TUTKULU ÜLKÜ ADAM
Bülent Koşmaz
Bir Merd-i Hudâdır yolu ölümle kesişen
Azrail’den korkar mı hiç ecelle kol kola gezen
Bugün sizlere, genç yaşta yolu ölümle kesişen ve bir zamanlar siyasî, bir zamanlar da yakalandığı amansız hastalık sebebiyle uzun yıllar Azrail’le; dünyayı yeşertmek için de Mikâil’le kol kola gezmiş mert, yiğit bir adamdan bahsetmek istiyorum. Onu kaybedeli tam yedi yıl yedi gün oldu. Kaybetmek dedim çünkü o sadece Manisa için değil Türkiye için bir değerdi ve büyük bir kayıptı. MTSO (Manisa Ticaret ve Sanayi Odası) Başkanı ve TOBB üyesi Bülent Koşmaz’dan bahsetmek istiyorum sizlere.
Bülent Bey aslen Manisalı. Manisa evladı, Türkiye sevdalısıdır. 10.10.1951 yılında Manisa’da orta halli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiş, ülkü adamdır o. Baba tarafı Manisalı, anne tarafı ise, dedesi Ohri’dendir. Anneannesi ise Selanik göçmenidir. Asker kökenli, cesur, dik duruşludur. Ecdadından bu topraklar için şühedaya karışmış pek çok büyüğün mirasıdır onun bu güzel duruşu, hasletleri.
Annesi İstanbul Beşiktaş’ta dünyaya gelmiş tam bir İstanbul hanımefendisidir, dolayısıyla güzel bir Türkçenin hâkim olduğu sıcak bir yuvada yetişmiş, İstanbul Türkçesini çocukluğundan itibaren bu çatı altında teneffüs etmiş, solumuştur. Bu da ileriki yıllarında Bülent beyi bu konuda hassas bir iş adamı yapmış, önüne gelen her evrakı hem içeriği hem de Türkçe imla kuralları bakımından inceleyen titizlenen, bir insan haline getirmiştir. Hatta çevresinde bulunanlar onun bu hassasiyetini bilir, eşi ve çocukları da bu minval üzere aynı hassasiyeti gösterirler.
Bülent Bey’i şahsen tanımış olmayı çok isterdim. Lakin kısmette yokmuş olmadı. Onu dostlarından duyduklarım ve kıymetli hayat arkadaşı, dostu, can yoldaşı Saadet Koşmaz hanımefendinin kaleme aldığı kitabından tanıdım. Bu kadar çok yönlü bir insanı anlatmak takdir edersiniz ki pek kolay değil. Bülent Beyi anlatmaya bilgisayarın tuşları ve harfler kâfi gelir mi bilemem.
Benim tanıdığım iki Bülent Bey var. Birincisi kendisi ailesi ve sevdiklerinin kalbinde yaşayan ve yaşayacak olan Bülent beydir. İkincisi iş adamı Bülent Bey’dir. Doğru, dürüst, zeki, nüktedan, çalışkan, çevresindekilere büyük-küçük, zengin-fakir ayırımı yapmaksızın saygılı davranan, kültürlü bir insandır. O ülküsü memlekete hizmet olan müşfik, merhametli, adaletli, iyi bir dost, iyi bir baba ve iyi bir eştir. O; güven duymayı önemseyen, güvenilir olmayı kendine farz edinen biridir.
Ticarete olan yatkınlığı taa çocukluktan babasının işyerinde çalıştığı günlerden gelir. Daha ortaokuldayken bile babasının güvendiği Bülent’idir. Matematiği ve hesaplamaları hiç şaşmadığı için küçük yaşlardan itibaren İzmir’e mal götürür parasını tahsil eder Manisa’ya döner, dükkanda hesap kitap işi, muhasebe Bülent beyin işidir..
Lise yıllarında babası ve amcası Koşmazlar Kolektif şirketini kurarlar. O günden sonra amcaoğlu Mehmet, Bülent Beyin yapışık ikizidir adeta. Mehmet’le hep birliktedirler, hiç ayrılmazlar. Şirkette hep birliktedirler, işleri paylaşırlar. Aynı üniversiteyi kazanır, aynı okullarda okurlar, ta ki 1979 yılında iş yerleri, eli silahlı gençler tarafından taranıp Mehmet şehit olana kadar.
Bu olayda Bülent Bey ağır yaralanır, babası ayağından vurulmuştur. 70’li yıllar ülke için ve Manisa için zor yıllardır. Azrâil’le bu onun ilk karşılaşmasıdır ama son olmamıştır. Hastalıkları Azrail’le onu uzun süre dost etmiş, o bundan gocunmamış, yılgınlık göstermemiştir. Ne gelirse Hak’tandır, eyvallah der.
1970 yılında arkadaşlarıyla Türk Ülkücüler teşkilatını kurar. Çünkü o ruh olarak bir ülkü adamdır, bir liderdir, memleket sevdalısı bir gençtir. Dahası içinde fırtınalar kopan, sağlam karakterli, girişimci bir liderdir. O bir liderdir ve etrafındakilere de haliyle, tavrıyla örnek olur. Eşiyle de bu yıllarda tanışır ve 1974 yılında da hayatlarını birleştirir evlenirler. Bu evlilik onlara iki kız evlat ve azimle yılmadan çalışmakla geçen bir ömür birliktelik bahşeder.
Saadet hanım eşini Vatana Adanmış Bir Ömür adlı kitabında komprime cümlelerle şöyle tanımlıyor,
“Çocukluğu varoluş; gençliği, ülkücü ideallerin peşinde ama teröre karşı; 1980 sonrası, ekmeği; 1984 sonrası, Manisa ve Türkiye; 2003’ten itibaren ise, hastalığı ve memleketi için savaşarak geçmişti”
Gerçekten memleket deyince akan suların durduğu değil, suları durduran bir adamdır. Manisa, ilklerini problem değil onun çözüm odaklı ve girişimci olması sayesinde yaşamıştır. İlk dershaneyi Manisa’ya o kurmuş ilk özel okulu o açmıştır. Tabii ki bunları tek başına yapmamıştır, lakin fikir babası odur. Birkaç öğrencinin kış günü soğukta İzmir’e dershaneye gidebilmek için araba beklediğini görür ve samimi birkaç arkadaşı Ergun Tuatay, Galip Karagözler ve Yaşar Duru ile Bilge Dershanesi kurulur. Pek çok Manisalı genci İzmir’e gitmekten kurtarır, pek çok gencin önünü görebilmesi için ışık tutarlar, çocuklarımın da eğitim hayatında önemli bir yeri vardır bu dershanenin.
Bülent Bey bir kitaba sığmayacak işe imza atmıştır. Hayatının hangi dönemine bakarsanız bakın sizi şaşırtıp, kendine hayran bırakıyor, gıpta ediyorsunuz. Bir insan düşünün kendini ötelemiş, her aldığı soluk vatan ve millet olmuş göğsünde onunla geziyor. Kendi sözüyle “Yolu doğru olanın, yükü ağır olurmuş” o zor olanı seçmişti, yükün ağırına talip olmuştu.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığı dönemine çok şey sığdırmış, çok işler yapmış, geleceği o günden gören atılımlar yapmıştı. Manisa Sanayi bölgesi onun önderliğinde hem metrekare olarak kat kat büyümüş, hem de sanayii destekleyen hamleler atılmış, sanayici rahatlatılmıştı. O her dara düştüğü zaman kendini tekrar motive etmeyi bilen bir imana sahip, bir Müslümandır. Nitekim bir yargılama sonrası aklandığı zaman eşine “Beni yaşatan Allah, mutlaka bir görev de vermiştir” diyen bir olgunlukta, tevekkül sahibidir.
Bülent Bey ticaretle hemhal iyi bir gözlemci, iyi bir dinleyici olduğundan sadece Manisa’nın değil, bölgenin hatta hatta Türkiye’nin bu konularda nelere ihtiyacı olduğunu ve gelecek yüzyıllarda bizleri nelerin beklediğini iyi tespit etmiş ona göre hamleler atılmasını sağlamıştı. Onun döneminde ilk defa TOBB’ne bir Manisalı üye olarak seçilmiş ve önemli katkılar sunmuştu.
Sanayii bölgesinin önemli sorunlarından biri olan nakliyeyi rahatlatmak ister. Çünkü tırlarla nakliye hem pahalı hem de Sabuncu Beli’ndeki kazalar fabrikaları zarara uğratıyordu. Çözümü demiryolu hattının MOSB’den geçirilmesiyle bulmuştu. Fakat bu sadece Manisa’yla sınırlı kalmamalıydı. Bütün şehirlerde sanayii bölgeleri bu hatta bağlanmalıydı. İzmir limanına ve Rusya’ya bağlanacak demiryolu, nakliyeyi daha güvenli, maliyeti % 30-35 düşürecekti. Sonucunda kara yolumuzdan, sadece İzmir Liman yolundan 140 bin tır yollardan kaldırıldı. İsmi BALO A.Ş ( Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar A.Ş) Türkiye’nin en büyük sivil hareketi olmuştur. Bütün sanayi ve Ticaret odaları ve TOBB tek tek ikna edilmiş emek harcanmış ve başarılı olunmuştur. Sanayimiz demir ağlarla ürünlerini daha güvenli ve daha ucuz taşıyabilecektir artık.
O, karnı aç olanla, gözü aç olanı hep birbirinden ayırmayı başarmış, her devrin adamı değil, her devir iyi adam, insan olmayı yeğlemişti. Hayatını ülkesine ve çalışmaya adamış bir yiğit adam. Manisa’dan bir Merd-i Hudâ geçti…
FACEBOOK YORUMLAR