Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

YA İSTİKLAL, YA İZMİHLAL!

24 Ekim 2015 - 22:22 - Güncelleme: 24 Ekim 2015 - 22:27

YA İSTİKLAL, YA İZMİHLAL!

www.tarihistan.org

NACİ YENGİN

Son dönemde yeniden akıl tutulmasına doğru gittiğimiz gerçeği ayan beyan ortadayken insanımızın kılına dahi kıpırdatmaması akıl alacak gibi değildir! 

Akıl tutulmasına karşı cennetle cinnet arası arafta duran İslam dünyası var karşımızda! Ancak İslam dünyası içinde bağımsız durabilmiş tek vatan toprağı varsa o da Türkiye’dir. Ancak bu gerçeğe rağmen özellikle Türkiye’de başta aydınlar olmak üzere insanımız gemi azıya almış tepetaklak uçurumdan aşağıya doğru yuvarlanmaya devam ediyor.

Türkiye’nin ve İslam dünyasının içinde bulunduğu bu keşmekeş sarmalı yeni değil. Hastalılığın kökenleri XVII. Yüzyıla kadar gidiyor.

Türkiye ve İslam dünyasının içinde bulunduğu durum bir kimlik krizinin varlığını göstermektedir. Sanılmasın ki kimlik krizi ekonomik ve siyasal krizler gibi gelip geçicidir! Siyasi ve ekonomik krizler bir anda insanları çepeçevre kuşatır belki ancak günün birinde çekip gider.

Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda XVII. Yüzyıldan itibaren devam eden, son dönemde had safhaya ulaşan krizin gelip geçici krizlere hiç benzemediğini anlamak zorundayız!  Düşünceleri donuklaştıran bu kriz yok edici, köklü medeniyetleri tamamen ortadan kaldırıcı nitelikler taşımaktadır. Ancak köklü medeniyetlerin yeni emperyal anlayışın her türlü tazyik ve kuşatmalarına karşı dik durabilme kabiliyet ve dirayeti ölçüsünde Türk –İslam Medeniyetinin yeniden ayağa kalkma ve toparlanma emarelerine sahip olma ihtimali göz önünde bulundurulduğunda yaşanılan küresel beynelmilel kriz diğer krizlere benzememektedir!

Türk-İslam dünyası ya bu krizi küçük hasarlarla atlatacak ya da tarih, kültür ve medeniyet alanından silinip gidecektir! Orta yolu olmayan bu kriz kapitalizmle İslam’ın kardeşliği-yaklaşması oranında derinleşecek, milli kimliğin üstünün örtülmesi ve yeni kimliklerin boy atmaya başlamasıyla kangrene dönüşecektir!

Millet olarak ülkesiz yaşamayacağımızı yeterince kanıtladık! Bu sınavı geçtik. Ancak kapitalin sınavı, uluslararası dünyanın beynelmilel kurallarıyla baş etmenin; onlara karşı yeni bir kültür ve medeniyet açılımının nasıl olacağına dair çetin ve bir o kadar da yıpratıcı sınavı verip veremeyeceğimiz ulema, akıl ve muhafazakâr ulemanın köklü sermayeler tarafından desteklenen aileler eliyle yeniden toparlanmasına bağlı görünmektedir.

Bu şartlarda ülkenin ve milletin öncü kadrosunu oluşturma ihtimalinin bulunduğu çevrelerde yetişen insanların aklı ön plana alacak ve donuklaşan düşünceyi ve eylemi harekete geçirip yeniden açılım kazandıracak çapları, kültürel, ekonomik ve tarihi vuzuhları görünmemektedir!

Milletler milli değerleri ve öncü-aydın kadrolarıyla geleceğe bakmayı tercih ederler. Her şeye rağmen Türkiye’de insanlar hala ulema sınıfı geleneğinden tevarüsle “din” adamlarının söylem ve hareketleriyle dini, kültürü ve geleceklerini belirleme yolunu seçerler.

Ancak üzülerek görmekteyiz ki “Türkiye'de ulema olgusu bitmiştir artık. Bu yargının ne demek olduğunu fark edebiliyor musunuz? Bu, şu demektir: Şeyh Edebali'siz, Tursun Fakihsiz, Molla Hüsrevsiz, Kadızade-i Rumisiz bir Osmanlı toplumu…[1] Düşünülemezken bu değerlerin yerine uluslararası sermaye ile dirsek temasına giren, küresel güçlerin elinde oyuncak olan bir aydın türemiştir! Ahmet Yesevi’yi, Yunus’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veliyi,… anlayamayan; özden kopuk, taşıma-ithal fikirlerle muhafazakarlık, aydıncılık yapan aşırı seculer, batıcılaşmış, insanların omuzladığı çağdaş dünyaya yamanmaya çalışan medeniyet tasavvuru ile bir yere varılamaz! Varılacak yer, medeniyet tasavvurunu özümseyemeyen ancak ön sıralardaki yerleri işgal eden protokol aydınlarının dillendireceği Batı medeniyet tasavvurunun devamı olmaktan öte geçmeyecektir!

Yapılacak en emin ve en kolay şey yeniden öze dönmek “Maturidî geleneğe göre toplumsal yapıyı” [2] oluşturmak olmalıdır.

Aksi halde ya istiklal, ya izmihlal durumu yaşanacaktır!

 

 

[1] Prof. Dr. Bünyamin Duran, “Eşarî-Maturidî Akılcılığı ve Türk Müslümanlığı”, Köprü Dergisi, Türk Müslümanlığı, Bahar 99, sayı: 66

[2] B.Duran, agm,  sayı: 66