Zafer KARATAY

Zafer KARATAY

[email protected]

Stalin, Brejnev ve Putin'in Kırım Tatarlarına Yönelik Politikaları

20 Şubat 2022 - 16:41 - Güncelleme: 14 Mayıs 2022 - 11:14

Putin Rusyası 7 yılı aşkın bir süredir bütün baskılarına, zulümlerine, tehditlerine, kandırma ve kendi usüllerince “ikna etme” çabalarına rağmen, işgale bir türlü razı edip, boyun eğdiremediği Kırım Tatarlarına karşı yeni baskı dalgası başlattı. Bunu tetikleyen ana sebeplerden biri de  katılacak ve katılması muhtemel ülkelere  Rusya diktatörlüğünün baskı, engelleme çabaları, aba altından sopa göstererek, büyük ihtimalle kapalı kapılar ardında açık tehditlerine rağmen, 4 büyük uluslararası kuruluşun  AB, Avrupa Konseyi, NATO ve GUAM) dahil 46 ülkenin katılımıyla 23 Ağustos 2021 tarihinde Kiev’de gerçekleştirilen uluslararası  Kırım Platformu oldu. Davet gönderilmesine rağmen Türkiye’den başka hiç bir Türk devleti bu toplantıya katılmadı. Elbette Türkiye ve Arnavutluk dışında İslam ülkeleri de bu toplantıda yoktu. Böylelikle bir Türk ve müslüman toplumun ülkesinin işgali ve oranın yerli halkı Kırım Tatarlarına yapılanlara kayıtsız kalarak, bu ülkenin yöneticileri, kendi tarihlerine bir utanç belgesi daha bırakmış oldular.

Türkiye, Kırım Platformunu desteklediğini ve katılacağını 10 Nisan 2021 tarihinde İstanbul’da iki ülke devlet başkanları ve bakanların katıldığı Stratejik İşbirliği toplantısı sonrasında basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmış, 20 maddelik zirve bildirisinde de yer almıştı. Türkiye’yi Kırım Platformu açılış zirve toplantısında  temsil eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,  Türkiye’nin Kırım’ın ilhakını başından beri tanımadığını ve tanımayacağını, Kırım Tatarlarını ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemeyi sürdüreceğini bir kere daha vurguladı. Kırım Platformu liderler toplantısının açılış ve kapanış konuşmalarını Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy yaptı. Avrupa ve Dünya’daki demokratik ve güçlü ülkelerin tamamının temsil edildiği bu zirvenin oturumu yöneten Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın taktığı Kırımoğlu’nun hediyesi Tarak tamgalı kravat dikkatleri çekti. Yolbaşçımız Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım’ın yerli halkı Kırım Tatarları adına yaptığı, diğer konuşmacılara göre uzun sayılabilecek ve metnini Emel’in bu sayısında okuyabileceğiniz çok anlamlı bir konuşma yaptı. Türkçe olarak yaptığı konuşmasının sonunda, Kırım’ın Rusya’nın işgalinden kurtulması ve Rusya’nın saldırganlığının önlenmesi için Dünya devletlerini yönetenlere mesajını bir Kırım Tatar atasözünü kullanarak yapması, medyanın ve dünya kamuoyunun çok dikkatini çekti ve mesajın hedefine ulaşmasını sağladı;

Kırım Tatarlarında bir atasözü var ‘Çakalların saltanatı aslanlar uyanınca ve ayağa kalkıncaya kadar devam eder’.

Ümit ederiz ki, dünya devletleri, kaba kuvvet değil hukukun üstünlüğünün egemen olması için yakın zamanda ayağa kalkacak ve gerekli tedbirleri alacaktır. İşte Kırım Platformu’nun ve burada imzalanacak olan açıklamanın esas amacı budur. 

Mustafa A. Kırımoglu, Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesinden sonra, bir bilge lider, gerçek bir aksakal olarak, dünya siyasetini ve tarihsel gelişimi iyi okuyan biri olarak, seneler geçtikçe Kırım işgalinin dünya gündeminden düşeceğini görerek uluslararası Kırım platformu fikrini ortaya atmıştı.  Hem o hem de Refat Çubar başkanlığındaki Kırım Tatar Milli Meclisi  bu fikir üzerinde ısrarla durarak, Ukrayna yönetimini de bu fikre inandırdılar. Önceki Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko döneminde başlayan, platformun nasıl ve amacının ne olacağı yönünde hazırlıklar ve ülkeler nezdinde yürütülen kulis faaliyetleri sonucunda yeni Cumhurbaşkanı Zelenskiy’in de bu fikri benimsemesi ve insiyatif kullanmasıyla Kırım Platformu kurulmuş oldu ve ilk zirvesi başarıyla sonuçlandı.

Kırım Platformunun kuruluş zirve toplantısının ve platformunu ne kadar doğru ve isabetli bir adım olduğunu Putin Rusyası yönetiminin duyduğu rahatsızlıktan kolayca anlamak mümkündür. Kırım Platformunun tarihi ilan edilip, ülkeler katılacaklarını açıklamaya başladığında, Moskova’dan dozu ve yetkili seviyesi giderek artan açıklamalar tehditler gelmeye başladı. İlk önceleri Putin Rusyası’nın 5.kol faaliyetlerinin elemanlarınca çeşitli ülkelerde Kırım Platformu aleyhine propaganda ve açıklamalara, Rusya yetkilileri de katıldı ve Dışişleri ve Kremlin sözcülerinin çeşitli açıklamalarına, katılacağını açıklayan ülke sayısı arttıkça  Lavrov ve Putin’de açıklama yapmak ve tehditler savurmak zorunda kaldılar. Katılan ülkeleri açıkça tehdit ettiler. 

Putin Yönetimi  Kırım Platformuna karşı duyduğu öfkenin acısın Kırım Tatarlarından çıkarmak için platformun üzerinden bir süre geçmesini bekledi. Rusya gizli servisleri hazırlıklarını yaptılar ve 3 Eylül’de operasyon başlatıldı. Hedefleri, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan yardımcısı Nariman Celal ve Kırım Tatar Milli Meclisi idi. Bu operasyondan önce Akmescit yakınlarında bir yerleşim yerinde doğalgaz borusuna sabotaj yapıldığı haberi servis edildi. Hiç bir doğal gaz kesintisine, ciddi bir arızaya sebep olmayan, yerde küçük bir oyuk fotoğrafları Kırım’daki Rus medyası yayınladı. Bir hafta geçmeden 3 Eylül 2021 günü bu yerleşime bölgesinde oturan Asan ve Aziz Ahtem kardeşlerin kayıp olduğu ve yakınlarının kendisinden haber alamadığı haberleri sosyal medyadan yakınları ve arkadaşları tarafından duyuruldu. Ertesi sabah 4 Eylülde  Kırım Tatarları, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan yardımcısı Nariman Celal’in eşi ve biri henüz bir yaşını doldurmamış 4 çocuğuyla yaşadığı evine işgalci Rusya’nın FSB güçlerince baskın yapılıp, kaçırıldığı ve bilinmeyen bir yere götürüldüğü haberiyle uyandılar.

Bunun üzerine yakınları, avukatlar ve Kırım Tatar aktivistler Akmescit’teki işgalci Rusya’nın  gestapo gibi çalışan  gücü FSB Kırım Merkezi binası önünde toplandılar. Burada oğlum nerede diye soran Asan Ahtem’in annesi, amcası kardeşi, Kırım Tatar Milli Meclisi üyesi ve Avdet gazetesi genel yayın yönetmeni Şevket Kaybullah, Kırım Tatar Milli Kurultayı seçim komisyonu başkanı Zair Smedla dahil 58 Kırım Tatarı göz altına alındı. “Kardeşim nerede?” diyen Arsen Ahtem 15 gün, Eskender Ahtem 10 gün hapiste tutuldu.  Anne Zarema Ahtem’in 10 000 ruble ve diğer gözaltına alınan Kırım Tatarları , ayrı ayrı günlerde illegal mahkemeye çıkarılarak 5 bin ile 30 000 ruble arasında paralarının gasp edilmesine hükmedildi.

Asan ve Aziz Ahtem’in yakınları bir taraftan böyle  baskı altında tutulurken, diğer yandan ailenin görevlendirdiği avukatlar ne Aziz ve Asan Ahtem’e ne de Nariman Celal’e bu iki üç gün boyunca ulaşamadılar. İşgalci Rusya’nın gerçek niyeti bu üç vatansever insanın 6 Eylül 2021 günü illegal işgal mahkemesine çıkarıldıkları zaman belli oldu. Asan ve Aziz Ahtem’i işgalci yönetim kendi adamlarını avukat olarak görevlendirirken, Asan ve Aziz Ahtem ailesinin görevlendirdiği avukatlarla görüşmekten endişeli bir şekilde kaçınıyorlardı. İşgalci yönetim organları Asan ve Aziz Ahtem’i gaz boru hattına sabotaj ile, 23 Ağustos 2021 günü Kiev’de yapılan Kırım Platformu toplantılarına katılan Nariman Celal’i de patlayıcıyı temin etmek ve teşvik etmekle suçluyorlardı. Asan ve Aziz Ahtem’in ancak günler sonra bağımsız avukatlarla görüşmelerinden sonra gerçek daha iyi ortaya çıktı. Asan ve Aziz Ahtem maskeli FSB elemanlarınca kaçırıldıktan sonra ormanlık araziye ve gözleri bağlı başka yerlere götürülerek, öldürülecekler gibi davranış ve konuşmalarla iyice korkutulup dayak ve işkence ile yapmadıkları suçu kabullenmeleri ve Nariman Celal’e karşı ifade vermeye zorlanmışlardı.

Haklarına açılan 12-15 yıl hapiste tutulmaları öngörülen dava sürerken işgalciler, kendilerine boyun eğmeyen Nariman Celal’i avukatlarından habersiz zorla psikiyatri kliniğine yatırdılar. Görünen o ki bu yargılama sürecinde işgalcilerin Kırım Tatarları üzerindeki baskılarında başka gelişmelere ve işgalcilerin bir tiyatro oyununa olarak sürecek.

Vatan Kırım’da Kırım Tatarlarının maruz bırakıldığı bu olayların, kaçırma, öldürme, toplu gözaltılar, işkence, para ve hapis cezalarının ve diğer insan hakları ihlallerinin, hak ve hukukun yok sayılmasının tek sebebi, Rusya’nın Kırım’ı işgaline razı olmayan Kırım Tatarlarını korkutmak, işgale boyun eğdirmek ve Kırım Tatarlarının direnişini kırmaktır. İşgalci Rusya yönetimi,  Kırım’da epey bir zamandır özellikle dindar Kırım Tatarlarını hedef seçmiş, onları terörist, ayrılıkçı radikaller gibi yaftalarla, uydurma delil ve sonucu FSB merkezince belirlenen düzmece yargılamalarla 5 ile 20 arasında hapse mahkum ediyordu. Bununla teröre şiddete başvurmadan demokratik yollarla mücadelesi ile haklı bir şöhret ve saygı kazanan itibarı uluslararası kamuoyunda çok yüksek olan Kırım Tatarlarını ve milli mücadelelerini dünyaya radikal dindarların terörist faaliyetleri gibi göstermeyi hedeflemişlerdi. İşgalciler, Kırım Tatarlarına karşı yapılan apaçık zulümlere ve haksızlıklara birkaç Kırım Tatarının radikal tepki göstermesini bekliyorlardı. Kırım Tatarları işgalcilere bu fırsatı vermediler. Tutuklanan yakınlarını desteklemeyi, tutuklanan kardeşleri için polis merkezleri önünde toplanmayı, mahkemelerine gitmeyi sürdürdüler. İşgalci Rusya bu insanları da toplu gözaltına alarak, hapis ve para cezaları vererek bu desteği dünya kamuoyundan gizlemeye ve onları yıldırmaya çabalıyor.

2013 yılında yapılan Kurultay’ımızda Kırım Tatar Milli Meclisine seçilen Kırım Tatar Milli Meclisi başkanı Nariman Celal’in sıradaki kurban olarak seçilmesinin bir çok sebebi olduğu aşikar. Birincisi Kırım Platformu’nun gerçekleştirilmesinde ve bu platformda Kırım Tatar Milli Meclisi’nin Kırım Tatarlarını temsile yetkili en üst olarak temsil edilmesi, uluslararası düzeyde muhatap kabul edilmesi ve Nariman Celal’in başına gelebilecekleri bilmesine rağmen bu toplantıya katılarak Kırım’da yaşananları anlatmasıdır. Nariman Celal, Kırım Tatar Milli Meclisi’nin Kırım’da kalabilen, sürgün edilmemiş en üst yetkilisidir. Bilindiği gibi Kırım Tatarların milli yolbaşçısı Mustafa A. Kırımoğlu ve halefi Kırım Tatar Milli Meclisi başkanı Refat Çubar’ın Ukrayna’da iken Kırıma girişleri yasaklanmıştı.  İşgalden sonra hapse atılan Kırım Tatar Milli Meclisi başkan yardımcısı Ahtem Çiygöz ve psikiyatri kliniğine kapılan hakkında ceza davası açılan Milli Meclis üyesi İlmiy Umer, Türkiye Cumhurbaşkanını girişimiyle Türkiye üzerinden Kiev’e giderek sürgünde mücadelelerini sürdürüyorlardı.

Genç ve eli kalem tutan, halkı için kaygı duyup, kenara çekilmeden saklanmadan, korkmadan fikir üreten ve sahada çalışan bir aydın olan Nariman Celal, Kırım Tatarlarının toplu hiç bir faaliyetine izin vermeyen işgalcilerin bütün baskılara rağmen Kırım’da yürüttüğü akıllı ve başarılı çalışmalarla Kırım Tatarları arasında gitgide sevilen ve sayılan bir lider konumuna gelmişti. Bu da işgalcilerin onu hedef olarak seçmelerinin bir diğer önemli sebebidir. Evinde baskın sırasında FSB görevlisinin ona “silahınız kelimedir ve bu çok daha tehlikelidir” demesi de bunun bir kanıtıdır. Onu terörist, Milli Meclisimizi terör örgütü gibi göstermek içinde Nariman Celal’in yanında bir çok faaliyete katılan Asan Ahtem ve Aziz Ahtem de kurban seçildi. Böylelikle de Kırım Tatarlarına verilen bir diğer korkutma mesajı da, Kırım Tatar Milli Meclisi ve bölge meclisi üyelerinin yanında durmayın yoksa başınıza iş alırsınız, Asan ve Aziz Ahtem’in durumuna düşersiniz mesajıdır.

Stalin rejiminin dehşeti ve sürgünü, Brejnev döneminin baskıları, hapis cezaları Kırım Tatarlarını vatanları için hakları için mücadeleden vazgeçiremedi. Putin rejimi de vazgeçiremeyecek, onları pes ettiremeyecektir. Daha önce Sovyet rejimi tarafından ve şimdi Putin rejimi tarafından hapse atılan ama yolundan dönmeyen ağabeylerinin yolunu izleyeceğini, asla vazgeçmeyeceğini söyleyen Nariman Celal’in halkına bu sözleri, Kırım Tatarların, nesliden nesile aktardıkları bir öğüdün yeni nesile  ve hepimize hatırlatılmasıdır;

Pes etmeyiniz!

Bana yaptıklarının, sizi korkutmasına izin vermeyiniz, zira bu, onların amaçlarından biridir.

Atalarımız Altın tamgalı Gökbayrağı gururla taşıdı. Biz de böyle yapmalıyız!
Not: Yazarımız Zafer Karatay'ın yazısı ilk olarak Emel Kırım Dergisinin 276.sayısında "Başyazı" olarak yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum