Melek DÖRTBUDAK

Melek DÖRTBUDAK

[email protected]

HÂL DURAKLARI ( I )  HİSSEDİŞ

14 Şubat 2021 - 13:13 - Güncelleme: 14 Şubat 2021 - 15:38

HÂL DURAKLARI ( I )  HİSSEDİŞ

Yazmak bir kader mi, istek ya da arzu mu, mecburiyet mi yoksa görev mi nedir? Yazmak belki bunların hiçbiri değil belki de hepsi. Bildiğim bir şey varsa yazmak kalem ehli için bir ihtiyaç. Tıpkı acıkan bir insanın ekmeğe olan muhtaçlığı gibi kalemden kâğıda dökülmek isteyen o harflere, kelimelere olan ihtiyaç. Tamer Bükülen, Hâl Durakları serisinin ilki olan Hissediş adlı kitabında “Yazar en çok kimin için yazar” diye soruyor. Bize göre yazar aslında önce kendisi için yazar, sonra da her insan gibi anlaşılmak ister. Nitekim hissettiklerimin, hissedilmesidir muradım” derken yazarımız da tam bunu söylemek istemiştir.  Yazara göre yazmak; hakikate, öze yaklaşmaktır. “Bilmez ki nice hakikatler kalemin ucundadır” derken bunu vurgulamıştır. Kalemle ünsiyeti olan ister hikâye yazsın, ister şiir, ister roman yazsın, bu âlemde herkes kendi hakikatinin arayışı içinde değil midir?

Kitap üç bölümden oluşmakta, birinci bölümde toplumsal olaylar, savaş, adalet, vatan sevgisi gibi kavramlarla ilgili hissettiklerinin işlendiği, insanı bu kavramlarla ilgili düşünmeye sevk eden “Düşünceyi ağıma düşürdüğümden beri yazıyorum” cümlesinin topluma tuttuğu ayna gibidir. “Adalet, benliğimize rağmen muhatabına Hak için hakkını teslim etmektir, gerisi lâf-ı güzaftır” derken de bir toplum için adaletin ne denli önemli olduğuna işaret eder.

Yazar kitabının ikinci bölümüne “Bilginin özü olan sözü, kalp kulağıyla dinleyen gafil olmaz” diyerek başlar. Bu bölümde kavramlardan ziyade insanı, insanlar arasındaki münasebetleri mercek altına almıştır. Kavramlardan bireye, bireyden de kendimize tutulan aynaların eşliğinde yazar kendisine “İnsani duygularımız eksilmemiş görünüyor, görünüyor da, Kendimizi fedakârlık terazisinde bir türlü tartamadık” derken okuyucuyu da o teraziye çıkarmak ve tartmak istemiştir. Aslında konuşurken hepimiz her şeyi kolaylıkla hallederiz. İş eyleme gelince Nasrettin hoca ve Fil hikâyesine dönüverir olay. Oysa insan aslanlar gibi hilesiz hurdasız olmalıdır. Çakallar gibi namert olmamalıdır insan. Yazar “Çakallar korkaktır kalabalığa saklanır” ve “saltanatı aslan meydanda görünene kadar sürer ancak” diyerek güzel insan vasıflarından bahseder. 

Kitabının üçüncü bölümü insanın iç âlemine bir yolculuktur adeta. Dünyevî insandan uhrevî bir insana geçiş vardır. Nitekim “Biz gönlümüzü Allah için engin kılmazsak, imanımız dar bir alana sıkışır. Bu sıkışıklık ancak gönüllere tevhit nuru ile dolacak hikmetlerle genişlik kazanır ve yok olur” der ve devamında “Dik dur sen, O’nun halifesisin. Ancak O’nun kapılarını açarsan, seni senden alabilecek halk kapılarını kapayabilirsin” derken içindeki sese kulak verdiğinde insanın çıkacağı yolculuğun keyfinden bizlere küçücük kırıntılar vermiştir. Bir garip derviş yola çıkmış yazısıyla başladığı ilk kitabının yolculuğunu şükür pınarlarından doldurduğu testisiyle, hakikate teslim olmuş bir ruhun enginliğiyle sözü aşkla bitirmiştir.  Sözümüze yazarın  “Koş ey deli gönül, koş! Hedef bellidir. Merhamet ve vicdan azığını yanından ayırma, acıktıkça onlardan ye, gıybetten değil. Heybene doldurduğun çakıl taşlarını, o güzide beldeye gelmeden boşalt yerine aşkı koy, kıyafetinin ceplerini hoşgörü ile doldur ve sen o eşsiz manada bu lezzeti tattığın anda kalbin senin değildir artık. Emanetin kutlu olsun ve gönlün rahmetle dolsun” diyen sözleriyle tamamlayalım istedim. Yazarın kendine has söyleyişi ve hissedişlerini okuyup kendi içinize yolculuk yapabilirsiniz. Kim bilir belki siz de içinizde taşıdığınız can heybenizi vicdan gibi, merhamet, hoşgörü, sevgi gibi, aşk gibi güzel şeylerle doldurabilirsiniz.       



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • Cemo Can
    3 yıl önce
    Sizin bu yorumunuz merak uyandırdı okumak farz oldu. Sizin de yazarımızın da gönlüne sağlık..
  • Cemo Can
    3 yıl önce
    Sizin bu yorumunuz merak uyandırdı okumak farz oldu. Sizin de yazarımızın da gönlüne sağlık..
  • Cemo Can
    3 yıl önce
    Sizin bu yorumunuz merak uyandırdı okumak farz oldu. Sizin de yazarımızın da gönlüne sağlık..