Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Yazar ne ile beslenir?

26 Haziran 2016 - 12:22 - Güncelleme: 26 Haziran 2016 - 13:04

Yazar ne ile beslenir?

Yazmak, bazen bir tutku bazen de sorumluluktan kaynaklanır.

Tutkudan kaynaklanan yazma eylemi zaman içinde körelir ve yok olur. Ancak yazmanın gerekliliğine inanan ve hatta yazma eylemini hayatlarının birinci planlarına alanlar için hava gibi, su gibi olmazsa olmazlardan birisidir yazmak!

Yazma eylemi bir görev bilinci ve gerekliliğe dönüşmüşse tutkuyla görev bilinci sentezlenerek hayat boyunca devam edecektir.

 Yazmanın yıllar evveline dayanan bir okuma, araştırma ve merak geçmişi mutlaka vardır.  Olmalıdır! Aksi halde bir anlık heves ve daha çok gençlik yıllarında yapılıp daha sonraları terk edilen kendini ifade etme biçim olarak hatıralar arasında kalırlar!

Yazarı besleyen faktörlere bakıldığında öyle ahım şahım şeyler değildir! Hele hele ekonomik unsurlar;  hayatını sadece yazarak devam ettirme hiç değildir! Bunun ülke şartlarında mümkün olmadığını da bilir yazar!

Ahmet Mithat, Peyami Safa gibi iki elin parmaklarını geçmeyen yazarımız ancak yazarak hayatları idame ettirebilmişlerdir! Gazetecilikle yazarlığı ayırmak gerekmektedir. Her ne kadar gazetecilik bir yönüyle yazarlık olsa da gazetecilerin mesleği ve geçimlerini temin ettikleri işleri daha çok haberdir. Zaman içinde köşe yazarlığı diye bir durum ortaya çıktığı için gazeteciler de yazarlar arasına katılmışlardır.

Yazarı besleyen, teşvik eden şeyler daha çok anlaşılmaları; eserlerine kıymet verilmesi, yazdıklarının dikkate alınmasıdır!

Yıllarca gece gündüz, hastalık, sıkıntı, çile… Demeden yaptığı okumalarından demlediği cümlelerle yaptığı haykırışları duyulsun ister yazar! Duyulsun ki ülkesine şehrine, insanlarına, medeniyetine ve insanlığa karşı sorumluklarını yerine getirmenin huzuru içinde yeni şeyle söyleme, yazma, biriktirme ve yeni haykırışlara, çığlıklara yelken açma imkânı, enerjisi bulabilsin!

Yazarı besleyen şeyler daha çok maddi şeyler değildir. Manevi tatmindir, yaşadığı haz ve mutluluk duygusudur!  

Düşüncelerini,  meselelerini; şehrine, ülkesine ve insanlara anlatabilmenin derdindedir yazar!  Yazarın ekonomik gücüyle ortaya koyduğu eserin kalitesi arasında hiçbir ortak yön yoktur! Ancak ekonomik rahatlık daha çok eser vermeyi, yazma sürecinde şartlarını kolaylaştırmaya yardımcı olur… Bir de yeni şeyler üretmesi için önemli teşviklerden birisidir ekonomik boyut!

Yazarı besleyen en önemli şeylerin başında eserine verilen değerdir!

Bir yazarın en mutlu olduğu an matbaadan çıktığında eserini eline alıp kokusunu duymasıdır! Eğer eser sahibine yeni doğan bir çocuk kokusunun hazzını vermiyorsa yayıncı ve matbaa titiz çalışmamış demektir!

Yayıncı, editör ve matbaa arasında gidip gelen eserin nasıl basıldığı, kitabın kapağından kâğıt kalitesine, dizgisinden sayfa akışına, dipnotlardan sayfa sonlarına, sayfa numaralarından kitabın kaç punto ve hangi karakterde yazıldığına kadar en ince ayrıntı önemlidir yazar için!

Kitaba yayımcı ve matbaa tarafından değer verilip verilmediğini yazar daha kitabı eline aldığı ilk anda anlayacaktır! Eğer eser sözleşme, görüşme şartlarına uygun olarak yayımlanmışsa işte o zaman yazarın sevincine diyecek yoktur! Aksi halde yazar eserinde gördüğü ve kendisinden kaynaklanmayan hataları düzeltme imkânına sahip değildir! Bu durumda şevki kırılır, ümitleri körelir, emeğinin çar çur edilmesine üzülür… Belki isyan eder!  Belki çığlık atıp “ Bu kadar da fazla!” diyerek eserinin dağıtılmasını, insanlara ulaştırılmasını engellemek ister ancak bunun mümkün olmadığını da bilir!

Yazarlar arasında bilinen meşhur bir söz vardır: “Kitap yazmak yolun yarısıdır. Asıl olan yazmak değil, yazılan kitabın hakkını vererek yayımlamak ve okuyucuya ulaşmasını sağlamaktır!"  Yazarı besleyen en önemli ayrıntı tırnak içinde ifadesini bulan cümleden gizlidir. Gerisi laf-ı güzaftır!