Doç. Dr. Emete GÖZÜGÜZELLİ

Doç. Dr. Emete GÖZÜGÜZELLİ

[email protected]

KKTC-TÜRKİYE KITA SAHANLIĞI SINIRLANDIRMA ANDLAŞMASI

09 Ağustos 2022 - 09:43 - Güncelleme: 10 Ağustos 2022 - 15:39

KKTC’NIN İKİLİ ANLAŞMALARI

KKTC-TÜRKİYE KITA SAHANLIĞI SINIRLANDIRMA ANDLAŞMASI

2011 yılında Kıbrıs anlaşmazlığındaki gelişmelere atfen, Türkiye’ye davet edilen KKTC heyetiyle yapılan görüşmeler neticesinde,  GKRY’nin adanın güneyinde sondaj faaliyetlerine başlaması halinde Türkiye ile KKTC arasında bir Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması yapılması hususunda mutabakata varıldığı[1] açıklanmıştır. Söz konusu Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması, Rum tarafının sondaj faaliyetlerine 19 Eylül 2011 tarihinde başlandığını açıklaması üzerine, dönemin TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu arasında 21 Eylül 2011’de BM Genel Kurulu çalışmaları vesilesiyle bulundukları New York’ta imzalanmıştır. Anılan anlaşma, Türkiye ile KKTC’nin Doğu Akdeniz’de kıta sahanlıklarının bir bölümünü, uluslararası hukuka uygun olarak ve hakça ilkeler dikkate alarak hazırlanmış ve belirlenen 27 coğrafi koordinatın birleştirilmesiyle elde edilen bir sınır çizgisi ile sınırlandırılmıştır[2].

Harita 3: TC-KKTC Arasında gerçekleşen Kıta Sahanlığı Andlaşması Haritası


Kaynak: A/68/857 sayılı, 25 Nisan 2014 tarihli, BM Genel Kurul’a Tevdi Edilen Türkiye Mektubu[3]

Başka bir ifadeyle, GKRY’nin 2005 yılında ön hazırlık ile başlattığı ruhsatlandırma çalışmalarını 2007 yılında uluslararası ihale yoluyla ruhsatlandırma faaliyetlerini gerçekleştirmesi neticesinde 19 Eylül 2011’de sondaj başlatma hamlesinde bululması, 21 Eylül 2011’de Türkiye ve KKTC’nin Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Andlaşması’nı imzalamasında en önemli etken olmuştur. Taraflar arasında ki Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Andlaşması 32-16-18.000E ve 34-48-51.634E meridyenlerine göre yapılmıştır. Ayrıca Andlaşma ile doğu ve batı uçlarının gelecekte ilgili taraflar arasında uluslararası hukuka uygun olarak hakkaniyet esasları çerçevesinde ve Kıbrıs Sorunun çözümüyle irtibatlandırılarak geliştirileceği belirtilmiştir. Türkiye, ayrıca, söz konusu Kıta Sahanlığı Andlaşması’nı BMGS’ne A/68/857 sayılı mektup ile 25 Nisan 2014’te tevdi etmiş ve bunun yayımlanması istenmiştir[4]. 22 Eylül 2011’de ise KKTC Enerji Bakanlığı ile Türkiye Petrol ve Anonim Ortaklığı (TPAO) arasında, KKTC Bakanlar Kurulu tarafından ada etrafında belirlenen yedi deniz alanında ruhsat sahası (A,B,C,D,E,F,G) ve bir de kara alanında ruhsat sahası (H alanı) çerçevesinde kar payı esasında “Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi” imzalanmıştır. İlgili anlaşma sonrasında TPAO Doğu Akdeniz’de sismik araştırmalara başlamıştır. 2018 Ekim ayı sonunda ise Fatih  sondaj gemisi Türk kıta sahanlığındaki alanlarda sondaj faaliyetlerinin başlatmış[5], KKTC’nin TPAO’ya verdiği sahalar için de 2019’un ilk çeyreğinde, Türkiye tarafından satın alınan ikinci sondaj gemisi Deep Sea Metro I  eşliğinde TPAO’nun ruhsatlandırıldığı sahalarda sondaja başlanacağı belirtilmiştir.

Harita 4: KKTC tarafından TPAO’na verilen A,B,C,D,E,F,G,H ruhsatlandırma alanları


Kaynak : ERPIC[6]

Nihayetinde, TPAO ve KKTC arasında “Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi” 23.11.2011 tarihinde KKTC Resmi Gazetesi’nde yer alan Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanmış ve TPAO’ya, 7 deniz alanı ve 1 de kara üzerinde petrol ve doğal gaz arama ruhsatı verilmiş, müteakip zaman içerisinde belli dönemlerde sismik araştırmalar gerçekleştirilmiş ve nihayetinde 2018 sonbahar aylarında sondaj kararı resmileştirilmiştir. Bu adımlara ilaveten Doğu Akdeniz’de Meis adası çevresi dâhil TPAO’ya verilen ruhsatlandırma yetkileri de Türkiye’nin kıta sahanlığı üzerindeki haklarını fiili yürütmekte olduğunu göstermektedir[7].

 


[1]http://www.mfa.gov.tr/no_-216_-21-eylul-2011-turkiye-_-kktc-kita-sahanligi-sinirlandirma-anlasmasi-imzalanmasina-iliskin-disisleri-bakanligi-basin-ac_.tr.mfa

[2]Anlaşma Kıbrıs Türklerinin, aynen Kıbrıslı Rumlar gibi Ada’nın kıta sahanlığının tümü üzerindeki meşru, eşit ve ayrılmaz haklarını da dikkate almaktadır. Anlaşmada ayrıca ülkemizin ve KKTC’nin Kıbrıs meselesine kapsamlı çözüm bulunması çabalarını sürdüreceği de açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bakınız: No: 216, 21 Eylül 2011 Türkiye – KKTC Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Dışişleri Bakanlığı Basın Açıklaması.

[3] https://undocs.org/A/68/857

[4] https://undocs.org/A/68/857

[5] https://www.yenisafak.com/ekonomi/fatih-akdenizde-ilk-sondajina-basliyor-3400941

[6] ERPIC, KKTC’nin TPAO’ya verdiği ruhsat alanları harita,18 Nisan 2014, Cypriot Puzzle, “Yildiz: Gas belongs to the whole of Cyprus”, Akt: http://www.thecypriotpuzzle.org/yildiz-gas-belongs-to-the-whole-of-cyprus/(Erişim:15.05.2019).

[7] Örneğin 27 Nisan 2012’de Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesinde yayımlanan (28276), 2012/2802, 2012/2973 ve 2012/2968 kararları ile Türk Bakanlar Konseyi TPAO’ya Doğu Akdeniz’de keşif yetkisi vermiştir. Söz konusu kararlara (2012/2802,2012/2973,2012/2968) GKRY tarafından protesto edilmiştir. Nitekim GKRY ilan ettiği MEB sahası ile çakışmakta olduğu GKRY tarafından 15 Haziran 2012 mektubu ile BMGS’ne iletimiştir ( A/66/851).
Kaynak: Gözügüzelli, E. "DENİZ HUKUKU REJİMİ ÜZERİNE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ VE GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN İÇ HUKUK UYGULAMALARI VE ÇIKTILARI". Bilge Strateji 11 (2019 ): 9-50
Not: Makalenin tamamını okumak için: 
https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/54864/751586

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar