Kahraman Kara Fatma sefalet içinde öldü

İstiklal Harbi’nin başlangıcından Anadolu’nun düşmandan temizlenmesine kadar doğu ve batı cephelerindeki savaşların çoğuna katılmış mücahit kadınlarımız arasında en bilinen isim Fatma Seher Hanım’dır. BİLİNMEYEN TARİH / MURAT KUTLU / [email protected] gaz.

Kahraman Kara Fatma sefalet içinde öldü
15 Ağustos 2012 - 08:53

 

Elinde silahı, belinde mermileri, ayağında çizmeleri ile vatan uğruna ölmeye hazır bir kahramandır nam-ı diğer Kara Fatma...

İstiklal Madalyam yeter bana

Aslen Erzurumlu. Gençliği, baba ocağında değil, cephelerde geçmiş bir kadın. Balkan Savaşları’nda Edirne’de bulunmuş, Kafkas cephesinde yanındaki bir avuç kadınla düşmana karşı gelmiş, Sarıkamış’da eşi Derviş Bey’i kaybetmişti. Milli Mücadele döneminde yüz elli kişilik bir çetenin başında, işgalcilere karşı amansız bir mücadele veren Kara Fatma, Mustafa Kemal Paşa’nın da takdirini kazanmış, verdiği vazifeleri eksiksiz yerine getirmişti. Gözü karaydı Fatma’nın. Bursa, İzmit, İznik, Alaşehir, Sivrihisar’da düşmanla göğüs göğüse çarpışmış, üsteğmenlik rütbesine kadar yükselmişti. Bu mücadeleler sırasında birkaç kez ciddi şekilde yaralanmış, Afyon’daki çarpışmalar sırasında da Yunanlılar’a esir düşmüştü. 19 gün hiç durmaksızın işkence gördüğünü, düşman askerlerinin eğlenceye daldıkları bir andaysa kapatıldığı yerden kaçmayı başardığını verdiği bir röportajda kendisi anlatıyor.

Açlıktan odasına kapanıp ağlardı

Cepheden cepheye henüz on üç yaşındaki kızıyla birlikte koşmuştu. O da annesiyle harbe katılıyor, çarpışmalar sırasında bir şarapnel parçasının eline isabet etmesi suretiyle iki parmağını kaybediyordu. Milli Mücade dönemi sonunda üsteğmenlik maaşını Kızılay ‘a bağışlayan Kara Fatma, devlet erkanına “Bu benim son vatani vazifemdi. İstiklal madalyam yeter bana” diyecek kadar da gönlü zengin bir kadındı.

Bu unutulmaz kadın kahramanın hayatı Milli Mücadele’den sonra ne acıdır ki bir felaket içinde geçmişti. Yedigün Dergisi’nin 9 Ağustos 1933 yılı nüshasında gazeteci Mekki Said Bey’in kendisiyle yaptığı röportaj yürek parçalıyor. Hayatı vatan uğruna savaşmakla geçmiş Kara Fatma; açlık ve sefalet içinde Galata’daki bir Rus manastırında kalıyordu. Karanlık bir odada aklını yitirmiş kızı ve sokaklarda dilenen torunları ile birlikte. “Açlığımı belli etmemek için geceleri odama kapanır ağlarım” diyen Kara Fatma’nın odasında sadece serili iki çuval ve üzerinde yattıkları tahtalar var.

Mezarının yeri bile kayboldu

Röportajında “Ne olursa olsun halimi belli etmemeye çalışıyorum. Soranlara eşyalarımızın başka bir yerde olduğunu, torunlarımı da sağlam yetişsinler diye tahta üzerinde yatırıyorum” diyor ve utancından ağlıyor. 55 yaşında olan bu kahraman kadın, kızı ve torunlarına bakabilmek için “Ne iş olursa yaparım ama bu yaşta bana kimse iş vermiyor, ben de kızım ve torunlarım aç kalmasınlar diye kimseye belli etmeden akşamları yardım toplamaya çıkıyorum” derken çaresizliğini ortaya koyuyor. Kara Fatma “Çalıştığım müddetçe amirlerimin takdirlerini kazandım. Bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan tek şey bu İstiklal madalyasıdır. Açım ama şerefliyim” diyerek madalyasını Said Bey’e gösteriyor.

Onun bu içler acısı halini devletimiz ancak 1954 yılında fark etti. Torunları yatılı okula yerleştirildi. Kendisine de aylık bağlandı. Hayatı boyunca rahat yüzü görmemiş, açlık ve sefaleti iliklerine kadar yaşamış Fatma Hanım, 2 Temmuz 1955 yılında Darülaceze’de hakkın rahmetine kavuştu. Kasımpaşa Kulaksız Mahallesi’ndeki kimsesizler mezarlığına defnedilen Kara Fatma’nın kabri ne yazık ki yapılan yol inşaatı nedeniyle bugün ortadan kaybolmuş durumda.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum