Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)

Yazarımız Burcu Bolakan'ın köşesinde yayınlanan "Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)" yazısını farkındalık oluşturmak amacıyla tekrar yayınlıyoruz.

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)
02 Nisan 2023 - 10:38
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)
Burcu BOLAKAN


Özel eğitime gereksinimi olan çocukların tanımlamasında zedelenme, engel, risk gibi kavramlardan sıklıkla bahsedilmektedir. Öncelikle bu kavramların ne anlama geldiği iyi anlaşılmalıdır. Kavramlar iyi anlaşılırsa özel eğitim uygulayıcılarına ya da bu konuda farkındalık kazanmak isteyen insanlara yararlı olacaktır.
Zedelenme: Bireyin psikolojik, fizyolojik, anatomik özelliklerinde geçici ya da kalıcı türden bir kayıp ya da işleyiş bozukluğu olması durumudur. Bu tanımı biraz açacak olursak bireyin beyninde, gözünde, kulağında çeşitli nedenlerden zedelenmeler olabilir. Örneğin kulağın biyofiziksel olarak bozuk olması. Yalnız zedelenmenin olması bireyin yetersizlikle karşılaşmasına neden olmayabilir.
Yetersizlik: Bireyin bir şeyi yapmada yeterli olamaması, belirli bir şekilde davranma kapasitesinde sınırlı olması anlamına gelmektedir. Zedelenme olduğu için bireyin bedensel ve zihinsel davranışları sınırlanır. Örneğin kulağında zedelenme olan bir bireyin işitememesi durumu bir yetersizliktir.
Özür ya da Engel: Bireyin yetersizliği yüzünden yaşına, cinsiyetine, sosyal ve kültürel etkenlere bağlı olarak oynaması gereken rolleri gereği gibi yapamaması durumudur.
Otizm Spektrum Bozukluğu Leo Kanner tarafından 1943 yılında tanımlanmıştır. Kanner on bir çocuk üzerinde araştırma yapmıştır. Araştırma yapılan on bir çocuğun niteliksel olarak davranışlarının yine yetersizliği olan ya da olmayan çocuklardan farklı olduğu gözlemlenmiştir. Leo Kanner’e göre farklı davranışlar erken çocukluk döneminde de görülebilir. Örneğin gecikmiş dil ve konuşma özellikleri, dili iletişim aracı olarak kullanmada yetersizlik, normal seyretmesi gereken fiziksel büyüme ve gelişim özelliklerinde farklılık, aynılığa aşırı bağlılık ve sıklıkla tekrarlayan davranışlar gibi.  Otizm Spektrum Bozukluğu ile ilgili yanlış inançlar ve düşünceler günümüze kadar gelmiştir. Örneğin; ilk zamanlarda OSB’li bireylerin yetersiz ya da niteliksiz olan anne-çocuk etkileşiminden kaynaklandığı düşünülmüştür. Bu durum gereksiz yere anne-babaların kendilerini suçlu hissetmelerine, kafa karışıklığına ve pek çok konuda yanlış anlamalara sebebiyet vermiştir. Bir başka olumsuz görüşe göre ise OSB’li birey bilinçli olarak kendisini toplumdan soyutlamaktadır. Tüm bu düşünce ve inançlar gerçeği yansıtmamaktadır ve doğru olmadığı daha ileriki yıllarda anlaşılmıştır.
OSB’li birey; sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerde sınırlığı erken yaşlarda ortaya çıkan ve göstermiş olduğu özellikler itibariyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetlerine ihtiyacı olan bireydir.
Resmi olarak ilk kez 1980 yılında DSM-III’ te yerini almıştır. 1994 yılına gelindiğinde DSM-IV’ te Yaygın Gelişimsel Bozukluklar başlığı altında değerlendirilmiştir. 2013 yılında ise yayımlanan DSM-V’ te Yaygın Gelişimsel Bozukluk başlığı altından çıkarılacak ve Otizm Spektrum Bozukluğu başlığı altında değerlendirilecektir.
DSM-V’ te yer alan tanı kriterlerinde özetle şunlara yer verilir:
  1. Sosyal yakınlaşma ve diyaloğu devam ettirmeden ilgi alanlarının, duygu paylaşımının ve sosyal etkileşiminin sürdürülememesi.
  2. Göz teması ve beden dilinde anormallikler, sözel olmayan konuşmayı anlamada ve kullanmada yetersizlik, yüz ifadeleri ya da mimiklerinin hiç olmaması ya da zayıf olması.
  3. Farklı ortamlarda davranış uyumsuzluğu, hayali oyunları paylaşmada ve arkadaşlık kurmada zorluk, başka insanlara karşı tamamen ilgisiz kalabilme durumu, yaşa uygun ilişki kurma ve sürdürmede zorluklar.
  4. Yinelenen konuşma, rutinlere, sözel veya sözel olmayan ritüel hareketlere aşırı bağımlılık ve değişime aşırı direnç.
  5. Odaklanma bakımından anormal ve sınırlı ilgiler.
  6. Duyusal girdilere çok ya da az ilgi, çevrenin duyusal özelliklerine sıra dışı ilgi.
  7. Belirtiler erken çocukluk döneminde günlük yaşam işlevselliğinde klinik açıdan belirgin bozukluğa neden olur.

DSM V’ te OSB’den etkilenen bireyler ve destek düzeyleri üç başlık altında incelenir onlardan da kısaca bahsetmek gerekmektedir.
Düzey 3: Ağır düzeyde destek gereksinimi: Birkaç anlamlı kelime çıkarabilen nadiren etkileşim girişimleri olan, yalnızca gereksinimlerini karşılamak üzere farklı yaklaşma davranışları olan ve yalnızca doğrudan sosyal yaklaşma davranışlarına yanıt veren bireydir. Bireyin davranışlarında esnekliğin olmaması, değişikliğe uyum saplamada aşırı zorluk, işlevselliğin bütün alanlarını olumsuz etkilemesi söz konusudur. Davranış değiştirmede büyük stres ve zorluklar yaşar.
Düzey 2: Orta Düzey Destek Gereksinimi: Basit kelimeler konuşan, etkileşim davranışları sınırlı olan ya da belirgin düzeyde değişiklik gösteren bireydir. Davranışlarında esnekliğin olmadığı görülür. Değişikliklerle baş etmede zorlanır. Başka birinin dikkatini çekecek düzeyde işlevselliği olumsuz etkileyecek kadar sık, sınırlı, yinelenen davranışlar sergiler. Davranışlarını değiştirmede stres ve zorluklar yaşar.
Düzey 1: Hafif Düzeyde Destek Gereksinimi: Tam cümleleri konuşabilir. İletişimi sağlayabilir ancak başkalarıyla süregelen diyaloğu başarısızdır ve arkadaş edinme çabaları garip ve genellikle başarısızdır. Etkinlikler arasındaki geçişlerde zorluklar yaşamaktadır.

OSB’nin yaygınlığına ilişkin kesin bilgiler bulunmamaktadır. OSB’nin tüm ırklarda, etnik gruplarda, sosyal statüsü farklı olan gruplarda, farklı gelir düzeyine sahip olan ailelerde görülebildiği gözlemlenmiştir. Ayrıca yaşam biçimi ya da eğitim düzeyi ile otistik bozukluk arasında bağın kurulamayacağı vurgulanmaktadır. Cinsiyetle ilgili olarak yapılan araştırmalar şunu göstermektedir: OSB erkek çocuklarında daha fazla görülmektedir. OSB’nin gerçek anlamda nedenleri anlaşılmamıştır. OSB’nin üzerinde çalışan uzmanlar genetik faktörlere odaklanmaktadır. Ancak yapılan araştırmalar tek bir genetik faktörün otistik bozukluğun yegane nedeni olmadığını göstermektedir. Ülkemizde DSM-V ve ICD-10 kriterlerine dayalı olarak yapılan tıbbi tanılamadan sonra eğitsel tanılama ve yerleştirme yapılmaktadır. Günümüzde il ve ilçelerde bulunan ve ilgili bölgelerdeki özel eğitim hizmetlerini koordine etmeden sorumlu Rehberlik Araştırma Merkezleri (RAM) tarafından organize edilmektedir.

Bu yazımda Otizm Spektrum Bozukluğu ile ilgili olarak daha önce yapmış olduğum okumalarımdan ve ders notlarımdan kısa bir özet hazırlamış oldum.

Kaynak olarak: AUZEF Çocuk Gelişimi ders kitapları ve Özel Eğitime Gereksinimi Olan Öğrenciler ve Özel Eğitim el kitabını verebilirim. Çalışma özet biçiminde sunulmuştur.


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum