Doç. Dr. Emete GÖZÜGÜZELLİ

Doç. Dr. Emete GÖZÜGÜZELLİ

[email protected]

DENİZ HUKUKU REJİMİ ÜZERİNE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ VE GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ'NİN İÇ HUKUK UYGULAMALARI VE ÇIKTILARI

04 Nisan 2022 - 09:48 - Güncelleme: 04 Nisan 2022 - 09:54

GİRİŞ                                                                                                                      

Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının belirlenmesi üzerine mütemadiyen bir kaygı tecelli etmekte olduğu artık daha rahat görülmektedir. Bu kaygının gelecekte çok daha artacağına muhakkak nazarıyla bakılmaktadır. Dünyada deniz sınırı sınırlandırma konusunda sıkıntı yaşayan ülkeler ulusal çıkarlar bağlamında soruna eğilme arayışları içerisinde bulunmaya devam etmektedirler. Şüphesiz, hidrokarbon kaynaklarının Doğu Akdeniz’de keşfi ile yirmi birinci yüzyılın olası petrol ve gaz savaşlarına sebep olabileceği düşünülmeye başlanmıştır. Özellikle de keşfedilen veya olası hidrokarbon yataklarının, ülkelerin geleceğini tayin edebilecek jeo-stratejik, jeo-politik, jeo-ekonomik öneme haiz olması dikkate alındığında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarındaki haklarının korunması kritik bir mesele haline gelmiştir.
İlaveten, denizlerde keşfedilen enerji kaynakları artık küresel yönetişim gerçekleştiren örgütlerin ve dünya devletlerinin hassas gördüğü sorunların bir parçası haline gelmiştir. Lakin bu durum,  gelecek sıkıntıları önlemek adına birtakım tedbirleri alarak tehlikeleri bertaraf etme çabası yarattığı gibi, beraberinde devletlerarası ihtilafları da sürükleyebilmektedir. Takdir edildiği üzere, Doğu Akdeniz, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS)’nin 122. Maddesinde öngörüldüğü şekilde “yarı kapalı” bir deniz konumunda bulunması münasebetiyle “örtüşen deniz sınırlarının” fazlasıyla yer aldığı bir alandır. Söz konusu örtüşen alanlar içerisinde Türkiye-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve KKTC-GKRY deniz sınırları da yer almaktadır. Bu durum özellikle Doğu Akdeniz’de doğal kaynaklar veya hidrokarbon keşiflerinin ortaya çıkması ardından daha da karmaşık bir hal almıştır.
1982 yılında kodifikasyon süreci tamamlanan BMDHS,1994 yılında yürürlüğe girmiştir. BMDHS İran, Libya ve ABD'nin yer aldığı 14 Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülke tarafından imzalamış, fakat yürürlüğe koymamıştır. Azerbaycan, Suriye, İsrail ve Türkiye'nin dâhil olduğu 16 BM üyesi ülke ise imzalamamıştır [1]. 1982 BMDHS’ne, 167 devlet (164 BM üye devleti ve BM’de gözlemci devlet statüsünde bulunan Filistin, Niue ve Cook Adaları) ve AB taraftır[2].

Doğu Akdeniz’de GKRY ile Türkiye arasındaki deniz yetki alanlarını sınırlandırma sorunu, 17 Şubat 2003 yılında GKRY’nin Mısır ile ortay hat/eşit uzaklık esasına göre 1’den 8’e belirtilen coğrafi koordinatlar ile (madde 1) oluşturduğu “Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Andlaşması” ile başlamıştır. GKRY, tüm ada adına “Kıbrıs Cumhuriyeti” ismi ile Mısır Arap Devleti ile “MEB Sınırlandırma Andlaşması”’nı gerçekleştirmiştir. İlgili “Andlaşma”, 7 Mart 2004’te taraflar arasında yürürlüğe girmiştir[3]. Bu “Andlaşma” sadece Türkiye-GKRY anlaşmazlığını tetiklememiş, ayrıca bölge ülkeleri olan Lübnan ve İsrail arasında sonradan baş gösterecek ihtilaflara da sebebiyet vermiştir. Türkiye’nin ise GKRY-Mısır nezdinde gerçekleşen “MEB Sınırlandırma Anlaşmasına” tepkisini Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği (BMGS) nezdinde gerçekleştirdiği “Bilgi Notu” ile tescil ederek kayıtlara geçilmesini sağlamıştır[4].

İlgili “Andlaşma”nın Türkiye ve KKTC açısından kabul edilemez bulunmasını iki açıdan değerlendirmek mümkündür; a) Türkiye’nin batı kıta sahanlığının ihlal edilmesi sonucunu doğuran bir “sınırlandırma” gerçekleşmesi b) GKRY’nin Kıbrıs meselesi çözümlenmeden, adanın “tek otoritesi” gibi deniz alanlarında Kıbrıs Türklerinin haklarının gasp etme girişimlerinde bulunması.  Açıkçası, GKRY’nin ilgili tutumu, en başta 1982 BMDHS’nde madde 300 ile öngörülen; “Devletlerin Andlaşma doğrultusunda üzerine aldıkları yükümlülükleri iyi niyet içerisinde yerine getireceklerine, hakları kötü kullanmamaları” prensibine[5] aykırıdır. BMDHS’ne taraf olan GKRY’nin Sözleşmenin 56(2) fıkrasında belirtilen “hakların kullanılmasında diğer devletlerin haklarını ve yükümlülüklerini gerektiği şekilde göz önünde bulundurulacağı ve 1982 BMDHS hükümleriyle bağdaşacak biçimde hareket edileceği” hükmüne de riayet edilmediği anlaşılmaktadır. İlaveten,  “1970 Birleşmiş Milletler Andlaşması Doğrultusunda Devletler Arasında Dostça İlişkiler ve İşbirliğine İlişkin Uluslararası Hukuk İlkeleri Konusunda Bildirge”[6] doğrultusunda “iyi niyet ilkesine saygı” esası dikkate alınmadan ilgili “MEB Anlaşması” yoluna gidilmiştir. Zira herhangi bir sınırlandırmada, özellikle coğrafi açıdan yarı kapalı olan alanlarda iki sınır devletinin, üçüncü sınır devletinin haklarını göz ardı ederek sırf Sözleşme’de mesafe kriteri belirtiliyor diye buna göre kendine deniz alanı belirlemek doğru bir adım olmayacaktır. Sınırlandırma yoluna gidecek her devletin, belirleyeceği sınırlarda üçüncü tarafların haklarını gasp etmeden hareket etmeleri ve hakça sonuç sağlamaları temel ilkedir. Bunun aksi eylemler Sözleşmesinin doğasına aykırılıktır. Diğer taraftan Kıbrıs Türklerinin deniz alanlarında eşit egemen haklarının mevcudiyetini müzakereler yoluyla ele almak istemeyen GKRY’nin ilgili tutumu sorgulanır hale gelmiştir.

Nitekim Türkiye’nin BMGS’ne tevdi ettiği itirazı ve bunu BM Deniz Hukuku Bülteninde yayımlatması, ardından gelen süreçte bu itirazlarını devamla medya ve hükümet kanadı ile tekrarlaması, kısaca ihtilafa sessiz kalmaması herhangi bir hak yoksunluğuna sebep olacak bir duruma mani olmuştur. Başka bir ifadeyle, ortada bir kabullenme veya rıza gerçekleşmemiştir. Sorunsallık günümüzde halen devam etmektedir.

Tüm bu gelişmeler ışığında ilgili uyuşmazlıkta taraflarının iç hukuk uygulamaları sorunun anlaşılması açısından önem arz etmektedir. Bu çerçevede ilk olarak özetle sınırlandırma hukukuna değinilecektir. Daha sonra çalışmada öncelikle ilgili tarafların deniz hukukuna yönelik yasal mevzuatları irdelenecektir.  Bu kapsamda ilk olarak KKTC deniz yetki alanlarına yönelik oluşturulan hukuki mevzuat ve uygulamalara bakılacaktır. Daha sonra GKRY’nin iç hukuktan kaynaklı uygulamaları irdelenecek ve sonuçta tarafların deniz sınırlandırmasındaki farklı ama derin ayrımda bulundukları tutum ortaya konacaktır.

Çalışmada metodolojik olarak bilgilerin toplanması ve analiz edilmesinde niteliksel araştırma yoluna giderek, resmi dokümanlar, uluslararası mahkeme kararları, gazeteler, bildiriler, iç yasal mevzuatlar, makaleler ve kitaplar taranmıştır.

 
[1] Özer Balkaş, Türkiye’nin Deniz Alanlarında Petrol ve Doğal Gaz Arama Faaliyetleri ve Hukuki Statüsü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden Teknik ve Arama Genel Müdürlüğü (26-27 Ekim 2016 Çalıştay), Türkiye, ss.1-54.: http://www.mta.gov.tr/images/duyuru_ek/calistay/deniz-arastirmalari/Ozer-BALKAS-Turkiyenin-Deniz-Alanlarinda-Petrol-ve-Dogal-Gaz-Arama-Faaliyetleri-ve-Hukuki-Statusu.pdf (Erişim: 3.4.2018)
[2] BM Deniz Hukukuna Taraf Olanların Listesi,2018, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_parties_to_the_United_Nations_Convention_on_the_Law_of_the_Sea#cite_note-rat-2 (Erişim: 23.06.2018)
[3] DOALOS/OLA – Birleşmiş Milletler, 2004, “Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırılmasına İlişkin “Kıbrıs Cumhuriyeti” ve Mısır Arap Cumhuriyeti Anlaşması”, 17 Şubat 2003 (yürürlüğe girişi: 7 Mart 2004; BM kayıt no #: I-44649; kayıt tarihi: 14.01. 2008),2004,  s.1-2,
http://www.un.org/Depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/TREATIES/EGY-CYP2003EZ.pdf (Erişim :15.07. 2018)
[4] Deniz Hukuku Bülteni, Birleşmiş Milletler, Sayı 54, 2004, ss.1-154, s.127,: http://www.un.org/Depts/los/doalos_publications/LOSBulletins/bulletinpdf/bulletin54e.pdf (Erişim :16.08. 2018)
[5] “Taraf Devletler işbu Sözleşme hükümleri uyarınca üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirmeli ve işbu Sözleşmede tanınan hakları, yetkileri ve serbestileri hakkın kötüye kullanılmasını oluşturmayacak biçimde kullanmalıdırlar”, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Madde 300.
[6] BM Enformasyon Merkezi(UNIC), Ankara, Birleşmiş Milletler Andlaşması Doğrultusunda Devletler arasında Dostça İlişkiler ve İşbirliğine İlişkin Uluslararası Hukuk İlkeleri Konusunda Bildirge ve Eki, 24 Ekim 1970, http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/2625(XXV)_24_Ekim_1970.pdf (Erişim : 3.09. 2018)

Kaynak: G
özügüzelli, E. "DENİZ HUKUKU REJİMİ ÜZERİNE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ VE GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN İÇ HUKUK UYGULAMALARI VE ÇIKTILARI". Bilge Strateji 11 (2019 ): 9-50
Not: Makalenin tamamını okumak için: https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/54864/751586

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar