Yan Masaldaki Kız - ATSIZ MASAL: Bölüm 1

Durum öyküsü kategorisinde yayınlanacak olan Atsız Masal isimli hikayemizin 1. bölümü...

Yan Masaldaki Kız - ATSIZ MASAL: Bölüm 1
13 Şubat 2018 - 00:50 - Güncelleme: 12 Ocak 2021 - 23:32

Ağır adımlarla içeri girdi çocuk. Sırtı kamburdu her zamanki gibi. Omuzları düşük. Hangi masaya oturacağını düşünürken etrafa göz attı, tanıdık görmek istemiyordu. Tanıyacak hali yoktu. Kapıyı görebileceği bi masaya oturdu. Bi beklediği yoktu, yine de umut etmekten alamazdı kendini. Hava hafif rüzgarlıydı, ceketini çıkardı ve oturduğu sandalyenin yanına koydu. Garsona bakındı, göremedi. Bekledi. Acelesi yoktu. Telaşı kendi içindeydi. Defterini çıkardı çantasından. Kalemini bi türlü bulamıyordu. Aramaya devam ederken garson masasına geldi. Kültablasını bırakıp, siparişini sordu.

-Bol şekerli türk kahvesi, lütfen.

-Peki efendim.

Sevmezdi kahveyi, bu yüzden çok şekerliydi. Çocuklar kahve içmez sözüne inat içerdi. Kalemini bulamayışından da bi anlam çıkarmaya çalıştı. Saklanıyor muydu, kağıda sarılmak istemiyor muydu? Yanlış yere baktığını anımsadı, düşünceleri bi anda uçuşuverdi. Kalemi eline aldı, sigarasını çıkardı. Garson kahvesini getirdi. Kafasını kaldırıp tebessüm etti. Çakmağı paketin içindeydi. Sigarasını yaktı, küllüğü önüne çekti, defterini açıp kağıdı okşamaya başladı. Cümleleri devrikti.

 

"Ağladım, yüz yıllar gibi geldi.

Sevdim,

Sevildim sandım

Bi an sürdü, gitti gibi geldi.

Hani şu yaz geldi sanıp,

Güz getiren

Gibi gelenlerden.

Aklıma şu an geldi.

Bırak,

Dendikçe

Daha sıkı sarılması gerek

Gibi gelenlerden."

 

Sigarasından bir nefes aldı. Üflediği dumandan şekiller çıkarmaya çalıştı. Kahvesinden bi yudum aldı. Soğumuştu. Bir çırpıda içiverdi hepsini. Fincanını kapatıp, ters çevirdi. Masanın kenarına doğru itti. Suyundan bi yudum aldı. Son nefesini içine çekip, sigarasını söndürdü. İzmariti elinden bırakmadı. Kültablasındaki küllerle oynadı, 8 rakamını çizdi küllükte. Sonsuzluğu seviyordu çünkü arıyordu. Rüzgar esti, içi ürperdi. Yaprakların şarkısını duymak hoşuna gitti. Arkasına yaslandı, etrafına bakındı. İnsanları süzdü. "Acaba nasıl bi hayatı var?" oyununu oynadı bi süre, tanımaya çalıştı hepsini. Saate baktı. Zaman umarsızdı. Nasıl geçtiğinden haberi yoktu. Fincanını kendine doğru çekti. Çıkan şekillere baktı, içinden canavar bulmaya çalıştı. Fotoğraflarını çekti, bi süre telefonu ile ilgilendi. Yazdığı şiiri son bi kez okudu, içine sinmemişti ama yırtıp atmaya da kıyamadı. Eşyalarını çantasına koydu. Ceketini çantasının yanına iliştirdi ve masaya kahvenin parasını bırakarak kapıya doğru yöneldi.

-Afiyet olsun, yine bekleriz.

Garsonu başıyla selamladı.

-Teşekkürler, kolay gelsin.

Kapıdan dışarıya adımını attı. Telefonunu kurcaladı, sevdiği şarkılardan birini açtı. İçinden şarkının ritmine uygun dans etti ve sadece kendisinin duyabileceği kadar kısık bi sesle şarkıya eşlik etti. Yürüdü çocuk. Kalabalığın arasına karıştı...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum