Bahçeme Gelen Misafirler

Bahçeme Gelen Misafirler
29 Nisan 2024 - 09:33
Anadolu’daki  Köyümden Sohbetlerimiz-3
Mustafa KARA


Bahçeme Gelen Misafirler
Cemrelerin toğrağa düşmesiyle ısınan havanın, bugünlerde artan hava sıcaklığının, Güneş’in Dünya’ya dahada çok yaklaşarak tabiatla buluşmasının yanı sıra , ağaç dallarının sürgünlerinin çıkıp yeşermesiyle; ekinlerin yeşerip, boy atmasıyla; sümbüllerin renk ve desen ahengi ile çiçek bahçelerini süsleyerek, kokularını buram buram doğaya bizlere yaymasıyla, yöremize ilkbahar mevsiminin geldiğini gösteriyor bir bir.
Bu ilkbahar mevsimi; insanın biyolojisine, Anadolumuzun topraklarındaki ısınmayla başlayan uyanışla, doğaya gelen yeşil renginin her tonlarıyla gözümüze harika manzaralar oluşturuyor.
Burnumuzla kokladığımız çiçek kokuları doğal parfüm ortamını andırıyor bizlere. Bu mevsimde bizler için; bireysel, arkadaşlarla, ailecek ve çocuklarla yürüyüşe çıkmayı fırsat veriyor adeta. Örneğin akşam yemeğinden bir saat sonra başlayacağımız yürüyüşümüzü adımlarken ayışığında akşamın sessizliğinde, yöremizde bulunan bülbüller nağmeleri ile eşil eden ötüşleriyle nam salıyor doğaya. Bu yürüyüşte insanın kendini dinleme fırsatı oluyor. Aklına, ruhuna, duygularına tazelenmeler geliyor. Hayaller ve duygu selleri bir arada akıp gidiyor.
Bülbüller ağaçların çevresine, irimlerin içinde yuva yapıyor. Bölgemize her yıl mart ayının sonlarında veya nisan ayının ilk başlarında  doğaya ve bizleri ziyarete geliyor. Yöremizdeki  bülbülleri keşif yolculuğunda, yuvalarını; irimlerde, böğürtlen dallarında, çalı aralarının yoğunluk olduğu alanlara seçtiklerini görüyorum. Yuvalarını yaparlarken doğadan toplamış oldukları küçük dalları, yaprakları ağızlarıyla birer birer taşıyorlar. Bülbüller muhteşem mimar, sanatkâr edasıyla yuvalarını uzun emekler sonucu yapıyorlar. Birbirine kitlemeli dallara yuvalarını genellikle yağmurdan korunaklı, insanlardan ve  diğer canlılardan korunmasını hesaplayarak yapıyorlar.
 Başka bir sabah seher vaktinde güne erken başladığım ilkbahar mevsiminde evimden çıkıyorum. Etrafıma bakıyorum. Doğa berrak. Sessizlik var.Huzur veren sessizlik. Adımlarımı atmaya başladığımda bülbüllerin sabahın seher vaktinde bir tanesi evin arkasında irimlerin içinde, diğer bülbül ise beş yüz metre güney batı yönünde kesiklerin üstünde bulunan çalıların arasından birbirlerine karşılıklı tıpkı saz aşıklarının atışmaları gibi ötüşlerine nağmelerini tane tane anlaşılır sıra sıra birbirlerini dinleyerek bizlere tadına doyulmaz bir recital içinde dinletiyor.
Bu bülbüllerin nağmeleri be ruhuma her zaman ahenk, renk, enerji, neşe olarak yansıyor yüreğimde. Ayrıca bu adımları atarken yürüyüşlerim ayrı huzur içinde olduğu gibi sanki ayaklarımın yere basmadan coşarken özel bir heyecanla ilerlediğini hissediyorum. Sabah seherinde atmosferden doğaya salgılanan gazın bizlere ve canlılara canlılık cilde güzellik zihindelik veriyor. Adeta yaşıyorum o anı doya doya.
Berrak oluyor ruhumuz, arınıyoruz. Yürüyüşümün otuz kırk dakikasına eşlik eden bülbül sesleri dinlendiriyor bizleri. Yeniden ruhumun derinliklerinde sürgünler yeşeriyor, çiçekler açıyor gönlümün derinliklerinde.Yürüyüşlerin kimi deniz kenarında sahilde; başka biri yürüken martıların görüntü ve uçarkenki süzülüşleriyle; aynı bülbüllerin çoşkusu gibi  keyif aldırıyor.  Başka birimiz dere kenarlarında akan su sesi ile, kurbağa sesi ile, kuş sesi ile yürüyüşünü yaşam enerjisini oluşturuyor içinde. Size de hangisi uygun gelirse siz de hep onu yapabilrsiniz.Bu, size doğanın davetidir aslında.
Bu duygu yolculuğumuzda doğanın bizlere verdiği sonsuz hizmetleri fark ediyorum. İnsanın ve diğer canlıların anlamlı olması, alıp verdiğimiz nefesin kadrini kıymetini sağlığımızla birlikte anlıyoruz. Bülbüller benim dünyamda başkadır hep. Yanık yanık ötüşleri ozanlarımıza, bestekarlarımıza, yazarlarımıza neler ürettirmiştir?. Nice yazılar, kitaplar , besteler oluşturuldu kim bilir?
Karatavuklar da çok güzel sesleri ötüşleri, başı çevirme  hareketleri bulbul tavrı içindedirv. Yalnız karatavuk bülbül kadar uzun süre ötmez, onun Ötüşü daha kısa sure, üç beş saniye kadar sürer. Bülbül çok uzun süreli öter, bir ötüşü on-on iki saniye bazen de daha fazla sürmektedir.
Bülbülün güle olan aşkını hatırlamışızdır.Ne kadar manidar kıssalar vardır güle dair bizler için. Bu bülbüllerin, karatavukların ve kuşların ötüşünün doğa içinde seslenen bir huzurlu mutluğu vardır doğa severlerde.
 Bülbüllerin köyümde her akşam ve sabahları ötüşlerini nağmelerini nida gibi duyun ey tabiat! Duyun ey insan! Çoğu zaman bülbülleri  dinlemek için çıkarım bahçeme.Bu ötüş resitallerini ta ki her yılki gibi haziran ayının ortasına kadar duymaya şahit olurum hep huzur heyecan içinde azizim! Sonra sıcaklığın artmasıyla başka diyarlara göç ederler. O anı hep yaşarım sene boyu içimde. İlk günkü duyduyum heyecan gibidir her daim. Tıpkı çok sevdiğimiz sanatçının konserine gidip en sevdiğimiz şarkıya eşlik etttikten sonra, etkisinde kalıp, konserden sonra bir iki hafta daha aynı şarkıyı mırıldandığımız gibi; yıl boyu bülbül nağmeleri öter durur içimde.
Tüm bunlardan sonra bülbüle ait çağrışımların sanat, müzik dünyasında yansımaları olduğu gibi kitap dünyasına da nakşetmiştir. Konserde  söyleşide, sohbette güzel sunum yapan birisini dinleyip etkilendiğimizde “bülbül gibi şakıdı” deriz değil mi?!
Sanatçı Cem Adrian’ın seslnedirdiği “Ötme bülbül” türküsünü dinleyebilirsiniz isterseniz bu satırları okumaya devam ederken. Türkünün sözlerinden bir kaç satır sizlerle paylaşıyorum.
Ötme bülbül ötme
Şen değil bağım
Dost senin derdinden
Tükendi bitirim
Eridi yağım

Dost senin derdinden
Ben yana yana
Ya dost, ya dost, ya dost, dost

Deryadan bölünmüş
Sellere döndüm
Vakitsiz açılmış
Güllere döndüm
Ateşi kararmış
Küllere döndüm

Dost senin derdinden
Ben yana yana
Ya dost, ya dost, ya dost, dost”

Peşi sıra “Bülbül” şiirini yazan Yunus Emre’nin şiirini hatırlayalım:
“Karlı dağlardan mı aştın?
Derin ırmaklar mı geçtin?
Yerinden ayrı mı düştün?
Ne ağlarsın ey bülbül?”
Bülbül kelimesiyle kitap sözlerinden bahseden
“Umutsuzluk yok!
Gün gelir; gül de açar,
Bulbul de öter.” der Sezai Karakoç
Yöremiz türkülerinden Muğla Zeybeğinin sözlerini hatırlayalım:
Alı da verin benim barudunan saçmamı
Üç günde galdı şu Muğla dan gaçmama

Gurbette sebeb oldu yardan ayrı düşmeme
Aman da aman yayla da bülbül ötmesin
Benim de yarim şu Muğla dan gitmesin


Aman da karanfili saksılar da büyüttüm
Suyunu da billurlar da durulttum

Aman da ben yarimi görmeyeli unuttum
Aman da aman yaylada bülbül ötmesin
Benim yarim şu Muğla dan gitmesin

Bahçemize gelen misafirimiz, mutluğumuz olan bülbülün nağmeleri eşliğinde  ruha gıda anlamlar  çağrıştıran güzellikleri sizlerle paylaşarak  bir tabiat yolculuğunu birlikte gerçekleştirdik dostlar! Bu yazımızda bizle yolculuk etttiğiniz için iyi ki varsınız …
Başka yazılarda buluşmak dileğiyle..
Sağlıcakla kalın dostlar…





 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Aykut Koruma
    1 hafta önce
    Yazdığı anlamlı sözlerle biz okuyucularını adeta bir tabiat yolculuğuna çıkaran ve bu yolculukta türkülerle şiirlerle bizlere yoldaşlık eden kıymetli yazarımızı tebrik ediyorum. Böyle doğa ve tabiatla ilgilenen ve farkındalık oluşturmaya çalışan yazarlarımızı gerçekten çok seviyorum umarım böyle insanların sayısı artar. Teşekkürler.
  • Aykut Koruma
    1 hafta önce
    Yazdığı anlamlı sözlerle biz okuyucularını adeta bir tabiat yolculuğuna çıkaran ve bu yolculukta türkülerle şiirlerle bizlere yoldaşlık eden kıymetli yazarımızı tebrik ediyorum. Böyle doğa ve tabiatla ilgilenen ve farkındalık oluşturmaya çalışan yazarlarımızı gerçekten çok seviyorum umarım böyle insanların sayısı artar. Teşekkürler.