Reklam
Reklam
Erkan AKBALIK

Erkan AKBALIK

[email protected]

Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in Notlarında MESİR'in EKSİK TERKİBİ ve İLK İHRACAT ÇALIŞMALARI

22 Haziran 2025 - 06:31

 

Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in Notlarında

MESİR’in EKSİK TERKİBİ ve İLK İHRACAT ÇALIŞMALARI

Ordinaryüs Prof. Dr. Süheyl Ünver’in Manisa’ya olan ilgisi 1939 yılında Halkevi konferansı için şehre gelmesi ile başlar. Tarih aynı zamanda Bimarhane’nin 400. Kuruluş yıldönümüdür. Yapının içinde bulunduğu duruma çok üzülür ve o tarihten sonra her türlü vesileyi değerlendirerek Bimarhane’nin yok olmaması ve tekrar ihyası için var gücü ile çalışır ve uzunca sayılabilecek bir zamandan sonra muvaffak olurlar. 

Manisa’da ilgisini çeken sadece Bimarhane değildir. Zaman içinde Mesir hakkında da çok ciddi araştırmalar yapar. Mesir’ in aslını, nereden geldiğini, tarihteki yerini, bizdeki uygulamalarını derinlemesine araştırır. Elde ettiği sonuçları muhtelif yayınlarda yazar. Bimarhane’nin restorasyon işlemleri 1969 yılında tamamlanır ve açılışında bir konuşma yapmak üzere Süheyl hoca davet edilir. 26 Nisan 1969 tarihinde saat 15.00’ de Bimarhane ve Mesir üzerine yaptığı konferans gibi konuşma ile açılış yapılır.

Bimarhane’nin açılış tarihinden çok önceleri başlayan ve açılış sonrasında da devam eden Manisa’ya ve Mesir’e olan ilgisi artarak sürer. Bu kadim geleneğin aslına bağlı kalınarak, bozmadan devam ettirilmesi gerektiğini her zaman söyler ve yanlış gördüklerini de ilgililer ile paylaşır. 

21.3.1967 Tarihinde “Haber” Gazetesinin “Aydınlar Görüşü” sütununda “Bugün Nevruz” başlıklı bir yazı yazar. Yazısında Mesir’ in tarihsel sürecinden bahseder. Yazının son kısmında Mesir’ in terkibi konusuna değinir ve aslının 41 çeşit madde ihtiva ettiğine dikkat çeker.

Yazı etkisini gösterir. Dönemin Manisa Valisi Abdullah Asım İğneciler, yazının yayınlanmasından yaklaşık 15 gün sonra, 05.04.1967 tarihinde, nezaket ve saygı dolu cevabi bir yazı gönderir. Yazı, Süheyl Hoca’nın ısrarla üzerinde durduğu Mesir terkibinin tam olarak temin edilerek macunun yapılmasına mukabil, yapılan yanlışların bir itirafı gibidir. 

Vali Bey yazısına önce teşekkür ederek başlar sonra o yıl 15-23 Nisan tarihleri arasında yapılacak olan Mesir Festivali’ne Süheyl Bey’i davet eder. Devamında yazıya atıfta bulunarak şöyle der; “Bahis buyurduğunuz gibi Mesir Macunu’nun ihtiva ettiği madde (41) iken zamanla, Çeşitli sebeplerden 8 ila 10’a kadar düşmüştür. İki seneden beri bu konu tekrar ele alınmış, bulunabilen baharat ve diğer mevad 27 ye çıkarılmıştır. Listesini ekli olarak takdim ediyorum.” Buradan da anlaşılıyor ki 1960’lı yıllarda 41 çeşit olması gereken Mesir terkibi 8-10 maddeye kadar düşmüş, 1967’ye gelindiğinde karılan macunun içine 27 çeşit baharat katılmıştır. 

Vali Bey’in yazısına ek olarak koydurduğu listedeki 27 çeşit baharat şunlardır. “Tarçın, Karanfil, Bahar, Zencefil, Karabiber, Kişniş, Havlucаn, Kebabiye, Hindistan Cevizi, Anason, Ödülgahir, Hardal, Meyanbalı, Zerdeçal, Reziyane, Kimyon, Çörekotu, Ravent, Sinameki, Zulumba, Mahlep, Kırımtartar, Sarıhalil, Vanilya, Sakız, Limontuzu, Şeker. 

Bu süreçten sonra ilginç gelişmeler olur. Süheyl Hoca’nın Mesir konusundaki çalışmaları kendisini bu konuda otorite haline getirmiştir. Öyle ki 06.01.1971 tarihinde Manisa’daki dostu Sadık Karaöz’e yazdığı mektupta; 

“…Birleşik Amerika'da mesir modası başlıyor. İki talep aldım, Valinize yazdım. İstekleri yerine getirdi. Acaba hâlâ makamında mı? Bu sene de yeni bir talep var. Belki döviz karşılığı Amerika'ya ihraç edebileceksiniz. Gelip yapıldığını görmek istiyor. Zamanını bana bildirin ki, yazayım. 

Malum ya, 40 maddeyi ihtiva eden bu macunun geçen senelerde, 21 ini bulup koymuşlar. Bu yanlış. Bulunmaz şeyler değil. Yapınca tam olmalı ve bu sene ambalajı da iyi yapılmalı.” Diyerek kendisi ile iletişime geçen Amerikalıları haber verir. Yazısında, 1967 yılında üzerinde durduğu terkibin aslına sadık kalınarak yapılmasını tekrar hatırlattığını görüyoruz. Mektupta Mesir’in uluslararası bir hüviyete kavuşmasından duyulan heyecanı hissetmek de mümkündür. 

10 Mayıs 1971 tarihinde kendisine Amerika’dan gelen bir mektupta Mesir’in tıbbi tesirleri hakkında bilgi talebi ve Amerika’ya ithalinden bahsedilir. Süheyl Hoca Amerikalılara aşağıdaki mektup ile cevap verir.

Dean Seman Assosiates 

16 East 42 street Newyork 17 

U.S.Amerique 

10 Mayıs 1971 tarihli mektubunuzu aldım. 

Macunun Birleşik Amerika'ya idhâli ve satışını sağlayabilmek için düşündüğünüz üzere müsaade almanız doğru ve yerindedir. 

41 Çeşit ilacın ben ancak size Fransızca karşılığını bildirebilirim. Zira bildiğim lisan odur. Ondan siz Fransızca ve İngilizce ansiklopediler ve lügat kitaplarından İngilizce karşılığını bulabilirsiniz.

Macunun kuvvet verici ve dolayısıyla seks gücünü arttırıcı tesiri, halkın inanışına göre vardır. İçine aldığı maddelerin çoğu tenbih edici ve stomaşiktir. Bir kısmı da onun (excipiant)ıdır. Mesela şeker gibi.. İçinde tenbih hassası müstesna afrodizyak maddenin mevcut olmadığı aşikârdır. Fakat böyle yaşı büyümüş ve seks gücü azalmışlarda inandığı ruhi tesiri görülüyor ve alanlar bu noktadan etkisini kabul ediyor. Bu da bir nevi sujestion ve otosujestiondur. Mademki ruhi tecrübe ile inanılmıştır. Bu maksatla da alınıyor. Ama daha çok tiryak gibi her derde deva olarak tesirine inananlar da vardır. Bu maksatla da alırlar. Bu da biraz inanışa bağlıdır. 

Bugün bahsettiğiniz demir, bakır, iyot, fosfor ve sair mineralleri insanlar aynı zamanda başka maddelerden, meyveler ve sebzelerden ve hayvani gıdalardan alabilmektedirler. 

41 Çeşit içinde afrodizyak tesiri olan şu maddedir diyemeyiz. Fakat inananlar varsa ona mâni olamayız. 

Halkın mesir macununu şu maksatlarla da aldığı an'aneleri sebebiyle malumumuzdur. Meselâ sabah alınırsa sıtmadan romatizmaya, körlükten kötürümlüğe, kadın ve erkek kısırlığına kadar bütün beden arızalarını giderir, diyenler çoktur. 

Amprik olarak macunun bir defa hem ısıtıcı ve hem serinletici acayip bir tesiri ve hoş bir tadı var. Bazı evlerde ilk alınacak saat ve dakikaya kadar dikkat edilir. İlacın kavanozu veya kapağı, güneş hangi saat ve dakikada, gece ile gündüz müsavi ve baharın başlangıcında, koç "hamel" burcuna giriyorsa, bilhassa İstanbul’da yapılan Mesir macunu mahiyetinde Nevruziye ismi verilen macunun konduğu kaplardan açılır. Etrafına toplanan aile efradına birer kaşık sulandırılmış macundan verilir. İstanbul’da aile fertlerinin bu tattıkları dakikadan itibaren bir sene zarfında hiçbir hastalığa tutulmayacaklarına bizzat inanırlar ve yaşlı hanımlar bu inançlarını asla sarsmazlar. 

Şunu da söyleyelim ki Nevruz şarkta sene başıdır. Dünyanın yaratıldığı gün de sayılır. Herkes artık gönlünde baharlar açtırır. Hayatın pek çok şi'riyetini katarak ne efsaneler yaratılmış, neler söylenmiştir. 

XVI. Asırda Manisa’da Türk hekimi Merkez Muslihiddin Efendinin yeniden terkibini ortaya koyduğu mesir macunu formülü esasen ziyansızdır ve bunlar koyu, sertçe veya İstanbul'da yumuşak macunda Homeopati’yi hatırlatacak derecede minimum miktarlardadır. Bir nevi bugün bile hala yeni terkiplerde gördüğümüz derecede amprik bir polifarmaciye misaldir. 

Ruhi bir inanışla afrodizyak tesiri hakkındaki şarkın telkinine uygun düşüncelerine kâfi derecede temas ettim. 

Size de başarılar dileyerek hürmetlerimi bildiririm.”

Bu tarihten birkaç ay sonra 01.11.1971 tarihinde yine Sadık Karaöz’e yazdığı bir mektupta “Macunun ambalajı eyi olmalı ve mutlaka 41 madde bulunmalı. Bulunmayanlar ne ise yazın, buradan sorayım. Öyle keçiboynuzu katılamaz. Terkibi değiştirmeğe hakkımız yoktur.” Şeklindeki ikazlarını görüyoruz. 

Bu çalışmaların sonucunda Amerika’ya Mesir ihracatı yapılıp yapılamadığına dair bir bilgiye henüz ulaşılamadı. Yukarıdaki satırlardan Süheyl Hoca’nın Mesir ve dolayısıyla Manisa için ne kadar uğraştığı ortadadır.  Mesir Manisa için çok önemlidir. Şehrin yurtiçi ve yurtdışında en çok bilinen özelliğidir. Ord. Prof. Dr Süheyl Ünver’in Mesir’in terkibi konusunda gösterdiği hassasiyet her dönem gösterilmelidir. 1960 ve 70’li yıllarda bile yurtdışına ihracatı için çalışma yapılırken, sonraki yıllarda ihracat edilmesinde neden çok geç kalındığı ve yeterince ihraç edilip edilmediği incelenmeli, eksiklikler var ise giderilerek daha fazla tanıtım ve ihraç etmenin yolları aranmalıdır. Başta rahmetli Süheyl Ünver Bey olmak üzere, bu konuda günümüze kadar emeği geçen ve hakkı ile bu işi yapanları şükranlar anıyoruz. 

 

 *https://www.tarihistan.org/yazarlar/erkan-akbalik/harabeden-muzeye-manisa-tip-tarihi-muzesi-ve-onun-gizli-kahramani-ord-prof-dr-suheyl-unver/11581/
 *Mektuplar, Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in Manisa Defterlerinden alınmıştır.

 

Erkan AKBALIK 

 

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar