Önder GÜZELARSLAN

Önder GÜZELARSLAN

[email protected]

ÇİLEKEŞ MÜSLÜMANLAR

08 Temmuz 2021 - 11:22

ÇİLEKEŞ MÜSLÜMANLAR

Durali Yılmaz hocamızın kaleminden 1980’li yıllarda ilk baskısı yapılarak yayınlanan ve ilk Müslüman olanların çektikleri çileleri anlatan  kitabı ilk çıktığı yıllarda okumuştum. Bu Pandemi döneminde tekrar okuyarak ilk Müslümanların çektikleri çileleri yeniden ilk okuduğumda ki tazeliğini hatırlamış oldum. Bugünkü halimiz ile kıyaslama yaparak ne durumda olduğumuzu görmeye çalıştım.
Çileyi iliklerine kadar yaşayan ilk Müslümanları şöyle bir hatırlayalım. Türkistan’dan Arap Yarımadasına gelen Ebu Huzeyfe’nin cariyesi ve İslam’ın ilk şehidi olan Hz. Sümeyye ile yine Yemen illerinden gelen Hz. Yasir’in oğulları olan Hz. Ammar. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ilk müezzini, Hz. Ebu Bekir’in kızgın çöllere yatırılmış vaziyette işkence edildiğinde satın alıp kölelikten azat ettiği Habeşli Bilal, Bilal-i Habeşi. Bir başka çilekeş Müslüman Dicle ve Fırat ile toprakların bereketlendiği Irak bölgesinden Arap yarımadasına gelen Hz. Süheyb, çileyi, ızdırabı iliklerine kadar yaşayıp bir kez olsun yılmamış, Hiçbir şekilde bitkinlik göstermeden Allah’ın dinini savunmaktan geri kalmamış, çilekeş Hz. Ammar’ın can yoldaşı olmuş bir sahabe.
Birbirine öylesine kenetlenmiş olan bu çilekeş ilk Müslümanlar içinde öyle biri vardı ki, bütün Ashab-ı Kiramı’ın Kur’an-ı Kerim’i öğrenebilmeleri için gece gündüz Kur’an öğreticiliği yapan çeliğe sanat veren demirci ustası Hz. Habbab’dan başkası değildir bu. Sadece demirci ustası değil zeki ve çok akıllı olduğu için inen Kur’an ayetlerini çok kısa sürede ezberlerdi. Durmadan yeni inen ayetleri sahabe ile paylaşır onlarında öğrenmelerini sağlardı. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in öldürmek için yola çıkan ve iki Ömer’den biri olan Hz. Ömer’in de kalbinin yumuşamasına vesile olan ve O’nun İslam ile şereflenmesine kapı aralayan Temimli Hz. Habbab.
Birbirine öylesine çok seven, yokluklar içinde kıvranarak hayata tutunmaya çalışan bu çilekeş Müslümanların arasına katılan Mekke’nin en zengin ailesinin çocuğu zenginliği elinin tersiyle itip yokluğu, hiçliği kabul eden, Mekke’nin en yakışıklı genci, birbirinden güzel esvapların içinde göz kamaştıran ancak şehit olduğunda üzerini örtecek bir elbise bile bulunamayan Allah Rasûlü Hz. peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in adeta sağ kolu gibi her yere yetişen Medine’de İslam Devleti’nin kuruluşuna öncülük eden, Medine’ye hicret öncesi ahaliyi İslam’a hazırlayan, kalpleri ısındıran ve Medine’de bulunan bir avuç insana Kur’an öğreticiliği yapan Hz. Mus’ab vardı. Hz. Mus’ab aynı zamanda İslam sancağının sancaktarlığını yapmış, Medine’nin her karışında teri, canı ve kanı olan bir sahabe. Uhud’da şehadeti sonrasında üzerindeki kanlı gömleği kefeni olmaya yetmeyen Hz. Mus’ab’ı o haliyle gören Kainatın Efendisi yeni inen ayetlerden Ahzab süresi 23. ayeti Uhud’da bulunan Ashabına okurken herkes göz yaşlarına boğulmuştu. Rabbimiz bu ayetinde şöyle buyuruyordu:
“Müminlerden öyle erkekler var ki, Allah’a verdikleri sözde durmuşlardır. Kimi bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Onlar, sözlerini asla değiştirmemişlerdir.” Bu ayet bir dönem Mekke’nin en soylu ve en zengin ailesinin çocuğu olan Hz. Mus’ab için iniyordu. Hz. Mus’ab’ın şahsında Hz. Ammar, Hz. Habbab ve Hz. Süheyb dahası diğer bütün müminler bu ayetten hisseleri düşeni alıyorlardı.
Birbirinden hiç ayrılmayan çileyi yudum yudum içen bu çilekeş Müslümanlar arasına Medine’de katılan, Müslümanlara İslam’a girdikten sonra ışık olan Fars diyarından, o gün ateşe tapan Mecusilerin memleketi İran’dan gelen Hz. Selman-ı Farisi var ki, Hendek’te Müslümanlara uygulattığı taktikle büyük zafer kazandıran ve hendek kazılışı esnasında geldiği ülkesinin bir gün Müslümanlar tarafından fethedileceği müjdesini Allah’ın Rasûlü, Hz. peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den öğrenince sevinç gözyaşları döken Hz. Selman, Hz. Ammar, Hz. Mus’ab, Hz. Süheyb ve Hz. Bilal-i Habeşi’nin can dostuydu. Mekke döneminde çileyi kendilerine yoldaş kabul eden bu sahabeler Medine döneminde de Allah Rasûlü’nün en yakın aile efradı gibi olmuş, O’nun yanından hiç ayrılmayan kişilerdi. İran’da bir çiftçi çocuğu iken ateşe tapmak istemeyip kendisine doğru dini öğretecek birini bulabilmek için ateşperest babasını ve ailesini terk ederek diyar diyar gezen sonra Medine’ye kadar gelen Hz. Selman bir ara Yahudi bir tüccarın kölesi olsa da son Peygamberin Medine’de olduğunu öğrenince ona ulaşabilmenin yollarını arayıp sonunda Rasûlüllah’a kavuşunca oracıkta İslam’a giren, büyük badireler atlatan Hz. Selman-ı Farisi, Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Allah Rasûlü’nün müjdesine şahit olmuş ve daha ötesi memleketine vali olmuştur.
İslam’ın ilk şehidi olan Türkmen kızı Türkistan diyarından gelen Hz. Sümeyye’nin oğlu, anne ve babası şehit olunca Allah Rasûlü’nün benim ehlimdendir dediği, yine Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir gün azgın bir topluluk tarafından şehit edileceğini işaret ettiği ve yaşadığı süre içinde Ammar’ı üzen beni üzmüştür dediği Hz. Ammar,  Müslümanların fitne döneminde Sıffin Savaşı’nda şehit düşmüştür. Şehadetiyle Fırat Nehri kızıla boyanmıştır.
Çilekeş Müslümanlara baktığımız da her biri Arap Yarımadasına bir başka diyardan gelerek İslam ile şereflenmişler ve hepsi İslam’ın sancaktarlığını yapmışlardır. Bugün hala onları anıyoruz. Asrı Saadete uzanırken onları hatırlıyor verdikleri mücadeleye gıpta ediyoruz. Bugün onlardaki samimiyetten ne kadar uzakta olduğumuza üzülerek şahit oluyoruz.
Bütün benliklerinde İslam’ı yaşamaya çalışan Ashabı Kiram dünyayı elinin tersiyle itmişler. Dünya malından ve dünyanın içindeki güzelliklerden kendilerini soyutlamışlar ve her anlarını kendilerini yaratan Allah’a ve O’nun dinine adamışlar.
Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa örnek olarak seçilen ve bugün dahi Asrı Saadet dediğimiz, Saadet Dönemi’nin seçilmiş Çilekeş Müslümanları Allah tarafından da Kur’an da övgüyle bahsedilen ve kendilerinden razı olduğu o neslin hikâyesini anlatan Çilekeş Müslümanların hayatını anlatan bu kitabı bir an önce okumanızı tavsiye ediyorum. Bugün yaşadığımız girdaptan çıkabilmek için de, O örnek insanların hayatlarını kendimize örnek almamız gerektiğini düşünüyorum.            


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum