Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

İBRAHİM GÖKÇEN VE ŞEHİR SEVGİSİ

16 Haziran 2015 - 22:24

Şehre hizmet etmek için illa o şehrin yönetiminde bulunmanız ve siyaseten hizmet etmeniz gerekmez.

Siyasi ve bürokratik olarak şehre hizmet etmek amacıyla seçilen ve görevlendirilenlerin görevidir şehre hizmet etmek. Tam tersi hizmet eksikliği görülürse belediyeye seçilmiş ve bürokrat olarak görevlendirilmiş kişilerin şehre hizmet etmemeleri görevlerini yapamadıkları anlamına da gelebilir!

Bizim asıl meselemiz resmi görevle şehre hizmet etmeye gelen ve halkın seçtiği belediyelerin şehre olan hizmetleri değil.

Benim asıl üzerinde durmak istediğim şehrin kılcal damarlarında dolaşan ve şehrine artı değer katmak amacıyla gecesini gündüzüne katan birkaç gönül eri!

Geçenlerde bir dost meclisinde otururken şehir adına kimlerin gerçekten dertlendiği gibi bir merak ortaya çıktı. “Sağdan da saysan onu geçmez, soldan da saysan onu geçmez!”şehri gerçekten seven ve sevdiği oranda şehrin kültür, sanat, sosyal dinamiklerini harekete geçirmek için didinen, çırpınan insanların sayısı şeklinde de şaka yollu bir gönderme yapıldı!

Şu kadarını söyleyeyim Cumhuriyetin ilk yıllarında şehre katkı sağlama azmi ve aşkıyla yanıp tutuşan insanların sayısının bu günden daha fazla olduğu kesin! Hem sayı hem de ortaya koyduğu eserler bakımından bu güne ışık tutan ve yolumuzu aydınlatan, Cumhuriyetin ilk yıllarında bin bir zorluklar içinde yaşamasına rağmen şehrine katkı sağlayan insanları yakından tanıyınca şehri hoyratça savuran, kültür, ekonomik, sosyal ve siyasi… Her alanda şehrin nimetlerinden faydalanmasına rağmen şehre artı değer katmayan çoğunluk karşısında ne diyeceğimizi bilemiyoruz!

Cumhuriyetin ilk yıllarında Manisa’yı merak edenler kimlere müracaat ederler? Çağatay Uluçay, İbrahim Gökçen, Kamil Su, Nusret Köklü, Nuri Yörükoğlu… Ve birkaç isim daha! Bunlar arasında özellikle Çağatay Uluçay ve İbrahim Gökçen isimleri ön plana çıkar. Ancak gelin görün ki bunlar arasında en çok gadre uğrayan İbrahim Gökçendir! İbrahim Gökçen’in Manisa’ya kazandırdığı eserlerin yanında onun hakkında yazılmış yazı, makale, deneme, anma yok denecek kadar azdır. Hele hele hakkında yapılmış bilimsel çalışma yoktur.

İbrahim Gökçen hakkında yazılmış ciddi iki makale dışında yazı bulunmuyor. Bunlar  Çağatay Uluçay’ın Tedrisat Mecmuasında yayımlanan “İbrahim Gökçen’i Kabettik” (Sayı, 57, Şubat 1958, s.22,24) ile Ali Birinci’nin “İbrahim Gökçen, Manisa Tarihçisi Ressamın Hayatı ve Eserleri”(Manisa Araştırmaları, C.1. 2001, s.185-200) yazılarıdır.

İbrahim Gökçen’in Manisa’ya dair kitapları şunlardır:

1-Manisa Tarihine Gelen Bir Bakış. İstanbul, 1939(Çağatay Uluçay’la birlikte)

2-XVI ve XVII Yüzyıl Vesikalarına Göre Manisa’da Deri San’atları Üzerine Bir İnceleme. İstanbul, 1945

3-Sicillere Göre XVI. Ve XVII Asırlarda Saruhan Zaviye ve Yatırları. İstanbul, 1946

4-16 ve 17 Asır Sicillerine Göre Saruhan’da Yürük ve Türkmenler. İstanbul, 1946

5- Manisa Tarihinde Vakıflar ve Hayırlar. Kitap: I, İstanbul, 1946

6-- Manisa Tarihinde Vakıflar ve Hayırlar. Kitap: II, İstanbul, 1950

7-Tarihte Saruhan Köyleri. İstanbul, 1950

İbrahim Gökçen’in 42 makale ve şiir, yüzlerce tablo bırakarak adeta şehri ayağa kaldırmasının hiç mi anlamı yoktur? İbrahim Gökçen’i tanıyan ve onun talebeliğini yapmış birçok insan var bu şehirde. En azından onların İbrahim Gökçen hakkında hatıralarını yazmaları, CBÜ’nin de İbrahim Gökçen’i yeniden hatırlaması gerekmektedir.

Şehri sevmek şehir adına çalışma yapanlara değer vermektir bir anlamda…