Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

İleri Türkiye Hamlesi

06 Mayıs 2014 - 14:04

İleri Türkiye Hamlesi

 

Her ne kadar bağımsız gibi görünen milletimiz ve tarihe zaferler kazımış bir vatanımız mevcutsa da, Ülkemizde şimdi tam manasıyla bizi yok etmeye yönelmiş bir kuşatılmışlık mevcuttur.

 

Medeniyet yarışında geriye kalışımızla birlikte iki yüz yıldır giydiğimiz Batı Kaftanı derdimize çare olamamıştır.

Varlığımıza son vermeye çalıştıkları son açık savaşta, bir çırpınışla tutunduğumuz bu topraklarda hücumlar bilinenin aksine yeni yöntemleriyle bütün hızıyla devam etmekte ve çember daralmaktadır.

 

Düşman tanımı yapmaya da gerek yoktur. Mevcut şartlar bütün çarpıklıkları ve yanlışları zaten göstermektedir.

Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinlere dayalı bir ekonomik düzende eşitsizlikler büyümekte. Siyasi düzende, devamlılık, ülkü birliği sağlanamamakta, yapılan kanunlar bize yabancı kalmakta, birlik ve bütünlüğü tehlikeye düşürecek şekilde vatandaşımız, dilleri, düşünceleri üzerinden olabildiğince parçalara ayırmaya çalışılmakta. Ahlaki değerler ve inanç sistemlerinin gösterişe dayalı, müsamahasız, hoşgörüsüz olması kabul görmekte, Bizim binlerce yıllık vicdani ve sosyal düzenin geliştirdiği milli hayatımızdan uzak bulunmakta. Bilginin, aklın, ilmi çalışmanın yeterli olmadığı ve hayata tatbik edemediğimiz bilgi sistemleri ve kendimize ait olmayan, yenileyip, geliştirip çok ilerilere götüremediğimiz sanat, edebiyat ve kültür hayatımız bulunmaktadır.
 

Mevcut durumu gözledikten sonra durumdan şikâyet etme yerine ne yapabiliriz, çare nedire yönelmemiz lazımdır.  

Bizim Millet olarak ihtiyacımız olan şey Düşünce Birliğidir.

 

Başlangıç olarak insanı insan yapan en önemli değerlerden, akıldan, düşünceden ve inançtan başlamak gerekir. Bizim toplum olarak binlerce senedir geliştirdiğimiz ve başarılı olmuş kendimize ait bir düşünce sistemimiz ve düşünce adamlarımız mevcuttur.

 

Bunlardan biri Hoca Ahmed Yesevi’dir. Hoca çeşitli devletler ve imparatorluklar kurmuş Türk Milleti’nin yaşayış, düşünce ve birikimlerini özünde toplamıştır.. Etrafına ve dervişlerine bu fikirleri aşılamış yeni bir vatan kurulmasının hem fikri hem de tatbiki yolunu göstermiştir.

 

Devletine hizmet etme, insanlara faydalı olmak, cömertlik, alçak gönüllülük, hoşgörü, adalet, akılcılık, her daim Yaradan’a karşı hesap verme gibi temel değerler kılavuzu olmuş ve onun dervişleri ve takipçileri de aynı yolu izlemiş ve fikirlerinin uygulayıcısı olmuşlardır.

 

Fikirlerini herkesin anlayabileceği gibi şiirlerle yazmış onun şiirleri dilden dile dolaşmıştır.

Yesevi, vaktini yalnızca ibadetle geçirmemiş tahtadan kaşık ve kepçe oymuş onları satmış, Anadolu ve Rumeli’ye yolladığı dervişleri de toprağın en ücra köşelerini yerleşime açmış. Çiftlikler kurmuş. Tarım ve ziraatla uğraşmışlar. Değirmenler inşa etmişler. Fakiri fukarayı doyurmuşlar. Ahi teşkilatını kurup bulundukları yerlerin iktisadi hayatını kontrol edip düzenlemiş, devlete vergi vermişler velhasıl sosyal hayatın belirli bir düzen ve uyum içinde olmasını sağlamışlardır. Aynı zamanda da ihtiyaç oldukça orduya katılıp savaş meydanlarında ülkelerine hizmet etmişlerdir.

 

Bu vatana, ahlaklı, inançlı, çalışkan, faydalı, vatanına canını feda edebilen insanların nasıl olduğunu göstermişler. Bu temeller üzerinde kurulan devlet de dünyanın en güçlü devleti olmuştur.

Hoca Yesevi o kadar sevilmiş ve benimsenmiştir ki,  bütün Türk Toplulukları ona sahip çıkmış, onun adı efsanelere karışmıştır.

 

Diğer örnek alınacak şahsiyet hepimizin bir kaç mısrasını olsun bildiği Yunus Emre‘dir. O ki İnsan ve Tanrı aşkını en sade biçimde terennüm etmiş sevgi insanıdır. İnsanı insan yapan özellikleri ve güzellikleri söyleyerek gönlümüzde daim yanan ışığımız olmuştur.

 

Karanlık çağlardan çıkabilmek ve ileri gidebilmek için Batı, çareyi kendi öz kaynaklarına ve Helen kültürüne gitmekte bulmuştur. Eski eserlerini yeniden, yeni şekilde yorumlayarak hümanizm ve ardından Rönesans'ı yaratmış ve başarılı olmuştur.

Biz de Türk Rönesans'ını gerçekleştirmek için, kendimize ve özümüze dönmek mecburiyetindeyiz. Her türlü zorluğuna rağmen önce İlkokulların dördüncü veya beşinci sınıflarında Devlet Terbiyesi İsimli bir ders okutmamız ve bu dersle Ahmed Yesevi ve Yunus Emre’yi özel olarak çocuklarımıza öğretmemiz gerekir.
 Bu topraklarda Ahmet Yesevi ve Yunus Emre’lerin ektiği fidanlar tuttu ve semeresi cihan devleti olarak alındı.  Sosyal bilimlere gereken önemi vererek yeniden yeni yorumlarla, bizim olan değerler üzerinden kendi kahramanlarımızın yeniden yazılan destanlarını okumak nasip ola vesselam…

Celil Altınbilek