ALEV ALATLI DA GİTTİ

ALEV ALATLI DA GİTTİ
02 Şubat 2024 - 17:32
ALEV ALATLI DA GİTTİ

Fotoğraf açıklaması yok.
A. Yağmur TUNALI

Bir 1 kişi, sarı saç, ders çalışıyor ve gözlük görseli olabilir
Alev Alatlı: 1944-2024

Çok renkli bir kişilikti.
Merakları genişti.
Romancıydı, tarihe, dünyaya uzanan ilgileriyle örülmüş bir şahsiyeti vardı.
Girişkendi.
Kafası her zaman yeni fikirler ve projelerle doluydu.
Sanırım yalnız kendine benzeyenlerdendi.
Hâsılı, Türkiye'nin en ilginç aydınlarından biriydi.
Yaptıklarını sıralamak bir sanatçı kişiliğini aşan çok yönlülüğünü gösterir.
Yazdıkları kadar yaptıklarıyla da şaşırtıcıydı.
Sohbet geleneğini yeni şekillerde devam ettirmekten üniversite kurmaya kadar onlarca büyük işi başardı.
Kapadokya Üniversitesi'ni, rektörü Hasan Ali Karasar ve üç yıllık hocası İskender Öksüz'den biliyorum.
Önceki yıllarını merhum Halil Açıkgöz'den çok dinlerdim.
Televizyon programlarını ve yazılarını, yazdıklarını takip edenlerdendim.
Soran ve sorgulayan bir kafaydı.
Hükumete yakınlığı, eleştirilerini söylemesine hiçbir zaman engel olmadı.
Susanlardan değildi.
2013 yılında Anayasa çalışmaları başlatılmıştı.
Açılım yıllarıydı.
Hükumet Anayasa'dan ve vatandaşlıktan Türk ibaresinin çıkarılmasını istiyordu.
Yıkım koalisyonuna karşı bir grup aydının (300 aydın Bildirisi)yayınladığı üç maddelik bildiriye imza atanlardan biri oydu.
O üç maddede:
"1- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti’nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz.
2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.
3- Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.”
deniliyordu.
Sonra gelen baskılara karşı her platformda bu üç maddeyi savunan iki büyük isimden biri (diğeri İlber Ortaylı) Alev Alatlı'ydı.
Hakkında çok farklı düşünceleri olanları bildiğim için bunları yazdım.
Elbette tenkit edilebilir işleri ve düşünceleri de vardır.
Fakat bıçak kemiğe dayandığı noktada, gösterdiği yiğitliği hiç unutmuyorum.
En son Emine Işınsu Roman Ödülü jürisinde beraberdik.
Oradaki hakperestliğini de hayranlıkla hatırlarım.
Yazılacak bir meseledir.
Çok güzel tespitleri ve değerlendirmeleri kulağa küpe olacak cinstendir.
Bir aydan fazla bir zamandır yoğun bakımdaydı.
Çıkamadı.
Geçi erkeni bilinmez ama bizim bakışımızla erken gitti.
Böyle bir beynin gidişi ağırdır.
Kolay yetişecek insanlardan olmadığı muhakkaktır.
Edebiyat tarihinde yeri sağlamdır.
Hakkında çok yazılacak ve konuşulacaktır.
Bunu hak eden bir aydın olduğu açıktır.
Rûhu şâd olsun!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum