Ermeni kiliselerinde iskân edilen göçmenlere bulaşıcı hastalıklardan korunmaları için aşılar yapılmış ve sağlık tedbirleri alınmıştır. İstanbul’un Anadolu yakasında iskân edilen Ermeni muhacirler sırayla hamama götürülmüş ve doktorlar tarafından muayeneleri yapılarak sağlık kontrolünden geçirilmişlerdir[14]. Tehcir edilenlerin geri dönüşlerinde büyük çaba harcayan Muhacirin Müdüriyeti, Müslim ve Gayrimüslim yaklaşık 1.500.000 kişinin birçok sorunuyla başa çıkmaya çalışmıştır. 1918 yılının aralık ayında basında yer alan haberlere göre, Osmanlı Hükümeti’nin gayretiyle geri dönüşü sağlanan Ermeni ve Rum sayısı 58.000 kişiye ulaşmış, Konya’da sevk edilmek üzere 2000’den fazla Ermeni bekletilmekte ve Haydarpaşa’ya trenle 400-500 civarında Ermeni gelmiştir[15]. 1918 yılının sonlarında İstanbul’dan taşraya sevk edilen Ermenilerden İzmit’e 9.526, Sivas’a 239, Van’a 600, Bitlis’e 551 ve Bursa’ya 2.119 kişi yerleştirilmiş olup, toplam iskân edilenlerin sayısının 60,343 olduğuna dair haberler basında yer almıştır[16]. İzmit ve Bursa gibi şehirlerin İstanbul’a yakınlığı nedeniyle buralarda çok sayıda Ermeni nüfusun iskanı sağlanmıştır. 1918 yılının sonlarında kış şartlarının ağır geçmesi ve ulaşım araçlarının yetersizliği nedeniyle hala sevk edilmeyi bekleyen Ermeni ve Rum sayısı ise 55.000 civarındadır[17].
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından hemen sonra Gayrimüslim ve Müslüman muhacirlerin çok kısa bir zaman içerisinde ve yoğun bir şekilde İstanbul’a gelmiş olmaları, şehrin yeni duruma hazırlıksız yakalanmasına sebep olmuştur. Göçmenlerle beraber şehirde oluşan karmaşa ortamı ve intizamsızlık; iskân yetersizliğine, iaşe azlığına, sağlık sorunlarına ve izdihama yol açmıştır. Büyük bir sefaletin ve istenmeyen kötü sonuçların yaşanacağını öngören yerel yetkililer tarafından Harbiye ve Bahriye Bakanlıklarından yardım istenerek, muhacirlerin, özellikle deniz ulaşım araçları başta olmak üzere bütün nakil vasıtalarıyla bir an önce memleketlerine gönderilmesi talep edilmiştir. İstanbul’da ortaya çıkan iskân sorununu çözmek için düşünülen çarelerden birisi de Selimiye kışlasında bulunan askerlerin memleketlerine nakli olmuştur. Ocak 1919 ayında, tahsisatları Muhacirin Müdüriyeti tarafından karşılanan Ermeni muhacirlerden 1.000 kişinin Seza-i Nur vapuruyla memleketlerine gönderilerek, yerleşmelerine yardımda bulunulacağı[18], Gülcemal vapuruyla Gemlik, Mudanya, Yalova ve Orhangazi şehirlerinde bulunan göçmen Ermenilerden 2.300 kişinin sevk olunduğu, onların yerlerine yerleşmesiyle açıkta kalacak olan Müslüman mültecilerin iskan işlerinin çözümü için mahalli idarecilerle görevli memurların beraber çalışacakları, Konya’dan memleketlerine gönderilen muhacirlerin sayısının 10.000 civarında olduğuna dair haberler basında yer almıştır[19].
Osmanlı Hükûmeti marifetiyle 1919 yılının şubat ayında memleketlerine yerleştirilen muhacir Ermenilerin oranında önemli ilerlemeler kaydedilmiş olup yerlerine iade olunanların sayısı 79.453 kişiyi bulmuştur. Buna göre Ermenilerin iskân edildikleri yerler şöyledir[20];
İstanbul Vilayeti :206 kişi
Edirne Vilayeti :2.111
Adana Vilayeti :847
Adana Vilayeti :40.000
Ankara Vilayeti :1.186
Aydın Vilayeti :131
Erzurum Vilayeti :2.492
Bitlis Vilayeti :551
Hüdavendigâr Vilayeti :8.873
Sivas Vilayeti :2.464
Konya Vilayeti :986
Trabzon Vilayeti :1.968
Van Vilayeti :600
İzmit Livası Vilayeti :13.670
Urfa Vilayeti :260
Eskişehir Vilayeti :211
Ayıntab Vilayeti :295
Bolu Vilayeti :1
Kayseri Vilayeti :25
Karahisar-ı Sahib Vilayeti :283
Karesi Vilayeti :806
Kütahya Vilayeti :721
Maraş Vilayeti :241
Canik Vilayeti :527
Lâpseki Vilayeti : 0
Menteşe Vilayeti : 0
Toplam :79.453 kişi
Gazetelerde çıkan haberlere ve Dahiliye Nezareti’nin düzenlediği 19 Mart 1919 tarihli ayrıntılı rapora göre, ilk 1,5 ay içerisinde 170.000 [21] ve sonrasındaki 3,5 ay zarfında toplam 232.000 civarında Ermeni ve Rum muhacir memleketlerine yerleştirmiştir[22].]. Hükûmetin çalışmalarından bağımsız kendi imkanlarıyla dönen muhacirlerin sayısı ise 55.000 kişidir. Ermeni ve Rum göçmenlerin yerlerine yerleştirilmesinden sonra 1,5 milyon Müslüman muhacirin iskân edilmeleri ile ilgili çalışmalara başlanmıştır.
Savaştan çıkan bir ülkenin imkansızlıklarına ve yaşanan güçlüklere rağmen, Osmanlı Hükûmeti, savaş sırasında zorunlu olarak tehcire tabi tutulan Ermeni ve Rumların geri dönüşleri ile ilgili kararı alması sonrasında iyi niyetli ve fedakârca çalışmalar yapmıştır. Ancak, insani olarak alınan karara ve geri dönüşün sağlıklı bir şekilde yapılması için gösterilen çabalara rağmen, İşgalci devletler tarafından finanse edilen yurt içi ve yurt dışındaki bazı basın organlarında, Anadolu’daki Hristiyanlara baskı ve tacizde bulunulduğuna dair haberler yer almıştır. Gerçek bilgilerin ekleme ve çıkarmalarla değiştirilmesi suretiyle manipülasyon yapılmasına ve asparagas haberlere tepki gösteren Anadolu’da yaşayan gayrimüslim vatandaşlar, resmi makamlara ve sivil toplum örgütlerine gönderdikleri telgraflarda, kendilerine karşı bir baskının olmadığını, aksine devlet görevlileri ile Müslüman vatandaşlardan yardım gördüklerini bildirmişlerdir. Resmi kaynaklara ve dönemin basınında yer alan bilgilere göre; Ermeni ve Rum muhacirlerin ekseriyetinin 1919 yılında memleketlerine geri döndüğü, ancak, peyderpey 1921 yılının ortalarına kadar muhacirlerin dönmeye devam ettikleri anlaşılmaktadır. ABD arşivleri ile Ermeni Patrikhanesi kayıtlarına göre, 1921 yılında Adana vilayetine dönen Ermenilerin sayısı 150.000 kişi olup, yine 1921 yılında Anadolu ve Ortadoğu’nun diğer bölgelerinde yaşayan toplam Ermeni nüfusun, göç ettirilmemiş olanlar ile birlikte 644.900 kişi olduğu tespit edilmiştir[23].
Üçüncü bölümle DEVAM EDECEK.
Hüseyin ALPASLAN;
Tarihçi-Yazar
Kaynakça
[8] Yenigün, 24 Teşrîn-i evvel (Ekim) 1918.
[9] Nedim İpek, “İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler”, Serander Yayınevi, Trabzon, 2006, s. 169.
[10] Haluk Selvi, “Birinci Dünya Savaşı’ndan Lozan’a Ermeni Sorunu”. Sakarya Üniversitesi Yayınları, 2004, s.107.
[11] Bülent Bakar, “Ermeni Tehciri” Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2013, s.177.
[12] Vakit, 30 Kanûn-ı Sâni (Ocak) 1919.
[13] BOA, DH.SN.THR,86/77, lef 8.
[14] Hadisat, 5 Kanûn-ı Evvel (Aralık) 1918.
[15] Yeni Gazete, 19 Kanûn-ı Evvel (Aralık) 1918; Tasvir-i Efkâr 19 Kanûn-ı Evvel (Aralık) 1918.
[16] Ati, 22 Kanûn-ı Evvel (Aralık) 1918.
[17] Tasvir-i Efkâr, 26 Kanûn-ı Evvel (Aralık) 1918.
[18] Vakit, 14 Kanûn-ı Sâni (Ocak) 1919.
[19] Vakit, 17 Kanûn-ı Sâni (Ocak) 1919.
[20] Bülent Bakar, a.g.e., s.190-191
[21] Vakit, 2 Şubat 1919.
[22] BOA, Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO), 341903, akt. Bülent Bakar, a.g.e., s.188.
[23] Hikmet Özdemir ve diğ., “Ermeniler: Sürgün ve Göç”, TTK Yayınları, Ankara, 2004, s.120-127.
FACEBOOK YORUMLAR