Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

UNUTULAN BİR TARİHÇİ: ZİYA ŞAKİR

20 Haziran 2017 - 18:46 - Güncelleme: 20 Haziran 2017 - 18:55

~~                                         UNUTULAN BİR TARİHÇİ:  ZİYA ŞAKİR
       İlkokulda öğrenci iken evimizdeki kitaplıktan en çok Ziya Şakir’in kitaplarını alır ve okurdum, Ziya Şakir Cumhuriyet döneminde 300’e yakın eser yazmış, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde ve ardından Cumhuriyetin ilanından sonra gazetecilik ve yazarlık yapmış değerli bir araştırmacıdır. Ziya Şakir’in yazdığı ve yayınladığı bazı kitaplar halen kitaplığımda mevcuttur. Ziya Şakir’i yeni nesil tanımamaktadır oysa yayınladığı hatıraları yakın tarihimize ışık tutmaktadır.
       Ziya Şakir ( SOKU), 1883 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir, Babası Sivas’lı, annesi ise Konya’lıdır, Birinci dünya Savaşında babasını kaybeden Ziya Şakir, yaşadığı dönem hakkında yazdığı kitaplar, derlediği bilgiler ve hatıralar vasıtası ile kıymetli bilgilerin kaybolmasını engellemiştir. Bu çalışkan ve araştırmacı gazetecinin kıymeti yaşarken bilinmemiştir, ömrü hep sürgünlerle, hapislerle ve sıkıntılarla geçmiştir, ülkemizin karanlık dönemlerinde yaşamıştır. Vefat ettiği güne kadar hep yazmıştır, araştırmıştır ve elde ettiği bilgileri ve belgeleri sürekli yayınlamıştır, 76 yıllık ömrüne 300 eser sığdırmıştır. Genç yaşta bir yandan cemiyet hayatına karışırken diğer yandan da politika ile uğraşmış, Sultan 2. Abdülhamit taraftarı olan gazetede başyazarlık yapmıştır. 2. Meşrutiyet ilan edilince İttihat ve Terakki Cemiyetine girmiştir.
       Genç Türk Gazetesinde çalışırken, İçişleri Bakanı Talat Bey’in aleyhine yazı yazarak, eleştirmiş ve Talat Bey’i istifaya davet edince, çok geçmeden korkuya kapılarak Mısır’a kaçmıştır. Bir müddet sonra İstanbul’a dönünce tutuklanarak Bekirağa Bölüğünde zindana atılmış, yargılama sonunda önce Kastamonu’ya sonra da Sinop’a sürgün edilmiştir. Ziya Şakir’in çektiği çileleri duyan Dahiliye Nazırı(  İçişleri Bakanı) Talat Paşa, Ziya Şakir’i İstanbul’a getirtir ve makamında kendisine barışma ve Devlet Memurluğu teklif eder ama Ziya Şakir teklifi kabul etmez, bir süre Süleyman Nazif’in çıkardığı “ Hak” gazetesinde yazarlık yaptıktan sonra evine kapanır.  Balkan savaşı başlayınca kardeşi Kazım Şakir ile birlikte Bursa’ya giderek Bursa Taburuna gönüllü olarak katılır ve ardından Edirne’ye gönderilerek Edirne Muhasarasında gördüklerini kaleme alır. Edirne, Bulgar Ordusunun eline geçince yaralı olarak Hilal-i Ahmer ( Kızılay) Hastanesinde tedavi görürken esir düşer, daha sonra kaçarak İstanbul’a geri döner. Talat Paşa tarafından Ertuğrul Gazetesinin başına geçmek üzere Bursa’ya gönderilir.
       Birinci Dünya Savaşı başlayınca Merkez İnzibat Kıtası Kumandanlığını yaparken aynı anda Ertuğrul Gazetesini çıkarmaya devam eder. Birinci Dünya Savaşı sona erince ittihat ve Terakki Partisi yöneticileri tevkif edilmeye başlayınca Bursa’dan kaçarak Adapazarı Geyve tarafında saklanmaya başlar fakat Arifiye civarında yakalanarak önce İstanbul’a ardından da Bursa’ya götürülür, oradan da Ankara’ya giderek Milli Mücadeleye katılır ve Kurtuluş Savaşı sona erince İstanbul’a döner, gazetecilik ve yazarlığa devam eder. 1928 yılında yeni harfler kabul edilince ilk tefrikası olan “ Edirne Muhasarası”nı ardından diğer eserlerini yazarak yayınlar. Rahmetli babam Ziya Şakir’in kitaplarını kitaplığında muhafaza ederdi ve devamlı okurdu.
       Ziya Şakir, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca SOKU soyadını alır ama kitaplarında soyadını kullanmaz, 22 Aralık 1959 tarihinde vefat edene kadar araştırma ve yazarlığa devam etmiştir. Eserleri son yıllarda tekrar yayınlanmaya başlanmıştır. Cumhuriyet döneminde en çok eser bırakan yazarlarımızdan biridir. Genç tarihçilerin, Ziya Şakir’in hayatını ve eserlerini araştırması onlara ışık tutacaktır.
Seyhan Çağlar EMEN                                                                   20.06.2017