Türkiye'nin Yerel Seçim Tarihinden Kesitler

Türkiye'nin Yerel Seçim Tarihinden Kesitler
07 Nisan 2024 - 09:44
Hakkı Uyar
Prof. Dr.Hakkı UYAR

Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılda ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayunu (Tanzimat) döneminde kullanılmaya başlayan belediye terimi1 Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı sözlüğünde “bir şehrin umumi işleri ve sair ihtiyaçlarına bakan idare” olarak tanımlanmaktaydı.2 Kırım Savaşı sırasında İstanbul’a gelen kalabalık sayıdaki İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerinin barındırılması ve buna yönelik altyapı yetersizliği, 1854 yılında Fransız tarzında Şehremaneti’nin kurulmasına vesile oldu. 13 Haziran 1854 tarihinde yayımlanan nizamnameyle belediye hizmetlerinde şehremini dönemi başladı. 1857 yılında İstanbul 14 belediye dairesine bölündü. Beyoğlu’nun (6. daire) belediye görevleri arasında şunlar vardı: Mahalle, çarşı ve pazarların düzen ve temizliği; yapı işleri, yol, kaldırım, lağım ve su yollarının yapımı ve bakımı; gıda maddeleriyle ilgili narh kontrolü (1865’ten itibaren narh kaldırıldı.) ve sokakların petrol lambasıyla aydınlatılması 1865’ten itibaren gerçekleşti. Bunlar elbette sadece Beyoğlu için geçerliydi. Gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları Beyoğlu’ndaki 6. daire, 1913 yılına kadar varlığını sürdürdü. Bu tarihte daireler kapatılarak belediye işleri İstanbul Şehremaneti bünyesinde tek elde toplandı. 1864 tarihinde yayımlanan Vilayet Nizamnamesi’yle belediye meclislerinin kurulmasına karar verildi. Vali ya da kaymakam tarafından atanacak olan “reis” belediye meclisine başkanlık edecek, kararları uygulayacak ve vilayetle belediye ilişkilerini düzenleyecekti. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yerel yönetimlerin ana işlevi, I. Dünya Savaşı sonrasında işgale uğrayan, yakılıp yıkılan ülkeyi onararak temel hizmetleri verir hâle gelmek ve bir hayli azalmış nüfusu artırma politikasıyla ülkenin sağlık sorunlarının (özellikle salgın hastalıklar) çözümüne katkıda bulunmaktı. Ancak belediyelerin işlevleri çeşitli kuruluşlar arasında dağıtılmış ve parasal olarak güçleri sınırlıydı.

Bu sorunları gidermek için 1930’da 1580 sayılı Belediyeler Kanunu çıkarıldı ve bu kanun 12 Eylül dönemine kadar yürürlükte kaldı. Yasayla, belediyelerin dağınık olan işlevleri tek elde toplandı. Tek parti dönemine genel olarak bakıldığında 1923’te 421 olan belediye sayısının 1938’de 537’ye ulaşmış olduğu görülür. Bugün Türkiye’deki toplam belediye sayısı 1398’dir. Bu belediyelerden 549’u büyükşehir sistemi içerisinde yer almaktadır. 849’u ise 51 ildeki il, ilçe ve belde belediyelerinden oluşmaktadır. 

İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANI (1930) 

Türkiye’de belediye seçimlerinin gerçek anlamda Cumhuriyet döneminde başladığından söz etmek gerekir. Bunların içerisinde de ilk çoğulcu olan 1930 belediye seçimleridir. 1930 seçimlerinin bir önemi de kadınların ilk kez seçme ve seçilme noktasında oy kullandığı seçimler olmasıdır.


11 EYLÜL 1950 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİNİN MÜFİDE İLHAN HABERİ

Ancak bu dönemde seçimlerde halk belediye meclislerini, belediye meclisleri de belediye başkanını seçiyordu. Bu uygulama 1963 seçimlerine kadar sürdü. Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı, 1930 yılında Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde seçildi. Sadiye Ardahan, 1930-1932 yılları arasında iki yıl Kılıçkaya belde belediye başkanlığı yaptı. Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı ise Müfide İlhan’dır. İlhan, 1950’de Mersin belediye başkanı seçildi.3 Eğitimci olan Müfide İlhan, Demokrat Parti’nin (DP) kuruluş sürecinde görev almış aktif bir partiliydi. Mersin’de sevilen bir isim olan Müfide Hanım, Belediye Meclisi’ne ilk sırada girdi.4

DP’NİN GÖREVDEN ALDIĞI MALATYA BELEDİYE BAŞKANI VE YENİLENEN SEÇİMLER (1950-1951) 

Türkiye’deki 27 yıllık CHP iktidarı DP’nin 1950’de yapılan seçimleri kazanmasıyla sona erdi. 1945’te çok partili hayata geçişi dünya konjonktüründeki gelişmeler kolaylaştırsa da Türkiye’de çok partili hayata geçişte iç dinamikler daha etkiliydi. 14 Mayıs 1950 seçimleriyle DP iktidara gelmişti. Bu seçimlerin birkaç ay ardından Eylül 1950’de belediye seçimleri yapıldı. Bu seçimlerde de DP büyük bir başarıya imza attı. 600 belediyenin 560’ını DP kazandı. Bir ay sonra yapılan İl Genel Meclisi seçimlerinde de DP 67 ilin 55’inde birinci parti oldu. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde İnönü, Malatya’dan milletvekili olarak TBMM’ye girmişti, İnönü ailesi bir yönüyle Malatyalıydı. Öte yandan İnönü biri Ankara diğeri Malatya olmak üzere iki yerden birden aday olmuştu.5 CHP’nin seçim kazandığı ender yerlerden biri olan Malatya’da 11 milletvekilliğinin tamamını CHP kazandı. (Çoğunluk sisteminde, birinci olan parti tüm vekillikleri alıyordu.) Aynı yıl içerisinde yapılan muhtar ve ihtiyar heyeti seçimlerini de CHP kazandı. Belediye seçimlerini de Malatya’da CHP kazandı ve belediye meclisi Muzaffer Akalın’ı 20 Eylül 1950’de belediye başkanı olarak seçti. Takip eden günlerde Malatya’ya yeni bir vali atandı: Turgut Babaoğlu.

CHP’li Gayret gazetesinde Nüvit Yetkin, Vali Babaoğlu’nu, Millî Mücadele karşıtı Vali Ali Galip’e benzetti. Vali, Yetkin hakkında dava açtı. Belediye başkanı da hızlı bir şekilde 16 Ekim’de görevden alındı. Muzaffer Akalın’ın yerine Belediye Başkan Yardımcısı Nüvit Yetkin değil, Malatya Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Rauf Tuğtekin atandı. Bunun üzerine Akalın görevden alınmaya ve yerine yapılan atamaya itiraz etti. Danıştay Akalın’ı haklı buldu. Bu süreçte İçişleri Bakanlığı, Belediye Meclisi’nden yeni bir başkan seçilmesini istedi. Ancak Belediye Meclisi, İçişleri Bakanlığı’nın yeni seçim yapılması emrini uygulamadı, Danıştay’ın kararı doğrultusunda hareket etti. Bir kusuru olmadığı Danıştay tarafından tespit edilen Akalın’ın göreve devam etmesini istedi. Hükûmet ise olayı bir hayli önemseyip Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın başkanlığında toplanarak Malatya Belediye Meclisi’nin feshine karar verdi (20 Şubat 1951).6


HAŞİM İŞCAN (ORTADA, MİKROFON BAŞINDA)

İSTANBUL’DA HAŞİM İŞCAN’IN BAŞKANLIĞI (1973) 

1950’li yılların sonuna kadar (1923’ten başlamak üzere) İstanbul valileri aynı zamanda İstanbul belediye başkanıydı. Seçimin ardından Belediye Meclisi, kendi içerisinden başkanı seçiyordu. İlk kez 1963’te halk doğrudan belediye başkanını seçebildi.

1963 yerel seçimlerinde CHP eski valilerden Haşim İşcan’ı aday gösterdi. Kapatılan DP’nin mirasçısı Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Adalet Partisi (AP) vardı. YTP, Menderes’in avukatı ve popüler bir isim olan Burhan Apaydın’ı aday olarak belirledi. Apaydın’ın YTP tarafından aday gösterilmesi AP’lilerin tepkisini çekti. Apaydın’ın adaylığı AP oylarını bölecekti. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin (CKMP) desteklediği bağımsız aday Mümtaz Tarhan da Apaydın gibi AP’lilerin eleştirilerine hedef oldu. DP mirasçısı partilerin7 oylarındaki parçalanmaya rağmen 17 Kasım 1963 tarihinde yapılan yerel seçimlerde yine de AP adayı Nuri Eroğan birinci çıktı:


17 Kasım 1963 tarihinde yapılan yerel seçimlerde AP adayı Nuri Eroğan birinci çıktı

CHP, Seçim Kanunu’nun 17. Maddesi’nde “İktisadi devlet teşekkülü ve devlet ortaklıklarında memur ve hizmetlilerin seçimlerde aday olabilmeleri için, seçimin yapılmasına karar verilmesinden sonra 7 gün içinde istifa etmeleri gerekir” hükmünü gerekçe göstererek seçim sonuçlarına itiraz etti. Çünkü seçimleri kazanan Denizcilik Bankası Hukuk Müşaviri Nuri Eroğan’ın kanuna göre 21 Eylül’de istifa etmesi gerekmekteydi. Oysa Eroğan görevini seçimin yapılmasından sonraki güne (18 Kasım) kadar sürdürmüştü. Bunu saptayan CHP İstanbul il yöneticileri de buna itiraz etmişti. Bunun üzerine İl Seçim Kurulu Eroğan’ın başkanlığını iptal etti ve Eroğan’dan sonra en çok oyu alan CHP adayı Haşim İşcan seçimi kazanmış sayıldı. Bu karara AP itiraz etse de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) itirazı reddetti ve İşcan’ın başkanlığı onaylandı. Eroğan’ın hukukçu olmasına rağmen başvuru koşullarını yerine getirirken vaktinde istifa etmemek gibi bir hukuki hata yapması dikkat çekicidir. Eroğan da 1949 tarihli Emekli Sandığı Kanunu’na göre Emekli Sandığı’na mensuptu yani devlet memuru statüsündeydi. Vaktinde istifa etmemek Eroğan ve AP’nin pahalı bir bedel ödemesine yol açtı.8


AHMET İSVAN EDİRNEKAPI HALK EKMEK FABRİKASI AÇILIŞINDA HALKLA BİR ARADA, 1977

İSTANBUL’UN EN YÜKSEK OYLA KAZANAN BELEDİYE BAŞKANI: AHMET İSVAN (1973) 

1960’lı yıllar ve onu takip eden on yıl boyunca dünyada ve Türkiye’de siyaseten yükselen dalga soldu. Bu süreçte köyden kente göçün hızlanması, 1961 Anayasası’nın sağladığı özgürlük ortamı ve ülkedeki sosyal ve ekonomik dinamikler siyasette 1973’ten itibaren sosyal demokrat/demokratik sol belediyeciliğin önünü açtı. 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde CHP, yeni lideri Bülent Ecevit öncülüğünde 23 yıl sonra birinci parti olmuştu. 9 Aralık 1973 tarihinde yerel seçimler yapıldı. Seçimler öncesinde CHP’de İstanbul Belediye başkanlığı için iki kişinin adı geçiyordu. Biri Ahmet İsvan diğeri Aytekin Kotil’di. Ecevit’in Robert Kolej’den arkadaşı olan Ahmet İsvan, partinin önde gelen isimlerindendi ve partinin yayın organı olan Özgür İnsan dergisinde yazmaktaydı. İsvan, Ecevit’in genel başkan seçilmesinden sonra yapılan 21. Olağan Kurultay’da Parti Meclisi’ne de seçilmişti.9 9 Aralık 1973 tarihinde yapılan yerel seçimlerde kış koşulları nedeniyle katılım oranı düşük olsa da CHP İstanbul’da seçimleri büyük bir farkla kazandı. CHP’nin adayı Ahmet İsvan’ın oyu %63,5 iken AP adayı Fahri Atabey’in oyu %28,2’de kaldı.10 Nitekim, 1963 sonrası doğrudan yapılan belediye başkanlığı seçimlerinden günümüze kadar geçen süreçte (60 yılda) İsvan’ın aldığı oy bir başkası tarafından elde edilemedi.


BEDRETTİN DALAN 1984-1989 YILLARI ARASINDA İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI OLARAK GÖREV YAPTI

ANAP’LI DALAN GİDİYOR SHP’Lİ SÖZEN GELİYOR (1989) 

Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi (ANAP), 1983’te tek başına iktidar olmuş ve 1984 yerel seçimlerinde büyük bir başarıya imza atmıştı. Ancak iktidarın özellikle ekonomik politikalardaki başarısızlığı ve izlediği neoliberal politikaların yarattığı tepkilerin sandığa yansıması 1989 yerel seçimlerinde oldu. ANAP’ın en popüler isimlerinden olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, 1984 yerel seçimlerini %49,6 oy oranıyla kazanmıştı. Ona en yakın oy alan rakibi SODEP adayı Korel Göymen’in oyu ise %26,2 idi. 


SHP’nin 1989 yerel seçimlerindeki başarısı

Geçen 5 yılın sonunda SHP’nin Dalan’ın karşısında çıkardığı isim, kamuoyunda hekim kimliğiyle bilinen Nurettin Sözen’di. Dalan’ın karşısında Sözen’e çok da şans tanınmıyordu. Seçimden bir gün önce Milliyet’ten Melih Aşık’ın sorusunu yanıtlayan Sözen sonuçlara ilişkin, “Yüzde 50 - yüzde 50; Dalan ile eşit şansa sahibiz” demişti. 

Dalan ise kazanacağından o kadar emindi ki, seçim günü oyunu kullanıp belediyenin şantiyelerine gidip, “İşimizin başındayız” mesajı vermişti. Dalan, çalışma tekniğini de “Önce ateş ediyorum sonra nişan alıyorum” diye açıklıyordu. Ancak seçim sonuçları hem adayları hem de kamuoyunu şaşırttı.

SHP’nin 1989 yerel seçimlerindeki başarısı, 1991 genel seçimlerinde sandığa yansımadı. 1989 başarısı lokal bir başarı olarak kaldı. Siyasetteki parçalanma 1989’da SHP’ye yararken 1994’te Refah Partisi’ne (RP) yarayacaktı.
Yazının devamı için Kaynak: Yazının tamamı ilk olarak 26 Şubat 2024 tarihinde İstdergi'de (https://www.istdergi.com/guncel/turkiyenin-yerel-secim-tarihinden-kesitler) yayınlanmıştır.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum