Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

YUNUS EMRE, MANİSA ve TRT

14 Temmuz 2015 - 01:50

YUNUS EMRE, MANİSA ve TRT

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

Ramazan ayı boyunca TRT’de “Yunus Emre-Aşkın Yolculuğu” dizisi yayımlandı. İlgiyle izlendi. Aşkın yolculuğunu anlatan diziyle Yunus Emre’yi bir baka yönüyle izleme imkânı bulduk.

Anadolu Selçuklu Devleti başkenti Konya’da Karatay Medresesinden icazet almış ve Konya Kadınhanı’na kadı tayin edilen Yunus’un kadılığı bırakarak Tapduk Emre’nin  dergahına intisap etmesi ve Tapduk Emre’den aldığı izinle Anadolu’ya irşada çıkması konu ediliyor. Derviş Yunus adıyla sevilen, sayılan Yunus kendi yoluna koyulur. Türkiye’de Yunus Emre ile ilgili en titiz araştırmacılardan olan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatcı'nın “Yunus Emer Yorumları-İşitin Ey Yarenler” ve “Yunus Emre Divanı” kitaplarıyla bunu ortaya koymuştur.

Anadolu coğrafyasında kaos eksik olmamıştır tarih boyunca. Moğolların Anadolu’yu istila ederek Anadolu (Türkiye) Selçuklu devletini zayıflattığı dönemde yaşadığı anlaşılan Yunus Emre “Risalet-ün Nushiyye” adlı mesnevisinin sonunda verdiği; “Söze tarih yedi yüz yediydi/ Yunus canı bu yolda fidiydi”  beytinden anlaşıldığı kadarıyla H. 707 (M. 1307–08) tarihlerinde hayattadır.

Yunus Emre, 1240–4 yıllarında doğmuş, 82 yıllık bir dünya hayatından sonra 1320–21 yılında vefat etmiştir.

Türkiye’de 15 yerde Azerbaycan’da 3 yerde Türbesi bulunan Yunus Emre’nin günümüzde nerede meftun olduğunun çok fazla önemi yoktur. Oğuz Türklerinin Hoca Ahmed Yesevi ve Mevlana, Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli yoluyla gelen iman, ahlak ve engin insanlık anlayışı Yunus Emre ile devam etmiştir. Ancak araştırmacıların Yunus Emre’nin gerçek mezarının nerede olduğuna dair çalışmaları devam etmektedir.

Yunus Emre’nin kabrinin bulunduğu Türkiye ve Azerbaycan’da herkesin Yunus Emre’nin gerçek mezarının kendi vatanlarında olduğunu iddia etmesi, hatta ispat edecek deliller ortaya koyması kadar tabii bir şey olamaz! Zira Yunus Emre sıradan bir derviş değil bir gönül insanı ve Türklük coğrafyasını aydınlatanlardan birisidir. Duru Türkçesi ile Hoca Ahmet Yesevi yolunu takip eder.  Engin hoşgörüsüyle İslam’ı, hukuk (kadılık) eğitimi almasıyla da ilim, irfan yolunda yürüyerek aklı(Maturidilik) temsil etmiştir. Bir yandan Moğol istilasına karşı çıkan Ahi Evran, bir yandan da Anadolu ve Azerbaycan topraklarını karış karış dolaşarak insanımıza manevi destek olup gayrete getirmiş ve kenetlenmeyi, birlik ve beraberliği yeniden tesis etmede büyük rol oynamıştır.

"Ben gelmedim dava için-Benim işim sevgi için,
Dostun evi gönüllerdir-gönüller yapmağa geldim."

Yunus’un mezarının Kula’da olduğunu kesin bir dille ifade eden  tarihçi Manisa’ya büyük hizmetleri dokunmuş  Çağatay Uluçay’dır. Çağatay Uluçay, 1940 yılında yayınladığı “Saruhanoğulları ve Eserlerine Dair Vesikalar” adlı eseri ve bundan üç yıl sonra yayınladığı “Yunus’un Mezarı “ adlı on yedi sayfalık broşüründe; Kula’daki Emre Sultan köyünün adından, Yunus’un şeyhi Barak Babaya, klasik kaynaklarda Yunus’un yattığı yer ile ilgili olarak belirtilen Batı Anadolu (coğrafî anlamda) görüşlerinin Kula ile ilgisini (Uluçay, 1943, 16)[1] ortaya koymuştur.

Yunus Emre’nin mezarının Kula’nın Emre köyünde olmadığına dair kesin deliller ortaya koyan ve bu konudaki görüşleri çürüttüğünü belirten araştırmalar yapılmış olsa da[2] Egelinin gözünde, zihninde Yunus Emre’nin mezarı Emre Köyündedir.

Yunus Emre’nin mezarı olduğu iddia edilen Türkiye’de pek çok mezar ve türbe vardır.

Bunlardan en dikkat çekici olanlar şunlardır:

Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman’da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Aksaray ile Kırşehir arası; Ünye; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü;
Erzurum, Duzcu köyü; Isparta’nın Gönen ilçesi; Afyon’un Sandıklı ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü; Tokat’ın Niksar ilçesinde de bulunmaktadır.

TRT’nin  “Yunus Emre-Aşkın Yolculuğu” dizisiyle yeniden hafıza tazelediğimiz Yunus Emre ile ilgili bir belgesel hazırlamak ve bu belgeselde Türkiye ve Azerbaycan topraklarında Yunus Emre’ye atfedilen mezar ve türbelerin bölge insanı için taşıdığı anlamı ortaya koyması gerektiği gibi bir görevi olduğunu da hatırlatmak isteriz.

Not:İzinsiz alıntı yapılamaz.

 

 

[1] Fahri YETİM, Yunus Emre’nin Kabri İle İlgili Görüşler ÜzerineOsmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt:6 Sayı: 1 Haziran 2005,s.172 vd.

[2] Fahri YETİM ,Agm, s.173