LOZANDAN ÖNCE

Lozan Konferansı’na nasıl gelindi? Daha önce Mondros Mütarekesi, Sevr Muahedesi gibi anlaşmalar imza edilmişti. Ama bunlar barışı sağlamak bir yana, yeni savaşlara kapı açmıştı.

LOZANDAN ÖNCE
15 Ağustos 2012 - 09:49

Mondros Mütarekesi ile Osmanlı ülkesi tümden işgal edilmiş, Sevr o ülkeyi parçalara ayırmıştı. Yunan ordusu, İngiltere’nin teşviki, koruması ve gözetimi altında Anadolu’nun içlerine sürülmüştü. İngiltere savaş politikasını sürdürüyor, Başbakan Lloyd George, Yunanlılara büyük destek veriyordu. Yunanlılar 1922 yazında son ve büyük bir saldırıya hazırlanıyorken, Lloyd George da politik geleceğini bu saldırıyla gelecek zafere bağlıyordu. Türk sorunu böylece çözülecekti: “Versay Antlaşması yürürlüğe girecek, Türk egemenliği sona erecek, İngiltere’ye dost yeni bir Yunan imparatorluğu kurulacak ve İngiltere’nin Doğu’daki çıkarları garanti altına alınacaktı.” 

Aslında, Yunanlıların Anadolu işgalinin beyhude olduğu biliniyordu. Ama Lloyd George “Bu Yunan milletinin sınanmasıdır ve şimdi direnirlerse gelecekleri garanti altına alınmış demektir. Ben İzmir’de ülkesinin amaçlarına sırt çeviren bir Yunanlıyla bir daha asla el sıkışmam” diye ısrar ediyordu. Yunan ordusunun 10 Temmuz’da Eskişehir’i ele geçirdiğini duyduğunda çok sevindi; savaş bakanına “Doğu’nun geleceği büyük ölçüde bu mücadeleyle çizilmiş olacak” dedi. Ne var ki, Yunan orduları önce Sakarya’da ağır bir yenilgiye uğradı, ardından da 26 Ağustos’ta tamamen dağıldı. Kaçabilenler kaçtı, kaçamayanlar esir düştü. Anadolulu Rumlar da kaçanlara katıldı. Yunan donanmasının yanı sıra, Müttefik gemileri mültecileri karşı kıyıya taşıdı. Öyle ki sonradan Lozan Konferansı’nın en önemli müzakere konularından birini oluşturacak “mübadele” sorunu, bu durumda fiilen gerçekleşmişti. Lozan’da varılan mübadele anlaşması ile Türkiye’yi terk eden Rumların sayısı sadece 190 bindi, karşılığında Yunanistan’dan 355 bin Türk göç ettirilmişti. Demek ki mübadeleye konu olan bir milyondan fazla Rum’un çok büyük kısmı Lozan’dan önce Türkiye’yi terk etmişti. 

Türk zaferi, İngiltere’de şok etkisi yarattı. İstanbul ve Boğazlar ile Trakya’yı terk etmemeye kararlı Lloyd George, savaş çığlıkları atmaya başladı. Krala da güvence verdi: “Kemalistler, Çanakkale tarafındaki kıyıyı işgal etseler bile, donanmamız boğazın hürriyetini garanti altına almaya hazırdır... Britanya kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ilk anlardan itibaren Gelibolu Yarımadası’ndan, kendi varlıklarını duyurmalarına karar verdik. Hava kuvvetlerimiz Mısır’dan derhal kuvvetler gönderecektir.” O sırada İstanbul ve Boğazlar ile Gelibolu Yarımadası, 31 bini İngiliz olmak üzere 65 bin kişilik Müttefik ordularının işgali altındaydı. Trakya da Yunan ordusunun elindeydi. Boğazlar’da ve Marmara Denizi’nde müttefik filoları geziniyordu. 

Mustafa Kemal’in hedefi ise İstanbul ve Boğazlar’dı; Misak-ı Milli’nin işgal altındaki son topraklarını istiyordu. Türk askerleri bölük bölük geliyor ve kurşun atmadan müttefik mevzilerine giriyorlardı. Savaşın başlaması için bir silah sesi yeterliydi. 

İngiltere işgali sonlandırmayı düşünmüyordu. Sömürgeler Bakanı Churchill, hükümet üyelerine hitaben“Asya’yı Avrupa’dan ayıran derin su çizgisi önemli bir çizgidir ve bunu tüm gücümüzle emniyete almamız gerekmektedir. Türkler, Gelibolu Yarımadası’yla İstanbul’u alacak olurlarsa zaferimizin tüm meyvelerini kaybetmiş oluruz” demişti. Lloyd George da öyle düşünüyordu: “Türklerin Gelibolu Yarımadası’na sahip olmaları akıl almayacak bir şeydir ve bunu önlemek için savaşmalıyız.” 


ATLAS 2011 OCAK SAYI / 202 Lozan’dan Önce


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum