Ünver'in cebinden çıkan İstanbul hafızası

Kültür tarihçisi, ressam, müzehhip Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphânesi’nde kayıtlı ‘Defter-i Meşâhirleri’ alBaraka Yayınları tarafından okura sunuldu. İsmail Kara, Ömer Faruk Şerifoğlu ve Şaban Özdemir’in yayıma hazırladığı beş defterde Halife Abdülmecid Efendi’den Ali Emirî Efendi’ye dönemin meşhur isimlerine dair notlar, hat yazıları, resimler ve kültür çınarlarımızın imzaları yer alıyor.

Ünver'in cebinden çıkan İstanbul hafızası
02 Nisan 2023 - 11:45 - Güncelleme: 02 Nisan 2023 - 11:48

Ünver’in cebinden çıkan İstanbul hafızası

TANER AY

1970’li yılların başlarında Sahhaflar Çarşısı’nda dolaşırken, Reşad Ekrem Koçu’ya, Abdülbaki Gölpınarlı’ya ve Süheyl Ünver’e rastlayabiliyordunuz. O yıllarda bile İstanbul’un kültür tarihine meraklı olduğumdan, Ahmed Rasim’in, Hüseyin Rahmi’nin ve Sermet Muhtar Alus’un yazdıklarının peşindeydim. Rasim’i ‘32’de, Gürpınar’ı ‘44’te, Alus’u ‘52’de, Revnakoğlu’nu ‘68’de kaybetmiştik ama, ’71 ve ’72 yıllarında Koçu ile Ünver hayattaydılar.

02kr02-mano4.jpg

Ahmed Rasim, Hüseyin Rahmi, Sermet Muhtar, Reşad Ekrem, Süheyl Ünver ve Cemâleddin Revnakoğlu farklı türlerde ve farklı üslûplarda İstanbul’un kültürünü kaydeden büyüklerimizdi. İstanbul’u, Ahmed Rasim ‘anasonlu akide’, Hüseyin Rahmi ‘kaynana şekeri’ ve Sermet Muhtar ‘kızamık şekeri’ lezzetinde yazarlarken, Reşad Ekrem, Cemâleddin Revnakoğlu ve Süheyl Ünver ise ‘fotoğraflayıp’ kütüğe geçiriyorlardı. ’75’te ülke ‘sağ’ ve ‘sol’ diye ikiye bölününce, kadim mahalle kültürümüz de maalesef ‘kurtarılmış mahalle’ denen kanlı bir zırvalığa dönüştürüldü. Yaşları altmışı aşkın olanlar, 665 gramlık bir Kırıkkale tabancanın ağırlığında caka satan çocukların toplumu yediden yetmişe ‘piromani hastası’ yaptıklarını anımsayacaklardır. Soğuk Savaş’ın ‘sağ’ ve ‘sol’ tetikçilerinin aydınlara hiç tahammülleri yoktu, artık her iki tarafın da kahramanları, cehaletten, merhametsizlikten ve vicdansızlıktan yontuluyordu. Artık Yahya Kemal’in ve Abdülhak Şinasi Hisar’ın İstanbul’u kimsenin umurunda değildi.

‘Sağcı’ denenler İstanbul’u ‘Olimpo Garajı’, ‘solcu’ denenlerse ‘Ölüm Tarlaları’ yapmak niyetindeydiler. 12 Eylül faşist darbesi ülkenin bölünmesinin önceden tasarlanmış bir ‘toplum mühendisliği’ olduğunu kanıtlarken, şehir kültürünü de vıcık vıcık bir ahlâksızlığa dönüştürdü. Okur yazar kesimse bazı mekânların kendilerini sisteme ekleyen tuzaklar olduğunu fark etmedi.

02kr02-mano.jpg

ÜÇ TECRÜBELİ KALEMDEN TİTİZ ÇALIŞMA

’80 sonrasında eski şehir kültürümüze yeniden dönüş, başlangıçta kapitalist edebiyat pazarının bir ‘havuç ve sopa’ politikasıydı. Ama, Ahmed Rasim’i de Hüseyin Rahmi’yi de katlettiler, onların kullandıkları kelimeleri sözde Türkçeleştirdiler, raflara tatsız tutsuz kitaplar çıkardılar. Allahtan son yıllarda bazı yayınevleri üstadların dillerine ve üslûplarına dokunmadan ‘İstanbul kitapçılığı’ yapmaya başladılar. Ama, Fatih Belediyesi olmasa beş ciltlik ‘Revnakoğlu’nun İstanbul’u’nu, Kubbealtı ve alBaraka olmasa da Süheyl Ünver’in ‘masraflı’ eserlerini edebiyat pazarından hiçbir ‘büyük’ basmazdı. Öte yandan, uzun zamandır Ramazan Minder’e ‘Süheyl Ünver’in Defter-i Meşâhirleri’ni yayıma hazırlayan olup olmadığını soruyordum. Şaban Özdemir olanca sevimliliğiyle bize hiç renk vermediğinden, ne ben ne de Ramazan, onun Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphânesi’nde, 153, 261, 254, 745 ve 375 numaraya kayıtlı defterlere çalıştığını bilmiyorduk. Bu defterler alBaraka Yayınları’ndan çıkınca mal bulmuş Mağribi gibi sevindim. Meğerse, Şaban Özdemir, Ömer Faruk Şerifoğlu ve İsmail Kara yıllardır defterlerle meşgullermiş.

02kr02-mano1.jpg

BÜYÜK BİR KÜLTÜR HİZMETİ

‘Süheyl Ünver’in Defter-i Meşâhirleri’ni yayıma hazırlayan Şaban Özdemir’i, Ömer Faruk Şerifoğlu’nu ve İsmail Kara’yı kutlarım. Yaptıkları çok büyük bir kültür hizmeti. Onlara bu imkânı sağlayan alBaraka Yayınları hakkındaysa ne desek azdır. ‘Süheyl Ünver’in Defter-i Meşâhirleri’nin Abdülaziz Bey’in ‘Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri’ ile birlikte bu yılın en iyi kitapları arasında olacağından eminim. Abdülaziz Bey’in eseri geçtiğimiz hafta Ötüken Neşriyât’tan çıktı. Abdülaziz Bey’in kitabını da geniş bir biçimde önümüzdeki hafta KARAR okurları için yazacağım. Bazı bölümlerini iki üç defa okuduğum bu emsalsiz kitap 19’uncu yüzyılın sonlarıyla 20’nci yüzyılın başlarındaki İstanbul’un ‘fotoğrafı’dır. ‘Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri’ne sadece bayılmadım, Abdülaziz Bey’in defterlerinin ‘İstanbul Ansiklopedisi’nin kimi maddelerini tashih ettirecek önemde bulduğumu da belirtmeliyim…

02kr02-mano3.jpg

HAZİNE DEĞERİNDE BEŞ DEFTER

Süheyl Ünver’in defterlerinin en büyük önemi, ‘18 ile ‘40 arasındaki İstanbul’un ‘hafıza kayıtları’ olmasındandır. Teknik olarak defterler ‘günlük’ veya ‘hatırat’ olarak kabul edilebilirler mi, pek emin değilim, ama ‘20’li yıllarda benzer defterlerin yaygın olduğunu biliyorum. ‘Süheyl Ünver’in Defter-i Meşâhirleri’ arasında birinci defter heyecan vericidir. Halife Abdülmecid Efendi ile başlayıp, Ali Emirî Efendi ile biten defterde doksan yedi meşhur bulunuyor. Süheyl Hoca bu deftere ’46, ’53, ’59 ve ’70 yıllarında kayıtlar düşmüş. Bu kayıtlar, ‘46’da defterdeki doksan yedi meşhurdan otuzunun,‘53’te yirmisinin, ‘59’da on üçünün ve ‘70’teyse sadece üçünün hayatta olduklarına ilişkindir. İkinci defter, Süheyl Hoca’nın öğrencilik yıllarından on bir arkadaşının yirmi bir adet deseninden oluşuyor. Üçüncü defterin elli dört sayfası yazılıdır. Bu deftere de ’35, ’61, ’65 ve ’73 yıllarında ölenlerin ve hayatta kalanların kayıtlarını düşmüştür. Kırk üç sayfası kullanılmış dördüncü defteri bazı unutulan isimler yüzünden hayli ilginç buldum. Ama benim en fazla sevdiğim defter, beşincisi oldu. On yapraktan oluşan defter, baştan sona, kültür çınarlarımızın imzalarına ayrılmış.

02kr02-kitap.jpg
İlk yayın yeri: https://www.karar.com/kultur-sanat-haberleri/unverin-cebinden-cikan-istanbul-hafizasi-1739247

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum