KARAMÜRSEL TEHCİRİ DAVASI-II
3.Duruşma
25 Ocak 1920 tarihinde, Esad Paşa başkanlığında toplanan birinci Divân-ı Harb-i Örfîde, yargılamaya 3. duruşma ile devam edilmiştir. Ali, İsmail ve Selahaddin Bey’lerin sorgulamalarının yapılmasının yanı sıra bu duruşmada tanık olarak bulunan Karamürsel eski kaymakamı Sezai Bey ile Jandarma Yüzbaşı Kartallı Sami Efendi’nin ifadelerine de başvurulmuştur[27]. Sezai Bey ifadesinde; Selahaddin Bey’in Karamürsel’de belediye reisliği yaptığını, aynı zamanda Karamürsel’de bulunan iki camiden birinin imamı olduğunu, onun döneminde ahalinin ikiye ayrıldığını, ittihatçıların Selahaddin Bey’in imam olduğu camiye, itilafçıların ise Avni Bey’in imam olduğu camiye gittiklerini, kendi reisliği döneminde yaptırdığı tahkikatda Selahaddin Bey’in Eskişehir’den getirtilen buğday ile ilgili suiistimalinin bulunduğunun anlaşıldığını ve bu hususta düzenlenen soruşturma raporlarını Liva meclisine sunduğunu söylemiştir. Sezai Bey, Ali Bey hakkında ise; Ali Bey’in kendisini yücelten, her daim güçlü olduğunu göstermek isteyen birisi olduğunu, tehcirle ve çetelerle bir alakasını görmediğini ve duymadığını, çete üyelerine, padişah affına mazhar olduklarından dolayı köylerde koruculuk vazifesi verdiklerini beyan etmiştir[28].
Sezai Bey’in ifadesine Ali Bey itiraz etmiştir. Sezai Bey’in salondan çıkartılmasından sonra celp edilen diğer tanık Kartallı Sami Efendi’nin ifadesi alınmıştır. Sami Efendi, “Karamürsel’de bulunduğu zaman İsmail Efendi'nin tehcir zamanında Ermenilere iyi muamele ettiğinden bilahire, Ermenilerin avdeti zamanında haberdar olduğunu ve Ali Bey'in kendisini katl ile tehdid ettiği hakkındaki iddianın katiyen biasıl ve esası olmadığını ve maznunların eşkıya ile alakaları bulunduğundan malumatı olmadığını söyledi. Ve Karamürsel iskelesine çıkarılan sekiz sandık cebhane ile maznunlardan Ali ve İsmail Efendilerin hiçbir alakası bulunmadığını tasrih etdi. Badehu Sami Efendi'nin heyet-i tahkikiyede alınan ifadesi ile bugünkü ifadatı mukayese edildi ve neticede hiçbir mübayenet olmadığı tebeyyün etdi. Sami Efendi ifadesine devam ile; Ben Salahaddin Efendi aleyhinde ne duyar isem Ali Efendi'den duyardım. Bu da namaz kılmaz oruç tutmaz gibi şeylerdi. Salahaddin Efendi de Ali Efendi aleyhinde söylerdi. Ermenilerden katiyen bir şey duymadım.” [29] şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Kartallı Sami’nin ifadesinin ardından sanık imam Selahaddin Bey’in daha önce tanık sıfatıyla vermiş olduğu ifade okunmuştur. Bu ifadede yer alan, Selahaddin Bey’in, Ali Bey hakkında Arnavut Receb eşkıyası ile ilişkisi olduğuna dair iddiası okunduğu sırada, Selahaddin Bey müdahalede bulunarak, mahkeme reisine hitaben “Paşa hazretleri affınız mağruren bir şey arz edeceğim. O zaman vermiş olduğum bu ifade bir şahit ifadesi idi. Ben o zaman şahit iken şimdi maznun sandalyesinde oturuyorum. Onun için bu hususta bir şey sormayınız. Çünki cevap vermekte mazurum.”[30]demiştir. Selahaddin Bey’in araya girip yaptığı arzdan sonra, devamında Ali Bey’in hain biri olduğu ve kardeşi Zihni Bey’i öldürmek için örtülü ödenekten bin lira para aldığını kendisinin itiraf ettiğine dair Selahaddin Bey’in önceden vermiş olduğu ifade okunmuştur[31]. Ali Bey’in önceki ifadesi okunduğunda ise, Selahaddin Bey’den çok kötülük gördüğünü, onun yüzünden kendisinin suçlu olarak isnat edildiğini söylediği anlaşılmıştır[32].
Karamürsel Kaymakamlığı tarafından mahkemeye gönderilen bir telgrafın okunması ile duruşmaya devam edilmiştir. Bu telgrafta, mahkemeye celbi istenilen tanıkların hava şartları yüzünden 1 Şubat tarihine kadar gönderilebileceğinin bildirilmiş olduğunun görülmesi üzerine; yargılama 1 Şubat 1920 tarihine ertelenerek duruşmaya son verilmiştir[33].
4.Duruşma
1 Şubat 1920 tarihinde başlayan duruşmada ilk olarak tanık Ali Ulvi Bey dinlenmiştir. Avukat Ali Ulvi Bey ifadesinde, "Ali Bey'le İsmail Bey'in birçok Ermeni emvalini aldıklarını ve Ali Bey'in eşkıyadan Arnavud Receb vasıtasıyla kendisini tehdid ettirdiğini ve İmam Salahaddin Efendi'nin bir pırlanta taşı kadar saf ve şak olduğunu söyledi."[34] Mahkeme heyeti tarafından Ali Bey’e hitaben, tanık Ali Ulvi Bey’in hem önceden hem de şimdi verdiği ifadelerinde yer alan hakkındaki suçlamalara karşı söyleyeceği bir şey olup olmadığı suali yöneltilmiştir. Sanık Ali Bey cevabında, Avukat Ali Ulvi Bey ile aralarında geçmişe dayalı bir düşmanlık bulunduğunu, tanıklığının sadece suç yüklemek amacını taşıdığını söylemiştir[35].
Avukat Ali Ulvi Bey’den sonra çağrılan diğer tanık Karamürsel Kaymakamı İsmail Bey ise ifadesinde, “ Kendisinin Karamürselli olduğunu, tehcir sırasında İmam Selahaddin Bey’in İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin muhabiri olarak görev yaptığını, ancak tehcir işlerine karışmadığını, Karamürsel’de Kaymakam olmadan önce Belediye Reisliği yaptığını, reislikten ayrılmadan önce toplanan paralar ile Eskişehir’den iki vagon buğday siparişi verdiğini, sipariş edilen vagonlardan birisinin İmam Selahaddin Bey’in reisliği döneminde geldiğini ve halka dağıtıldığını, bu esnada suiistimal yapılıp yapılmadığını bilmediğini, diğer buğday vagonunun Eskişehir’de hissedarları tarafından satıldığını, İsmail ve Ali Bey’ler hakkında bir şikayet duymadığını, hiçbir Ermeni’nin bu kişiler ile alakalı kendisine bir başvurususun bulunmadığını, kendisinden sonra da Kaymakam olan kişinin tehciri iyi bir şekilde idare ettiğini, kimseye bir fenalık yapılmadığını, Ali ve Selahattin Bey’lerin dürüst şahıslar olduğunu beyan etmiştir.” [36]
Karamürsel Kaymakamı İsmail Bey’in daha önce verdiği ifadesi okunduğunda, mahkemeye şimdi vermiş olduğu ifade ile arasında büyük çelişkiler ve farklılıklar bulunduğu tespit edilmiş olup, tanık bu durumu düzeltmek için bazı izahatlarda bulunmak zorunda kalmıştır[37]. Tasviri-i Efkâr Gazetesi, Kaymakam İsmail Bey’in ifadeleri arasında büyük farklar olduğunun tespiti üzerine, mahkeme heyeti tarafından kendisine yöneltilen sorulara cevap verirken, pek şaşılacak biçimde, sözlerini başka bir anlamdaymış gibi göstermeye gayret ederek, ifadeleri arasındaki uyuşmazlığı gidermeye çalıştığını, ancak başarılı olamadığını yazmıştır[38]. Kaymakam İsmail Bey’in açıklamalarından sonra yargılamaya bir gün sonra devam edilmek üzere duruşmaya son verilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK.
Hüseyin ALPASLAN
Tarihçi-Yazar
[email protected]
Kaynakça
[27] Yeni Gün, 26 Ocak 1920.
[28] Çelik, a.g.t., s.103-104.
[29] Bilgi, “Karamürsel Tehciri …” s. 436-437; İleri, 26 Ocak 1920.
[30] İkdam, 26 Ocak 1920; Çelik, a.g.t., s.104.
[31] Çelik, a.g.t., s.104.
[32] Çelik, a.g.t., s.104.
[33] İkdam, 26 Ocak 1920; Tasvir-i Efkâr, 26 Ocak 1920.
[34] Bilgi, “Karamürsel Tehciri …”, s.437; Tasvir-i Efkâr, 2 Şubat 1920.
[35] İleri, 2 Şubat 1920.
[36] Çelik, a.g.t., s.105-106.
[37] İkdam, 2 Şubat 1920
[38] Tasvir-i Efkâr, 2 Şubat 1920.
FACEBOOK YORUMLAR